Narsisizm sözcüğü, Narkisos söylencesine göndermede bulunarak kişinin kendi imgesine yönelik sevgisini ifade eder.[1] Narsisizm sözcüğü psikiyatride ilk kez 1898’de Havelak Alleis tarafından bir psikiyatrik patolojiyi belirtmek için kullanılmıştır. Bu terimi Paul Nacke, 1899’da, kendi bedenine genellikle cinsel bir nesnenin bedenine davranıldığı gibi davranan, yani kendi bedenine tam bir tatmin elde edene kadar bakan, onu okşayan, seven bir insanın tutumunu tanımlamak üzere kullanmıştır.[2] Psikanalitik literatüre girmesi Sadger’ın 1908’deki “Viyana Psikanaliz Kurumu” toplantılarında yaptığı bir konuşmayla olmuştur.[3]
Freud narsisizm terimini ilkin 1910 yılında homoseksüellerdeki obje seçimine işaret ettiği çalışmalarında ortaya atar. Bu çalışmalarında Freud, homoseksüellerin, kendilerini, kendilerinin cinsel objesi olarak seçtiklerinden bahsetmektedir.[4]
Freud, 1910’daki Psikanaliz Üzerine Üç Deneme adlı eserinde narsisizmi normal bir gelişim dönemi olarak tanımlar.[5] 1914’deki Narsisizm Üzerine Bir Giriş isimli yazısında da narsisizmin bir sapıklık değil, kendini koruma içgüdüsünün bencilliğinin libidinal bir tamamlayıcısı ve her canlı varlığa haklı olarak bir ölçüde atfedilebilecek bir özellik olduğunu söylemektedir.[6] Abraham, 1919 yılında yayımladığı Psiko-analitik Metoda Karşı Nevrotik DirencinÖzel Bir Türüadlı makalesinde,Freud’un 1914’teki Narsisizm Üzerine Bir Giriş adlı çalışmasına kadar narsisizme ilişkin bir bilginin olmadığını söylemektedir.[7]
Psikoloji literatüründe narsisizm, ‘birincil narsisizm’ ve ‘ikincil narsisizm’ olarak ele alınmaktadır.[8]
Birincil Narsisizm
İnsan yavrusu yaşamın başlangıcında çaresizdir, bakıma, korunmaya muhtaçtır. Bu dönemde çocuğun her gereksinimi çevresi tarafından karşılanır, çocuk adeta dünyanın merkezindedir. Fakat çocuk, çevresindekilerin farkında değildir; tüm uyarılım ve doyumlarını kendi bedeni üzerinden yaşar ve tüm algılayışları bundan ibarettir. Henüz ego ve id ayrımlaşmamıştır. İşte bu, çocuğun tüm libidosunu kendi bedenine yatırdığı, kendisi ile dış dünyayı ayırt edemediği, tüm gereksinimlerinin çevresi tarafından kendiliğinden karşılandığı dönem, “birincil narsisizm” dönemidir. Freud, birincil narsisizmden, çocuğun bir dış obje seçmeden önce, kendisini sevgi objesi olarak aldığı durumu anlar.[9]
Freud’a göre çocuk önce kendisini sevmektedir fakat zamanla yaşadığı deneyimlerle, kendi güçsüzlüğü, zayıflığıyla yüzleşir ve yalnızca kendisini sevmek veya kendisinin sevilmesiyle yaşamını sürdüremeyeceğini, bir toplumun içinde başka insanlarla birlikte yaşamak zorunda olduğunu fark eder. Böylece ister istemez kendine olan narsisistik sevgisini çevresindeki insanlara yönlendirir. Çevresindeki insanları sevebilmek için de kendisine yönelik mutlak sevgisinden kısmen de olsa vazgeçmesi gerektiğinden kendisine yatırdığı narsisistik libidonun bir kısmını başka objelere yatırmaya başlar. Narsisistik libidonun, dışarıda bir objeye yatırılmış haline “obje libidosu” denir.[10]
Ego İdeali ve Narsisizm
