Sağlıklı kalabilmek için doğru yiyecekleri tüketmek gerekir ve bunun için birçok beslenme tarzı önerilmektedir. Geleneksel ya da bilimsel olarak araştırılmış, denenmiş, istatistiklerle incelenmiş beslenme çeşitleri bir genelleme içerirler, fakat doğrulukları yüzde yüz ispatlanamaz.

Hiçbir besinin yeteri kadar sağlıklı olduğundan emin olamayız, çünkü yediğimiz yiyecekleri birçok etken etkiler.

Örneğin, sebze ve meyvelerde; yetiştirildiği toprak, kullanılan gübreler, ilaçlar, kimyasal böcek zehirleri hormonlar, doğal zararlar (böcekler, fareler gibi) önemlidir.

Hayvansal gıdalarda ise; bu hayvanların yetiştirildiği yerler, verilen besinler ve ilâçlar, öldürülme şekli, öldürdükten sonra sakladıkları yerler, nasıl paketledikleri, nasıl bir yerden bir yere nakledildikleri, koruyucu madde kullanılıp kullanılmadığı, soframıza gelene kadar geçirildiği işlemler gibi yüzlerce etken yediklerimizi etkiler. Bazen bir tanesi bile öldürücü hastalıklara sebep olabilir.

Evimize girdikten sonra yaptığımız işlemler de çok etkilidir; saklandıkları koşullar, küflenmeye müsait ortamlarda bekletilmesi, yüksek ısıda pişirilmesi, bir kere pişirdikten sonra tekrar tekrar ısıtılması, birçok gıdanın birleştirilip fazla işlemden geçirilerek pişirilmesi gibi.

Bütün bunların yanında hepimizin metabolizması da farklı çalışır, zararlı besinleri tolere edebilme yeteneklerimiz farklıdır ya da sağlıklı besinleri sindirebilme kapasitelerimiz farklıdır. Bedenimiz kendi kendini iyileştirmeye yönelik çalışır ve bedene zarar veren her şeyle mücadele eder, O yüzden neye ihtiyacı olduğunu anlayabilmek için dinlemek gerekir; düşünerek değil, hissederek…

Geleneksel yöntemlerden bir tanesi olan Yoga öğretilerinde yiyecekler; ‘Sattvik, Tamasik, Rajasik Gıdalar’ olarak üç gruba ayrılmıştır. Uzun yıllar uygulanan bu beslenme önerilerinin insan sağlığını önemli ölçüde etkilediği gözlemlenmiştir.

Bu öğretilerde, Rajasik ve Tamasik yiyeceklerin tüketilmesi önerilmez, Sattvik gıdaların tüketilmesi önerilir.

Rajas:

Rajasik gıdalar zihni karmaşıklaştırır, hayvani istekleri harekete geçirir, gerginlikler yaratır, dolaşım ve sinir sistemi ile ilgili hastalıkları tetikler ve kişiyi aşırı hareketli, çok aktif hale getirir ve yaşam enerjisini tüketir. Ağrıların, acıların, üzüntülerin, hastalıkların oluşmasına neden olabilirler. Beden–Zihin–Ruh bütünlüğünü bozar.

Bunlar aşırı uyarıcı yiyeceklerdir: Soğan, sarımsak, kahve, çay, tütün, aşırı tuzlu, aşırı acı ve baharatlı yiyecekler, kırmızıbiber, domates, yumurta, beyaz ekmek, beyaz un, beyaz şeker, hazır ve işlenmiş gıdalar, atıştırmalıklar, asitli içecekler, çikolata, bisküvi gibi yiyecekler rajasiktir.

Tamas:

Yoga öğretilerinde tamasik gıdalardan da sakınmak gerektiği önerilir. Tamasik gıdalar ağırlık ve uyuşukluk hissi verir. Fazla tamasik beslenmenin ne bedensel ne de ruhsal faydası vardır. Bu şekilde beslenmek insanları donuk, durgun ve tembel yapar, arzuları kuvvetlendirir, kronik tendon rahatsızlığına, motivasyon bozukluklarına ve depresyona sebep olur.

Bunlar sindirimi zor yiyeceklerdir: Kırmızı et, beyaz et, yumurta gibi gıdalar, fazla pişirilmiş ve paketlenmiş, fermente olmuş, yanmış, kızarmış, kömür ateşinde pişirilmiş ve tekrar tekrar ısıtılmış yiyecekler, bayat, bozulmuş, çürümüş ürünler, dondurulmuş gıdalar, konserveler, koruyucu içeren mantarlar da tamasik gıdalara örnektir. Uyuşturucu ve alkol de tamasik gruba dâhildir.

