Mitolojik söylence açısından oldukça zengin Kazdağları (Tanrıların dağı / İda dağları) bölgesinde konumlanan, toprak yolları sürerek ulaşabildiğiniz Hızır Kamp’ın ahşap giriş kapısına yakın bir yerinde sizi ilk karşılayan, başında türlü şekillerde bağlanmış renkli yazmaları, kollarında uyandırılmış/uyandırılmamış mumları, ellerinde lokmalarıyla yörenin köylülerinin “Delikli Taş” ismiyle andıkları bir Yatır’dır. Onun hemen ilerisinde, kapıya daha da yakın tarafta, köylülerin elleriyle yapıp satışa sundukları Alevi kültüründen izler taşıyan ahşap eşyalarla karşılaşırsınız. Civarda bulunan canlara selam verip kampın ahşap kapısından içeri girdiğinizde, çam ağaçlarının ferahlatıcı kokusunu ve ağaçların altından akıp giden akarsuyun dinginleştirici sesini aynı anda duyarsınız. Oradan ayrılıncaya kadar da bu akarsu sesi kampın neresinde olursanız olun kulaklarınıza misafir olur: akarsu sesiyle uyur, akarsu sesiyle uyanırsınız, o sesle yaşarsınız.
Maddi yüklerinizi kalacağınız yere (ki bu yer bir taş ev, ağaç ev ya da bir çadır olabilir) bıraktıktan sonra etrafı incelemeye başladığınızda, ilk dikkatinizi çekebilecek şeylerden biri –hele ki yol yorgunuysanız– çadır alanlarına 4-5 metre uzaklıkta kalan akarsuyun yakınına kurulmuş üstü açık minderli ahşap dinlenme yerleri olabilir. Dinlenme yerlerine uzanıp, gözlerinizi kapatıp seyranlara dalabilir, gözleriniz açık bulutları (geceleri de yıldızları) seyredebilir, keyifle kitabınızı okuyabilir ya da hiçbir şey yapmadan sadece akarsuyun dingin akışını izleyebilirsiniz.
Biraz hareketli bir gün geçirmek istediğinizde ise alternatifler boldur: akarsu kenarında yahut orman içerisinde uzun/kısa yürüyüş turları, akarsudan oluşan mini gölde yüzme ya da Hızır Kamp’a ait badminton eşyaları, frisby veya voleybol topu ile spor yapabilirsiniz. Eğer kalabalık bir grupla geldiyseniz, organize edilen bir tavla turnuvası dahi günü hareketlendirmeye yeter.
Gün içerisinde, Hızır Kamp’ın kendi tarlasında organik tarımla elde edilen ürünlerden hazırladıkları yöresel enfes yemeklerin tadını aldıktan sonra, akarsuya karşı kahvenizi ya da içkinizi yudumlayabilir; dostlarınızla farklı tatlarda zevkli sohbetlere dalabilirsiniz.
Gece olduğunda uyku tulumlarınızı alıp geceyi açık havadaki ahşap dinlenme yerlerinde geçirebilir ve seher yelinin dokunuşlarıyla ertesi güne uyanabilirsiniz.
Hızır Kamp’a kalabalık gelenler/gelecekler için her yerde her an bir dost meclisi kurulabilir. Yalnız gelmeyi tercih edenlere ise, Doğa Ana ve Hızır Kamp’ın güler yüzlü, yardımsever ve candan personelinin keyifle eşlik edecekleri kanısındayım.
Hızır Kamp’ta…
Doğa Ana’nın kucağında, başınız yıldızlara değer, gözleriniz mehtaba…
Çam ağaçlarının el ele tutuşup yaktığı yemyeşil bir ateşte ısınır gövdeniz.
Soğuk nehir sularında dirilir ayaklarınız.