Çocuğun gelişimi sırasında gerçek dünya ile temas artar ve dünyanın merkezi olmadığını fark eder, yani gerçeklikle yüzleşir. Aynı zamanda çocuk hem başkalarının eleştirilerine maruz kalmaya başlar hem de çocuğun kendi eleştirel yargısı uyanır. Böylece birincil narsisizmi zayıflar. Ama çocuk narsisistik mükemmeliyetini tamamen kaybetmek istemez. Bunun için narsisistik mükemmeliyetini yeni bir ego ideali biçiminde yeniden elde etmeye çalışır.[11] Yani çocuk, birincil narsisizminden vazgeçerken ego idealini kurar. Ego ideali, çocuğun nasıl olması lazım geldiğini belirlemek, ego kullanımlarını gözlemek, libidonun objeler üzerinden doyumuna koşullar dayatmak amacıyla, çocuğun narsisistik incinmeler yaşamaması için kurulur.[12] Ego ideali, narsisizmin mirasçısıdır.[13]
İkincil Narsisizm
Freud “ikincil narsisizm” kavramını ilk kez 1914’te, şizofrenik narsisizmi belirtmek için kullanmıştır. İkincil narsisizm sürecinde olan kişi, dış dünyadan, dış objelerden çektiği libidosunu egosuna yatıran kişidir. Yani, önceden objelere yatırılmış olan libidosunu, objelerden çekilip yeniden egosuna yatırır, yani birincil konumuna geriler (regrese olur). İkincil narsisizme en iyi örnek, psikoz durumudur. Psikotik kişi libidosunu dış dünyadan tamamen çekmiştir ve narsisistik libidoya dönüştürmüştür. Ama Freud’a göre ikincil narsisizm sadece şizofrenik narsisizm anlamına gelmez. Objeler dünyasından yatırımın mutlak geri çekilimi olmaksızın da, zaman zaman (kişinin yapısal özelliklerinin tayin ettiği ölçüler dâhilinde) bazı objelerden libidinal yatırım kaldırılarak kişinin kendisine geri çekilebilir. Bu da bir ikincil narsisizm örneğidir. Ancak ilki, yani şizofrenik narsisizm, bir mutlaklığı ifade ederken; ikincisi, ego ile obje yatırımları arasında kendine özgü bir dengeyi ve devingenliği ifade eder.[14]
Fransız psikiyatr ve psikanalist Racamier’e göre temel çatışma birincil narsisistik konumla, anti-narsisistik nesnesel zorlamanın arasında geçer. Racamier şöyle devam eder: “Yatırım yalnızca narsisistik olursa özne yaşamı için gerekli olan nesneden uzaklaşacak ve ölecektir. Aynı şekilde, bütünüyle anti-narsisistik yatırım da özneyi kendiliğinden uzaklaştıracaktır. Öyleyse ruhsal denge narsisistik ve anti-narsisistik yatırımlar arasında uyum ve denge olmasıdır.”[15] Yani, “Narsisistik temel çatışmanın çözümlenmesi ruhsal açıdan bir ölüm kalım meselesidir,” denebilir. Narsisistik denge bozulduğunda ve narsisistik dayanaklar kaybolduğunda narsisistik savunmalar ortaya çıkar ve bu savunmalar bir yandan psikopatolojik davranışlara yol açarlar, öte yandan ise nesne ilişkisi ile narsisizm arasındaki karşıtlığı derinleştireceklerdir.[16]
İkincil narsisizme bir başka örnek, Freud’un Ego ve İd adlı kitabında belirttiği özdeşimdir. Özdeşim amacıyla diğer bir objeye gönderilen libidonun yeniden egoya dönmesiyle ikincil narsisizm oluşur. Böylece özdeşimde bulunulan egonun özelliklerinden bir bölümü, özdeşleşen egoya katılır. Bu sayede kişi, başkalarıyla benzerlikler ve ortaklıklar oluşturarak egosunu zenginleştirir ve toplumsallaşır.[17]
Freud’la başlayan narsisizm incelemeleri 20 yy. Kohut’un çalışmalarıyla hız kazanmıştır. Kohut’un çalışmaları psikanalizin narsisizm kavramına bakışını önemli ölçüde değiştirmiştir. Bu ise başka bir yazının konusudur.
