Okuma süresi: 6.32 mintues

Tarih boyunca pek çok kültürde aslan figürüne rastlarız. Aslan, mitolojide karşımıza kutsal addedilen mekânların ve hükümdar tahtlarının bekçisi, tanrı/tanrıçaların biniti ve koruyucusu, hayvanlar kralı, güneş sembolü olarak çıkabilmektedir.

Mısırlılar korunma amacıyla kapılarını kükreyen aslan motifleriyle süslemiş ve tapınaklarında da aslan figürleri kullanmışlardır (1). Budist gelenekte yasaları koruyan aslandır (1). Aslan, Budist mitolojide bazen Tanrı’yı, bazen de hükümdarın kendisini ya da oturduğu tahtı simgeler. Buddha, Sakya’nın aslanı olarak anılır ve vücudunun duruşu aslana, konuşmalarıysa insanları uyaran aslan kükremesine benzetilir (2). Buddha, “Sakya’nın Aslanı” (2); İsa, “Yahuda Soyunun Aslanı” (3); İmam Ali de “Allah’ın Aslanı (Esedullah)” olarak adlandırılmıştır.

Baring ve Cashford’a göre, aslanlar tanrıçanın kutsallığının en eski tezahürlerindendir (4). Babil mitolojisinde aşk ve savaş Tanrıçası İştar, yanında bir aslanla tasvir edilir (1). Sümer mitolojisindeki aşk ve savaş Tanrıçası İnanna, yedi aslan tarafından çekilen bir savaş arabasının içinde ya da kendisi aslan formunda tasvir edilir. Burada aslanın, İnanna’nın savaşçı yönünü temsil ettiği söylenir (4). Mısır’da savaş ve yıkımın tanrıçası Sekhmet de dişi aslandır (4). Mısır mitolojisinde tanrıça Tefnut (Tefnet), nem tanrıçası olarak bilinir ve aslan başlıdır (1). Ana tanrıça Kibele, her iki yanında bulunan aslanlarla tasvir edilir (1). “Hayvanların Hanım Efendisi” olarak nitelendirilen Kibele ile Meryem figürü arasında benzer motiflere rastlandığına işaret edilmiş ve on dördüncü yüzyıla ait bir tabloda, tanrıça Kibele’nin tasvirlerinde olduğu gibi, Meryem’in de aslan başlı bir tahtta oturduğu belirtilmiştir. İki aslanın bekçilik ettiği bir dağda gözüken Bakire Meryem tasvirleri de mevcuttur (4).

İskit mitolojisinde aslan, tanrı Arti-pasa’nın sıfatı ve güneş tanrısı Oestosyru’nun bir vasfıdır (5). Hitit mitolojisinde de tanrıların arabalarını aslanların çektiğine inanılır (1). Çin mitolojisinde aslan, genellikle, dünyayı temsil ettiği düşünülen bir küre ya da bir top ile birlikte düşünülür (1). Aslan, Hindistan ve Mezopotamya’da tanrıçanın olağan binek hayvanıdır (4). Aslan, Anadolu evliya menkıbelerinde erenlerin biniti olarak da tasvir edilmiştir (6).

İbrani geleneğine baktığımızda aslanın bir anlamıyla haklı savaştaki yenilmezliğin, adaletin ve cesaretin sembolü olduğunu görürüz. Fakat aslan, öfkeli, yırtıcı ve açgözlü olabildiği için aynı zamanda zayıf kişilikleri temsil etmekte de kullanılmıştır. Gücünü şeytandan alan, yedi başlı, on boynuzlu vahşi deniz canavarı “aslan ağızlı” olarak tasvir edilir (3). Aslanın, gücü sembolize ettiği kadar vahşiliği ve yok ediciliği de sembolize ettiği de ifade edilir (4).

Selçukluda aslan güneşle özdeşleştirilir (7). Güneşin yaratıcı kudret, yaşam kudreti olduğunu düşündüğümüzde aslanın bir anlamıyla yaşamı sembolize ettiğini söyleyebiliriz. Türk mitolojisinde genellikle iyinin kötüyü yenmesinin ve kudretin simgesi olmuştur (2). İslamiyetten sonraki minyatürlerde, barışın, huzurun, adaletin, mutluluğun simgesi olarak kullanılır (5). Anadolu’daki Türk halk hikâyelerinin incelendiği bir çalışmada “Kirmenşah” adlı hikâyedeki aslan figürü, kahramanın sevdiğine kavuşabilmesi için aşması gereken engellerden biri olarak betimlenir (8). Benzer biçimde, Dede Korkut hikâyelerinden olan Kan Turalı’nın öyküsünde, aslan Kan Turalı’nın sevdiğine kavuşabilmesi için öldürmesi gereken canavarlardan biri olarak tasvir edilir (9). Burada aslanı öldürmek, insanın kendindeki zarar verici birtakım psikolojik niteliklerden kurtulması olarak yorumlanabilir. Fakat öldürme fiilini, öldürülen şeyin niteliklerini içe alabilmek, onlara sahip olabilmek için gerçekleştirilen bir eylem olarak ele alırsak, aslanı öldürmek aslında onun temsil ettiği, cesaret, kudret, irade gibi nitelikleri kişinin kendi benliğinde aktive etmesi şeklinde de yorumlanabilir.

