10 Ekim 680 tarihinde İmam Hüseyin yanındaki 72 kişi ile birlikte savundukları, hak bildikleri değerler uğruna şehid edilmiştir. İmam Hüseyin, hak bildiğini yapmış ve uğruna ölünebilecek değerleri bize göstermiş, önderimiz olmuştur. İmam Hüseyin’e ve Kerbelâ vakasına dair çok değerli çalışmalar mevcuttur ve okunmalıdır. Ama üzerinde düşünmeye değer bir diğer mesele de, bizlerin bugün Kerbelâ’ya, Hz. Hüseyin’e, Hz. Zeyneb’e dair okuduğumuz eserlerde edindiğimiz bilgiler ile ne yapacağımızdır. Bu bilgilere sahip iken, Hz. Hüseyin’in ve Hz. Zeyneb’in izinden ne kadar gidebildiğimizi oturup düşünmenin zamanıdır.

Hüseyin’in izinden gitmek ne demektir? Onun izinden nasıl gidebiliriz? Günümüzde Hüseyin’in izinden giden kimlerdir? İmam Hüseyin’in savunduğu değerleri kendinde gerçekleştirmiş olan bir şahsiyet şüphesiz Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bugün Hüseyin’in izinde olanlar Mustafa Kemal’in izinde olanlardır. Peki, Mustafa Kemal’in izinde olmak ne demektir? 23 Nisanlarda, 29 Ekimlerde, 10 Kasımlarda Ata’yı anıyoruz; fakat esasında Ata’yı anmak ne demektir? Onu hatırlayıp aziz hatırası önünde saygı duruşunda bulunmak esasında nasıl olur? Onu hatırlamak ondan konuşmaktır; onun yaptığı işleri, uğruna savaş verdiği fikirlerini, değerlerini, ilkelerini, inkılâplarını konuşmaktır. Artık okullarımızda Atatürk konuşulmuyor. Cumhuriyet konuşulmuyor. Devrimleri, ilkeleri, inkılâpları konuşulmuyor. Üniversite hocaları arasında bile Atatürk karşıtları peydâ olmaktadır. Peki, nerede konuşacağız, nerede anacağız Atamızı? Ata’yı anmak, onu konuşmak, Hz. Ali’yi konuşmaktır. Fatıma’yı, Zeyneb’i, Hüseyin’i konuşmaktır. Biz, işte tam da buralarda, cemevlerinde konuşabilmeliyiz onları. Peki nesini? Anılarından, başlarından geçenlerden elbette bahsedeceğiz, fakat en mühimi onların fikirlerini konuşmalıyız. Atatürk ilkelerini ezbere sayıp ne anlama geldiklerini anlatabiliyor, bunları tartışabiliyor muyuz? Devrimlerin yapılma nedenlerini, o dönemde neden icap ettiklerini biliyor muyuz? Günümüzün olaylarını ve siyasetini değerlendirirken Atatürk’ün fikirlerinden ne kadar feyz alıyoruz? O’nu anmak Hz. Ali’yi anmaktır. O’ndan konuşmak Hz. Ali’den konuşmaktır. O sebepten Muharrem ayı, Hz. Hüseyin’in savunduğu ve uğruna can verdiği değerlerin taşıyıcısı olan Ata’yı konuşma, onu anma ayıdır aynı zamanda.

İmam Hüseyin de, Atatürk de bizlere emanetler bırakmışlardır. Peki, bu emanetlerin ne kadar farkındayız ve bu emanetleri nasıl en iyi şekilde koruyabilir ve hatta geliştirebilir, yükseltebiliriz? Bunun tek yolu bilincimizi, yani aklımızı geliştirmekten; daha çok okumaktan, dinlemekten ve fikir tartışmalarından geçer. Mustafa Kemal “Manevi Mirasım Akıl ve Bilimdir!” demiştir. Bilgisiz yorum yapılamayacağı için ve günümüzde olup biten olayları, gidişatı doğru değerlendirebilmek için, tüm Ehl-i Beyt’i ve Atatürk’ü daha iyi anlayabilmek için daha çok okumalı, araştırmalı, bir araya gelip çalışmalar yapmalıyız.

Şöyle der Mustafa Kemal: “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.” O halde onu tanımak için fikirlerini incelemeliyiz. Ata’yı tanımak, onun izinden gitmek İmam Hüseyin’i tanımak ve onun izinden gitmektir.

Son olarak ben de onun bazı fikirlerini anımsatmak istiyorum sizlere:

“Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını aramayı alışkanlık haline getirmiş milletler, evvelâ haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar.”

“Geçmişi ne kadar çok unutursak geleceği korumak o kadar zor olur.”

“Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak!”

“Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”

“Tarihi yaşadığımız gibi yazdık, fakat geleceği Cumhuriyete inananlara, onu koruyanlara ve yaşatacaklara emanet etmek lâzımdır.”

“Benim Türk milletine, Türk cemiyetine, Türklüğün istikbaline ait ödevlerim bitmemiştir, siz onları tamamlayacaksınız. Siz de, sizden sonrakilere benim sözümü tekrar ediniz.”

O halde vakit, Mustafa Kemal’in sözlerini hatırlamak, tamamlamak ve anlatmak zamanıdır.

Elif Ersoy
+ Son Yazılar