Jung C.G
Kelime anlamı olarak “daire” anlamına gelen “mandala” sözcüğü, Sanskrit kökenli bir kelime olup öz, kuvvet anlamlarına gelen “manda” ve yakalamak, kab anlamlarına gelen “la” sözcüklerinin birleşmesinden oluşur (1,3). Bir yorumla, “mandala” kelimesinin, “özü içeren kab” anlamına geldiği ifade edilir (2).
Hint dinlerinin pek çok ritüelinde kullanılan mandalalar; kare, yıldız, sekizgen olabilecekleri gibi genellikle dairesel formlarda karşımıza çıkar (3). Hint dinlerinin ritüellerinde, resmedilen, yahut dans ile biçimlendirilen ya da herhangi bir yolla oluşturulan dairesel figürler, birer mandaladır (3). Mandala, dikkatini bütünüyle kendisine yönelten kişiyi psişik bir yolculuğa çıkartır (4). Bu psişik yolculukta amaçlanan, bilincin, adım adım Buddha’nın bilincine dönüşmesidir (5,6). Kısacası, Hint dini ritüellerde mandalaların kullanımındaki gaye, içsel dinginlik ve bütünlüğe, yani Buddha bilincine ulaşabilmektir (7).
Jung, mandalaların, aynı zamanda birer psikolojik fenomen olduklarını söyler. Jung, bireylerin hayatlarında kendiliğinden ortaya çıkan mandalaların, kural olarak, bireyin psişik bir disosiyasyon (çözülme) veyahut psişik bir karmaşa yaşadığı zamanlarda ortaya çıktığını söyler. Ebeveynleri boşanma aşamasında olan 8-11 yaş arasındaki çocuklarda ya da psikiyatrik tedavi görmekte olan nevroz hastalarında mandalaların kendiliğinden belirebileceğini belirtir. Psişesindeki zıtlıklarla yüzleştiği için ruhsal karmaşa yaşayan nevrotik bir hastanın birdenbire rüyalarında ya da deneyimlerinde “bütünlüğün simgesi” olan dairesel şekillerle karşılaşabileceğini belirtir. Dairesel şekillerin özelliği, bir merkezlerinin olması ve her şeyin birbiriyle ve o tek olan merkezle bağlı olmasıdır. Jung’a göre bu dairesel şekiller, yaşanan psikolojik sıkıntıları ve kafa karışıklıklarını yatıştırır. Jung, bütünlüğü temsil eden bu dairesel şekillerin, bireyin karşısına kendiliğinden ortaya çıkmasını, doğanın kendi kendini şifalandırma girişimi olarak nitelendirir. Jung’a göre bu durum bilinçten kaynaklanmaz; inisiyakidir. Jung, bireylerin psişik çatışmalar yaşadığı dönemlerde, dairesel figürlerden oluşan mandalaların, rüyalarda kendiliğinden belirdiklerini ve sıklıkla, haç, yıldız, kare, sekizgen gibi dörtlü bir formu içerdiklerini belirtir. Simyada, dört unsuru içeren bu dairesel forma “quadratura circuli” (kareye dönüşen çember) denir (3).
En önemli motiflerden biri olan, “kareye dönüşen çember” figürünün simyadaki anlamı, birbirinden ayrı olmaya meyleden dört elementin, bir araya gelerek bir bireşim oluşturmasıdır. Dairenin, bütünlüğün simgesi olduğunu ifade eden Jung, “quadratura circuli”[1] motifini, “bütünlüğün arketipi” olarak da tanımlar. “Bir’in dörtlüğü” olarak da adlandırıldığı bu motifin, Ezekiel, Daniel ve Enoch’un betimlediği Tanrı’nın tüm tasvirlerindeki şema olduğunu, aynı zamanda Horus ve dört oğlunun tasvirlerinde de yer aldığını belirtir (3). Bir yorumla, kareye dönüşen çemberin, aşkın olanın dört anasır-ı erbaada görünüşe çıkmasının simgesi olduğu da söylenebilir.
Dini ritüellerde kullanılan mandalaların her zaman belirli bir stili ve tipik motifleri olmakla birlikte, bireysel mandalalarda kişinin manevi ya da dünyevi deneyimlerini temsil eden, sonsuz sayıda sembolik gönderme ve motif bulunur. Bireysel mandalalarda bireysel yaşantılara gönderme yapan motifler olduğu gibi aşkınlığa işaret eden tipik motiflere de rastlanabilir. Aşkınlığa ve bütünlüğe işaret eden bu imgeler, bireşimi umutsuz görünen bölünmüşlükler arasında köprüler kurarak zıtların bir arada var olabileceğini imleyip bireyde terapötik bir etki oluşturur. Fakat bu terapötik etki, imgeler yalnızca kendiliğinden ortaya çıktığında oluşabilir; bu imgelerin tekrarlanması ya da taklit edilmesi iyileştirici bir etki yaratmaz (3).