Tüm bu bilgilerden hareketle, aslan sembolünün bir anlamıyla hükümdarlığı, iradeyi ve adaleti temsil ettiğini söyleyebiliriz. Hükümdarlık emir vermektir. Emir vermek ise ancak irade yani “yapabilme gücü” ile mümkün olabilir. Bir hükümdarı diğer varlıklardan ayırt eden en önemli niteliği, iradesi yani bir anlamda hüküm verme yetkisidir. Düşünür İbn Arabî, “Hüküm hikmete bağlıdır,” der. Bir hükümdarın vereceği hüküm de onun hikmet bilgisine bağlıdır diyebiliriz. Doğru hüküm “adalet ilkesi”ne göre verilen hükümdür. Adalet ilkesi, her şeyin hakkını gözeterek, her şeye hakkını verebilmektir. Ancak adaletle yönetilen bir sistem dengesini (homeostatis) dolayısıyla varlığını koruyabileceği için, kralın da hükümranlığını sürdürebilmesi için adil olması gerekir diyebiliriz. Adaletin, yani dengenin tesis edilemediği bir sistem çökmeye mahkûmdur. Adaletle hüküm verebilmek ise hikmetleri görebilmeye bağlıdır. Ancak hikmetle görebilen bir göz adil kararlar verebilir. Adalet ilkesi gözetilmeden verilen hükümler zulüm olarak adlandırılabilir.

İnsanın kendi krallığını, yani varlığını ve benliğini yöneten kral, kendi iradesidir. Bu kralın yani iradenin, adalet yani doğruluk ilkesine göre hareket edip etmemesi, kendi psişik dengesini etkileyen en önemli etmenlerden biridir. Adalet ilkesinden yoksun bir hükümranlık, kibir/ego şişkinliği doğurur.

Anadolu kültüründe “aslan” dendiğinde akla ilk gelen şeylerden biri “Hayder-i Kerrar Esed Ali” deyişidir. Bu deyiş İmam Ali’nin bir vasfını anlatır. Hayder-i Kerrar, “döne döne saldıran aslan” anlamına gelir. Bir aslan döne döne saldırdığında hareketleri geometrik olarak daireye karşılık gelir ve aslan daireler çizerek saldırmış olur. Dairenin, sembolik olarak, bütünlüğe, bütünsel algıya, Geştalt’a gönderme yapmasından hareketle diyebiliriz ki Hayder-i Kerrar bir anlamıyla kendi içindeki bütünlüğüne, yani kendiliğine

-Jung’un deyişiyle özbene- ulaşmış olan ve bundan ötürü de tüm hareketleri bu bütüne göre olan, olgunlaşmış olan -Anadolu deyişiyle– “kemale ermiş olan” kişidir.


Kaynakça:

1- Armutak, Altan; “Doğu ve Batı Mitolojilerinde Hayvan Motifi”, İstanbul Üni. Vet. Fak. Dergisi. 28(2), 411 – 427, 2002

2- Çoruhlu, Yaşar; Türk Mitolojisinin Ana Hatları, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2010

3- Insight on The Scriptures Volume 2, Watchtower Bible and Tract Society of New York, Inc, International Bible Students Association; Brooklyn, New York, U.S.A.

4- Kurt, Maksude; “Tanrıça Kültü ve Hıristiyanlıktaki Meryem Figürüne Etkileri”, Rize Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2010

5- Sarıtaş, Süheyla; “Türk Mitolojisinde Hayvanlar”,

http://www.acikders.org.tr/pluginfile.php/2499/mod_resource/content/2/12.%20HAFTA.pdf, Haziran 2012

6- Noyan, Bedri; Hacı Bektaş-ı Veli Manzum Vilayetnamesi, Can Yayınları, İstanbul, 1996

7- Ersoy, Necmettin; Semboller ve Yorumları, Dönence Yayınları, İstanbul, 2000

8- Aydoğan, Emine; “Anadolu Sahası Türk Halk Hikâyelerinde Mitolojik Unsurlar”; Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2006

9- Dede Korkut Hikâyeleri, Hazırlayan: Erçağın Akbal, Morpa Kültür Yayınları, İstanbul, 1992

10- Zimmer, Heinrich; Kral ve Hortlak Ruhun Kötülüğü Yenmesine Dair, Kabalcı Yayınları, İstanbul, 2000

Elif Ersoy
+ Son Yazılar