Kuran-ı Kerîm müminlerin Allah’a yönelişlerinde Meryem’i zikretmelerini buyurur ve ardından şöyle der: “O, ailesinden ayrılıp, şark mekânına çekilmişti.” (1) Yüzünü doğuya, güneşin doğduğu yere çevirmişti. Ailesinden, kendisini içinde bulduklarından uzaklaşıp, yüzünü öz benliğinden doğacak olana, İsa’ya çevirmişti. İsa, İncil’inde iyi haberin müjdesidir, bu müjdenin muhatabı ve habercisi ise Meryem olmuştur.
Meryem yüzünü Rûhullah’a (neşamah) dönendir. Ruha gebe kalıp kendi anlayışını kendinde doğurandır Meryem. Doğuran ama bekâretini yitirmeyen (betula) iffetli kadındır. Ruh, Allah’ın emrindedir, lâkin emrin muhatabı insan olduğundan Meryem Allah’ın rahîmiyetidir. Bu nedenle gebeliği için, beşeri bir münasebetten değil, ancak Allah’ın takdiri ile olduğu yazılmıştır. Elbette bir babadan doğmuştur İsa. O’nun babası Rahman değildir, ama Rahman’dandır.
Babası Yusuf’tur İsa’nın; Yakup’un oğlu, Meryem’in kocası (2). Yakup aklıdır insanın, Yusuf yüreğine nakşedilmiş doğruluk yemini, Meryem de ruhaniyete gebe kalan iffetli kadındır her insanın kendi rubûbiyetinde. Doğurduğu ismet, rahminden evvel kalbine ilkah olmuştur. Musa şeriatının kemâlidir Meryem’den doğan, Yusuf’un güzelliğidir, Yahya’nın canı, Zekeriya’nın duasıdır. İsa’nın el aldığı efendisidir Meryem, evlâdı olduğu velîdir, hikmet ve anlayışının kaynağı, irşâdının temelidir.
Meryem, İbrâni dilinde ‘diri göğüs’ mânâsına gelen Allah’ın kâdir-i mutlak El Hay Shadday isminin öznesidir. Geleneğin Kadim İnsan modelinde göğüsle simgelenen letâfetin (tifferet), sâfiyâne güzelliğin simgesidir. Bir göğsüyle hayat, diğeriyle anlayış verdiğinden, süt ve şarap akan kaynakların öznesidir Meryem. Tüm kirlerinden imân ateşiyle arınıp bir daha düşmemeye yemin eden Mecdelli Meryem de odur, Musa ve Harun’un kız kardeşi de o…
Rahminde taşıdığı kudret üç kral ile kutsanmıştır. Meryem’i ziyâret eden üç kral, üç melektir Allah’ın izniyle huzuruna gelen. Meryem’den doğacak olana bağışlanan üç ihsandır müjdeleri. Üç melek, ahalisinden (ailesinden) miras olan evini Allah’ın evine (Beytullah’a) gitmek için terk edenlerin habercisidir. Biri Mikâil’dir, diğerleri Cebrâil ve Azrâil, Hz. İbrahim’e de görünen (3).
Cebrâil, Allah’ın Musa ile bildirdiği yasanın habercisidir. Mikâil o yasanın öznesi ve taşıyıcısı, Azrâil ise Allah’ın olanı Allah’a geri verendir; yasayı, anlayışı ve ruhu…
Cebrâil doğmakta olanın aklıdır, haberini akl-ı Meryem’e beyan eden. Doğmakta olanın güzelliğidir Mikâil ve lûtfunu kalb-i Meryem’e ihsân etmiştir. Azrâil sevincidir Meryem’e emanet edilenin ve hitâbını rûh-u Meryem’e müjdelemiştir.
Meryem’in günlerinde Cebrâil Yahya’dır hükmü Allah’ta olan, Mikâil Yusuf’tur Allah’ın güzelliğini taşıyan ve Azrâil Zekeriya’dır zikrine hayatını vakfeylediği. Üç meleğin haberine gebedir, üç kralın çocuğudur Meryem’den doğan…
Üç kral gökte parlayan yıldızı işaret bilip bulmuştur Meryem’i ve taşıdığını. “Gökte büyük bir alâmet” olarak beyan eder bunu Aziz Yuhanna (4), “Güneşle giyinmiş ve ayakları altında ay ve başı üzerinde on iki yıldızdan tacı olan bir kadın” olarak görmüştür Meryem’i. Rüyetinde gebedir Meryem. Doğurmak için eziyette olup, ağrı çekerek bağırmaktadır kendinden kendini doğurmaya çalışan her dişi gibi…
Gökte parlayan ‘Zühre Yıldızı’dır Hz. Meryem ve Meryem Fatımat’ül Zehrâ’dır, Muhammed’in kendisinden doğduğu ve yine Muhammed’den doğan. Bu sebepledir Peygamberin kızına Ümmü Ebîha (5) deyişi. O Zehra Âli’nin karısı ve güzelliğidir, mânâ-i ihtivâsı esasınca en âlâ küfür sayılan. Hâlbuki bu küfr ile setreylenen Allah’ın iki cihette güzelliğidir; biri Hasan, diğeri Hüseyin ismi ile sevilen. Velhâsıl-ı kelâm Fatımat’ül Zehrâ-i Meryem evvel-ü âhir, zâhir-i bâtın olan rahimdir insanı doğuran…
Biz de ruhumuzu Meryem’e gönderdik. Ona beşeri bir sûrette göründü. Ruh ona “Ben” dedi, “sadece Rabbin elçisiyim. Sana temiz bir evlat vermeye geldim…” (6)
Referanslar:
(1) Kuran-ı Kerîm Meryem Sûresi 16
(2) İncil-i Şerîf Matta 1:16
(3) Tevrat-ı Şerîf Tekvin 18:2
(4) İncil-i Şerîf Yuhanna’nın Vahyi 12:1-2
(5) Ümmü Ebîha “Babasının Annesi”
(6) Kuran-ı Kerîm Meryem Sûresi 17, 19