Jung’un, ünlü eseri Kırmızı Kitap’ta Şekil 2’deki görselde varolan mandala çizimi mevcuttur. Jung, bu mandala çalışması ile ilgili şunları söyler (8):
“Büyük evrenin ve bunun zıtlıkları içinde küçük evrenin zıtlıklarını betimliyor. En yukarı kanatlı yumurtanın içinde genç bir erkek çocuk figürü var. Bu, Erikapaikos ya da Phanes olarak adlandırılır ve böylece Orfeus tanrılarının tinsel figürlerini anımsatır. Onun derinliklerindeki karanlık antitezi burada Abraksas olarak resmediliyor. O da dominus mundi’yi, fiziksel dünyanın efendisini temsil eder ve kararsız bir doğası olan bir dünya-yaratıcıdır. Yaşam ağacının ondan filiz verdiğini ve vita (yaşam) olarak adlandırıldığını, aynı zamanda üst bölümdeki karşılığındaki yedi dallı şamdan biçimindeki ışık ağacının ignis [ateş] ve Eros [sevgi] olarak adlandırıldığını görüyoruz… Mandala ayrıca yatay olarak da bölünüyor…”
Mandalanın terapötik etkisinden bahseden ilk kişi Jung’dur. Mandalaları, “bilinçdışının yansımaları” olarak tanımlayan Jung, mandalaların, bize kim olduğumuzu gösteren aynalar olduğunu belirtir (9,3). Özellikle içsel sıkıntının ve karmaşanın yaşandığı zamanlarda kendiliğinden ortaya çıkan dairesel mandalaların, karmaşa ve zıtlıklar içinde bulunan psişik dünyamızı, harmonik bütünlüğe ve sakinliğe davet eden rehberler olduğu söylenebilir. Günümüz ruh dünyası profesyonelleri Jung’un bu fikirlerinden hareketle psişik sağaltım için bir süredir mandala kullanımları üzerine çalışmalar yürütmektedir. Bugüne kadar elde edilen sonuçlar, mandalaların psişik dünyamız üzerinde rahatlatıcı bir etkisi olduğu yönündedir (10). Psişik dünyamızdaki karşıt eğilimleri kabullenerek onları harmonik bir bütünlüğe kavuşturabilmenin sağaltıcı bir etkisi olduğu gerçeği, Hint dünyasında mandalalar ile anlatılır. Jung, bu hakikati psikoloji kuramına taşıyarak tüm dünyanın anlayışına sunarak bizlere de ışık olur.
Kaynakça
1- Birnbaum R., The Healing Buddha. Shambhala Pub., Boston 1979.
2- Gönülden G., Mandala Bir Dua Sanatı. Postiga Yayınları, İstanbul, 2015.
3- Jung C.G., Mandala Symbolism. Hull, R. F. C. (trans). Princeton: Princeton University Press, 1973.
4- Hewitt, J., The Complete Yoga Book. Schocken Books Pub., New York 1978.
5- Nair, P. T., Indian National Songs And Symbols. Firma Klm Private Limited, India 1959.
6- Eckel M. D., Buddhism. The Great Courses Published, Virginia 2001.
7- Tucci, G., The Theory And Practice Of The Mandala. Dover Pub., New York 2001.
8- Jung, C. G., Kırmızı Kitap. Kaknüs Yayınları, 2019.
9- Slegelis M.H., A study of Jung’s mandala and its relationship to art psychotherapy. The Arts in Psychotherapy 14(4): 301-311, 1987.
10- Miller, D.N., Mandala Symbolism In Psychotherapy: The Potential Utility Of The Lowenfeld Mosaic Technique For Enhancing The Individuation Process, The Journal of Transpersonal Psychology, 2005, Vol. 37, No. 2. s.165-166.
[1] https://www.alamy.com/alchemy-squaring-the-circle-magician-with-dividers-squaring-the-circle-symbolic-of-magical- operation-that-brings-spirit-circle-into-matter-square-from-michael-maier-atalanta-fugiens-1618-image179625802.html