[1] Akvardar, Yıldız; Çalak, Erdoğan; Etaner, Ulviye; Hürol, Cem; Sunat, Haluk; Tükel, Raşit; Üçok Alp; Yücel, Başak; Psikanalitik Kurama Giriş, Bağlam Yayınları, sayfa 75.
[2] Freud, Sigmund; Narsisizm Üzerine ve Scherber Vakası; çeviren: Bana Büyükkal, Saffet Murat Tura, Metis Yayınları, Nisan 1998, sayfa 23.
[3] Parman, Talat; Ergenlik ya da Merhaba Hüzün, Bağlam Yayınları, Mayıs 2003, sayfa 118.
[4] Akvardar, Yıldız; Çalak, Erdoğan; Etaner, Ulviye; Hürol, Cem; Sunat, Haluk; Tükel, Raşit; Üçok Alp; Yücel, Başak; Psikanalitik Kurama Giriş, Bağlam Yayınları, sayfa 77-78.
[5] Parman, Talat; Ergenlik ya da Merhaba Hüzün, Bağlam Yayınları, Mayıs 2003, sayfa, 118.
[6] Freud, Sigmund; Narsisizm Üzerine ve Scherber Vakası; çeviren: Bana Büyükkal, Saffet Murat Tura, Metis Yayınları, Nisan 1998, sayfa 23.
[7] Abraham, Karl; Psiko-analitik Metoda Karşı Nevrotik DirencinÖzel Bir Türü,1919, www.icgoru.com
[8] Akvardar, Yıldız; Çalak, Erdoğan; Etaner, Ulviye; Hürol, Cem; Sunat, Haluk; Tükel, Raşit; Üçok Alp; Yücel, Başak; Psikanalitik Kurama Giriş, Bağlam Yayınları, sayfa 77.
[9] a.g.e., sayfa 77.
[10] Parman, Talat; Ergenlik ya da Merhaba Hüzün, Bağlam Yayınları, Mayıs 2003, sayfa 87.
[11] Freud, Sigmund; Narsisizm Üzerine ve Scherber Vakası, çeviren: Bana Büyükkal, Saffet Murat Tura, Metis Yayınları, Nisan 1998, sayfa 39.
[12] Akvardar, Yıldız; Çalak, Erdoğan; Etaner, Ulviye; Hürol, Cem; Sunat, Haluk; Tükel, Raşit; Üçok Alp; Yücel, Başak; Psikanalitik Kurama Giriş, Bağlam Yayınları, sayfa 81.
[13] Parman, Talat; Ergenlik ya da Merhaba Hüzün, Bağlam Yayınları, Mayıs 2003, sayfa 88.
[14] Akvardar, Yıldız; Çalak, Erdoğan; Etaner, Ulviye; Hürol, Cem; Sunat, Haluk; Tükel, Raşit; Üçok Alp; Yücel, Başak; Psikanalitik Kurama Giriş, Bağlam Yayınları, sayfa 77.
[15] Parman, Talat; Ergenlik ya da Merhaba Hüzün, Bağlam Yayınları, Mayıs 2003, sayfa 90.
[16] a.g.e. sayfa 90.
[17] Akvardar, Yıldız; Çalak, Erdoğan; Etaner, Ulviye; Hürol, Cem; Sunat, Haluk; Tükel, Raşit; Üçok Alp; Yücel, Başak; Psikanalitik Kurama Giriş, Bağlam Yayınları, sayfa 80.