İnsan bağırsağı et ürünlerini kısa sürede sindirip kalanını dışarı atabilmek için fazla uzundur. Sindirimi zor bir gıda olan et, eğer bağırsaklarda uzun süre kalırsa çürür ve bakteri üretir, kanın kirlenmesine sebep olur. Et ürünlerinin özellikle fiziksel etkilerinin dışında psikolojik etkileri de olumsuzdur. Sevgi, şefkat duygularımızı köreltir, şiddet duygularını güçlendirir.

Milyonlarca hayvanın kısa sürede kilo alıp marketlerde paraya çevrilebilmesi için küçücük kafeslerde, barınaklarda eziyet çekerek yaşamasına, işkence yapılarak öldürülmesine izin vermeyelim. Ayrıca çabuk gelişmeleri için verdikleri hormon ilaçlarını bedenimize almayı engelleyelim, yarardan çok zarar veren kırmızı ve beyaz eti tüketmeyelim. Bu konuda internette küçük bir gezinti yapmanız olayın ciddiyetini anlamanıza yardımcı olacaktır.

Sattva:

Yoga öğretilerinde önerilen gıdalar sattvik gıdalardır. Bu yiyecekler zihni sakinleştirir, zekâyı keskinleştirir, sindirimi kolaylaştırır, enerjiyi arttırır, diri ve canlı tutar, güçlendirir, stres altındaki zor işlerin yarattığı yorgunluğa karşı direnci arttırır. Hafifliği, neşeli olmayı, sakinliği sağlar, bedeni ağırlaştırmaz, enerji verir, arındırır.

Yoga ile ilgilenenler bu tarz beslenmenin enerjilerini temiz tuttuğunu, zihni saflaştırdığını, ruhsal gelişmelerini güçlendirdiklerini bilirler.

Bunlar arındırıcı, sindirimi rahatlatıcı ve neşelendiren gıdalardır: İşlenmemiş tam ürünler, tatlandırılmamış, koruyucu kullanılmamış doğal lezzetlerdir. Taze, mevsiminde ve güneşte kurutulmuş meyveler, sebzeler, taze meyve ve sebze suları, çiğ ya da az pişmiş sebzeler, salatalar, çimlendirilmiş buğday, arpa, mercimek, maş fasulyesi gibi baklagiller ve tahıllar, balık (balık hem tamasik hem de sattvik gıdadır; et yemediğimizde B12 vitaminini başka besinlerden alamayız ve bedene zarar vermiş oluruz, ara sıra balık yenebilir), tam tahıllar özellikle esmer pirinç, baklagiller (kuru fasulye, nohut, mercimek gibi) cevizli, ay çekirdekli tam buğday ekmeği, çok az miktarda bal, taze bitki çayları, az miktarda süt ve tereyağı (günümüzde süt aldığımız hayvanların durumu sağlıklı olmadığı için süt hakkında olumsuz etkiler çoğalmıştır, bilimsel incelemeler ise sütün tahmin edildiği kadar faydalı olmadığını ortaya koymuştur. Eğer ille de süt içmek isterseniz keçi sütü tavsiye ediliyor)…

En önemlisi de; temiz ve bol su içmek, fakat suyu birdenbire değil, yudum yudum, azar azar içmek faydalıdır.

Dikkat edilmesi gerekenler: Yemeklerinizi belirli zamanlarda düzenli olarak yiyin, midenizde açlık hissini farkedin, acıkmadıkça herhangi bir şey yemeyin, midenizi aşırı doldurmayın. Tokluk hissi yaklaşık 20 dakika sonra beyne sinyal olarak ulaştığı için yavaş yavaş ve uzun süre çiğneyin, ağızdaki salyalar sayesinde sindirime yardımcı olan enzimler yeteri kadar üretilecektir. Besinleri olabildiğince basit ve karıştırmadan sakin ve huzurlu bir ortamda yiyin, öğünler arasında atıştırmayın.

Yemek yemeden önce besinlerin soframıza gelene kadar çok emek harcandığını ve dünyada açlıktan ölen milyonlarca insanın olduğunu hatırlayıp gerekli saygıyı göstererek başlayın.

Beslenme ile ilgili söylenenleri birebir uygulamayı denemeyin, bu davranışlar psikolojik olarak rahatsızlanmanıza neden olacaktır, biraz bedeninizi dinleyin. Bazen sağlıklı olmadığı söylenen gıdaların bile az miktarda ve yerinde faydalı olabileceğini hatırlayın.

Yemekler hayatın anlamı değildir, sadece bunun için yaşamayın. Verdiği tatmin duygusunu zevk aldığınız başka işleri yaparak da yaşayabilirsiniz. Zevk alma duygusunun tokluk hissi yarattığını ve aşırı yemek yeme isteğini ortadan kaldırdığını unutmayın.

Nilgün Çevik Gürel
+ Son Yazılar