Hint anlayışına göre, evren Yuga adı verilen farklı dönemlere sahiptir. Tıpkı dünyada 1 yıl 4 mevsimden oluştuğu gibi, evren de tekrar eden 4 döneme sahiptir.  En büyük Kozmik Döngü Maha Yuga (Büyük Çağ)dır. Ve bu dönem Krita Yuga, Treta Yuga, Dvapara YugaveKali Yuga olarak 4 döngüden oluşur. Bu dönemler eşit sürelerden oluşmazlar. Vedik anlayışla yapılan hesaplamalara göre, tanrısal 1 yıl 360 insan yılına eş değer olarak ele alınır. 1 Krita Yuga 4800 tanrısal yıla (1.728.000 insan yılına), 1 Treta Yuga 3600 tanrısal yıla (1.296.000 insan yılına), 1 Dvapara Yuga 2400 tanrısal yıla (864.000 insan yılına), 1 Kali Yuga 1200 tanrısal yıla (432.000 insan yılına) denk gelir. Toplam olarak 1 Büyük Çağ (Maha Yuga) 12.000 tanrısal yıl (4.320.000 insan yılı)  olarak hesaplanmıştır.

Bhagavad Gita’da “Beşeri hesaplara göre bin çağ Brahma’nın tek günüdür. Ve aynı zamanda bir gecesine de eşittir,” olarak geçer. Tanrı Brahma’nın (yaratıcının) bir günü iki bin Maha Yugadır (8.640.000.000 insan yılı); buna 1 Kalpa adı verilir ve güneşin yaşından daha uzundur.  Maha Yugayı oluşturan bu dört döngü, farklı sürelerde ve farklı yaşam biçimleriyle oluşmuştur.

Krita (Satya) Yuga: Altın Çağ, Hakikat dönemi. İnsan yılında bulunan mevsimlerden ilkbahara, yeniden varoluş, canlanmanın olduğu döneme denk gelir. İnsan bilinci en yüksek seviyesindedir. İnsan benliğinin evrensel ruhla birliğini içerir. O dönemde saf ve temiz niyetlerle irade gücünü kullanarak tüm istekler gerçekleştirilirdi. Erdem ve ahlâkın hüküm sürdüğü parlak ve altın çağ, barınma gereksinimlerinin olmadığı, doğanın onlara her türlü ihtiyacı sağladığı bir dönemdi; herkes iyi doğar ve mutlu güzel bir yaşam sürer, insanlar kendini en büyük erdem olan düşünmeye adar, erdemli ve adaletli yaşardı. Tüm insanlar kâmildi. İlahlar yoktu; alma ve satma, zengin, fakir yoktu; en önemli fazilet dünyevi arzuları terk etmekti. Hastalık, yaşlanmak yoktu; kin, kibir, kötü düşünceler yoktu. Birlik, bütünlük ruhu hâkimdi.

Treta Yuga: Beşeriyet dönemi olan Treta Yuga yaz dönemine denk gelir. Isının etkisi ile bozulmalar başlar. Mahabarata bu dönemi “Fazilet azaldı, adaklar başladı. İstediklerini vererek ve çalışarak elde ettiler,” cümlesiyle açıklar. Erdem ve ahlâki değerler azalmıştır. İnsanlar düşünmek yerine bilgi edinmeye adanmışlardır; daha tutkulu, kıskanç, doyumsuz, başkasının malına göz diken ve güçsüz olanı ezerek güç kazanma çabaları olan bir insanlık oluşmaya başlamıştır. Sahip olma istekleriyle kendilerine alanlar oluşturmak için doğayı tahrip etmişlerdir. Üretim ve bereket azalır, insanlar hayatta kalabilmek ve yiyecek bulmak için çalışmak zorundadır. Kötülüklerin ve negatifliğin ortaya çıkarak bölünmenin başladığı dönemdir.

Dvapara Yuga: Çökme dönemidir. Yaşamın olumlu ve olumsuz yönlerinin yarı yarıya olduğu bir dönemdir. Sonbahara denk gelir ve havalar soğumaya, renkler sararmaya başlar, Bilinç seviyesi de azalır. Arzular, istekler artar; felaketler ve hastalıklar gelir. İyi ve kötüyü dengede tutma çabaları vardır. Bu dönemin süresi de Krita Yuganın yarısına inmiştir.  İnsanlar ahlâki duygularını yitirmeye başlamışlardır; başlangıçta bütün olan Veda (Bilgi, kutsal metinler) ise bu dönemde bölünmeye başlamıştır. Bilinç seviyesi ilk dönemden yarı yarıya daha azdır. Dürüstlük, iyilik, güzel ahlâk azalırken “Hakikat” arayışları da yok olmaya başlamıştır.

