Okuma süresi: 3.25 mintues

Kundalini hakkında birçok bilgi bulunmasına rağmen bu bilgilerin çoğu yanlış, varsayıma dayalı ya da deneyimlenmemiştir. Ekonomik çıkarlar uğruna açılan birçok ruhani merkezde nefes ve egzersiz teknikleri kullanılarak kundalini enerjisini uyandırma çalışmaları, aydınlanma peşinde olan insanlara duygusal ve fiziksel zararlar yaşatabilmektedir.

Hindu öğretilerinde ve diğer dünya kültürlerinde kundalini bir yılan olarak sembolize edilir. Ayrıca “gizemli, sarmak, halka küpe, yılan gibi kıvrılan, yanma, arıtıcı ateş,  ateş yılanı” gibi birçok anlamlar da verilmiştir. Özellikle ateş yılanı olarak tabir edilmesinin nedeni, ışık ve düşüncenin beraberce aydınlanmayı ifade ediyor olmasıdır.

Kundalini enerjisi, omurgada yedi çakra denilen enerji noktalarının en aşağısında olan kök çakranın bulunduğu kuyruk sokumunda, yedi enerji noktasının yarısı kadar, yani üç buçuk kez kıvrılmış uyuyan bir yılan şeklinde sembolize edilir. Ve bu uyuyan yılan uyandırıldığında spiral hareketlerle yukarı doğru yükselir, aynı zamanda bu hareket ateşin hareketine de benzetilir.
Bir başka açıdan bakılırsa, genelde yılanların zehirli olma özelliğinden dolayı
kundalini yılana benzetilir, eğer uyanırsa zehiri hazmedebilmelidir, aksi takdirde ölümcül derecede tehlikeli olabilir. Hazmedilip kontrol altına alınırsa bu zehirli yılan gücü korucuya dönüşür.
Kundalini enerjisinin yükselmesi evren ile bedenin birlik hissinin güçlenmesini sağlar. Aslında evren ile insan arasında da bir fark yoktur. Yapılan her hareket evreni etkiler, evrende olanlar da bizleri etkiler. Yaratılan her şey; ağaçlar, taşlar, toprak mutlak olan evrensel bilinçten bir kıvılcıma sahiptir. Bu bilinç kıvılcımı kanal görevi olan sinir sistemi aracılığıyla bedeni doldurur. Bedendeki her hücre kendi kapasitesine göre bu kıvılcımdan alır. Bireysellik hissi azaldıkça evren yansıyarak özgür olunur. Evrenin gerçeği algılandığında ise bireysellik unutulur ve gerçek doğa keşfedildiğinde maya (hayal) âlemi de artık var olamaz.

Doğduğumuzda kundalini enerjisi ile doğduk; eğer bu enerji olmasaydı yaşam olmazdı. Kundalini evrendeki her varlığın içinde er ya da geç uyanacaktır. Hiçbir şey yapmadan karmanın getirdiklerini kabul ederek yaşayıp kundalininin uyanmasını bekleyebiliriz ya da bu duruma ulaşmak için yolumuzu aramaya başlarız. Ancak  kundalini yavaş kontrollü bir şekilde uyandırıldığında aydınlanma başlar. Kundalininin kontrolsüz bir şekilde yükselmesinden çok, yıldırım gibi düşmesi sorundur. Kundalini bir güçtür ve güç iyi için de, kötü için de kullanılabilir.

Çoğu zaman ruhsal çalışmaların yapılması ile ulaştığımızı düşündüğümüz en yüksek nokta bile aslında daha sadece başlangıçtır ve kundalininin dünyevi olanla bir an kendini kopartmasıdır. Dünyevi olanla devamlı bağlantıda olduğumuz ve kendimizi bedenle özdeş tuttuğumuz sürece uykuda kalırız. Spekülatif enerji dediğimiz dışarıdan gelen güçlerin bizi kurtarmasını bekler, kendi reel enerjimizin farkına varamayız. Oysa kundalini enerjinin uyarımı içeriden dışarıyadır.

Kundalini kuyruk sokumunda uyurken, duyularımızla algıladığımız maddi dünyaya karşı uyanık ama gerçeklik karşısında uykudayızdır. Uyandığında ise gerçekliğe uyanır, maddi dünyaya karşı uykuya dalarız. Cahil insan egonun var olduğu dünyada yaşadığına inanır, aydınlanma ise dünyanın kendi içinde olduğunu bilmektir.

Tüm kötü duygulardan uzaklaşarak, sahiplenme ve bir şeye bağlanıp tutunma ihtiyacından vazgeçerek ilerleyebiliriz. İçimizdeki reel enerjiyi keşfetmek için kendimizi aklın ve bilimin öncülüğünde geliştirmek, yeniden yaratmak ve içerdeki cevheri söndürmemek gerekir.

 

Nilgün Çevik Gürel
+ Son Yazılar