Kali Yuga: Kali kavga ve savaş anlamına gelir. Karanlık Çağ, şu anda içinde bulunduğumuz dönemdir. Kış mevsimine denk gelir. Maddi ve manevi yozlaşmanın çoğaldığı; kaosun, çatışmaların, savaşların, hastalıkların, öfkenin, korkunun, umutsuzlukların, kederin, doğal felaketlerin dönemi, negatif enerjinin çok yüksek olduğu bir dönemdir. Doğadan uzak fakat sadece topraklarında bulunan madenler nedeniyle doğaya değer verdikleri bir dönemdir. Güzel ahlâk, adalet yok olmuş, çıkarların ön planda tutulduğu bir yaşam biçimi oluşmuştur. Para, maddi değerler her şeyden daha üstün tutulmuştur. Sahtekârlık, yalan söylemek normal, hatta başarılı olabilmek için gerekli görülmüştür. Seks ve şehvet duyguları kontrolsüzce artmıştır. Yoksul olanlar erdemli kalabilmiştir. Kalan tek erdem ise iyiliktir. Veda (bilgi, kutsal metinler) artık unutulacak, maddi ve manevi arınma yok olacak. Oluşan bu kötü sistemden uzaklaşmak isteyenler tekrar doğaya döneceklerdir, doğadaki sert koşullar nedeniyle insan ömrü azalmaya başlayacaktır ve böylece Kali Çağı da insan ırkının yok olmasıyla sonlanmaya başlayacaktır. (Tulasi-Ramayana-Uttar-Kanda 96-103) ve Hint anlayışına göre yaradılış bu döngü içinde tekrar başlayıp aynı dönemlerden tekrar tekrar geçecektir.

Hint Destanı Mahabarata’da bu dönemler, “O zamanlar evren şimdiki gibi değildi, Krita Yugada her şeyin farklı olduğu bir durum vardı, Treta Yugada ondan farklı bir durum vardı, Dvapara Yuga ile büyük değişiklikler oldu. Şimdiki Yugada ise her şey küçülmüştür; ilahlar, evliyalar ve her şey değişmiştir” şeklinde özetlenir.

Yaratılış İlahisi (Rig Veda, X, 129)

1- Orada ne bir şey vardı, ne de bir şey yoktu; orada ne bir gökyüzü vardı ne de ötede bir cennet. Ne kapladı? Neredeydi ve kimin korumasındaydı? O anlaşılmaz derinlikteki şey su muydu?

2- Ölüm yoktu, ölümsüzlük de yoktu. Günü ve Geceyi belirleyen bir ışık yoktu. O şey soluk olmaksızın kendi kendine soludu, orada ondan başka hiçbir şey yoktu.

3- Orada karanlık vardı, başlangıçta bütün her şey ışıksız bir denizdi; orada yatmakta olan tohum kabukla kaplandı, O Bir Olan, ısının (tapas) gücüyle doğdu.

4- Başlangıçta Sevgi galip geldi, o sevgi ki akıldan fırlayan bir tohumdu; ozanlar kalplerini araştırırken bilgelik yoluyla, varlıkla var-olmayanın bağını buldular.

5- Onların boylu boyunca yayılmış ışını, yukarıda mıydı yoksa aşağıda mıydı? Orada tohum taşıyanlar, orada güçler vardı; kendiliğinden-güç aşağıda, istek yukarıda idi.

6- Bu yaratılışın nereden doğduğunu burada kim açıkladı, kim bilir? Tanrılar bu yaratılıştan sonra geldiler, o halde onun var oluşunu kim bilir?

7- Bu yaratılışı, kendisinden doğmuş olan –gerçi onu o mu yaptı yoksa o yapmadı mı (belli değil)– en yüksek gökteki gözleyici, sadece o bilir, hatta belki o bile bilmez.

Ünlü Veda Yorumcusu F. Max Müller’in (1823-1900) çevirisi


Kaynaklar: Mahabarata, Bhagavad Gita, itü sözlük, Aktif Felsefe Dergisi, Ankara Dergi (Rig Veda, Yaratılış İlahisi (X. Kitap, 129. ilahi), Ankara Üni. Hindoloji Bölümü Doç.Dr. Korhan Kaya.

Nilgün Çevik Gürel
+ Son Yazılar