Ütopya, Bir Delilik Hali mi?

Ütopya - 2018

Ütopya yaratma arzusu, kökenini, gerçeklikte bir değişim yaratma arzusundan alır. Peki, deneyimlenen gerçeklikte bir değişim yaratma arzusu nereden kaynaklanır? Gerçeklikte bir değişim yaratma arzusu, kökenini, hiç şüphesiz, o anki gerçeklikten duyulan hoşnutsuzluktan alır. İçinde yaşadığı gerçeklikten hoşnut olan biri, onu değiştirmeyi düşlemez. Algılanan gerçeklikten duyulan hoşnutsuzluğun giderilme yolları ise türlü türlüdür; bu yolların kimi sağlıklı ve işlevseldir kimi ise patolojik diyebileceğimiz, işlevsiz ve zarar verici yollardır. Nevrotik ve psikotik durumların da aslında hoşnutsuz eden gerçeklikten kurtuluş amacıyla bilinçdışında yapılanan patolojik işleyişler oldukları söylenebilir.

Ütopya düşlemini ise nevrotik ve psikotik işleyişlerin dışında
kalan, gerçeklikten duyulan hoşnutsuzluğu, sağlıklı ve yaratıcı bir biçimde
bertaraf etme çabası olduğunu söyleyebiliriz. Ütopya, düşlem dünyasında akli
melekelerle inşa edilen yeni bir gerçekliktir. Ütopik düşlemler, dayanaklarını
akli melekelerden almaları yönüyle psikotik düşlemlerden ayrılırlar. Ütopya
düşleminin neden psikotik ya da nevrotik düşlemlerden sayılamayacağı, neden bir
delilik hali değil de sağlıklı bir davranış olduğunu Freud’un nevroz, psikoz ve
sağlıklı davranış tanımlarından hareketle şöyle açıklayabiliriz: 

Freud, nevrotik işleyişi, gerçeklikten kaçan ve hatta o
gerçekliği sürekli bastırarak ona dair hiçbir şey bilmek istemeyen, onu
görmezden gelen bir yapı olarak, psikotik işleyişi ise gerçekliği inkâr ederek
kendine özgü bir gerçeklik inşa eden yapı olarak tanımlar. Psikotik yapıların
varolan gerçekliği inkâr ederek kendilerine oluşturdukları yeni gerçeklikler,
sürekli olarak üretilen yeni varsanılar (hezeyanlar) ile beslenmeye devam
ederler. Freud, normal veya sağlıklı diyebileceğimiz davranışın, gerçekliği
inkâr etmeden onu değiştirmeye çalışan davranış olduğunu söyler. Sağlıklı
türdeki “gerçekliği değiştirme çabası” ile psikotik türdeki “gerçekliği
değiştirme çabası” arasındaki fark; psikozdaki çabanın yalnızca içedönük bir
çaba olarak ‘kendi kendine biçim veren’ (autoplastique) bir çaba; sağlıklı
türdeki bir çabanın ise ‘ötekine biçim verici’ (alloplastique) yani amacına
uygun olarak dış dünya üzerinde bir değişiklik yaratmaya çalışan bir çaba olmasıdır.
1

Ütopya düşlemi de yeni bir gerçeklik oluşturma çabasıdır.
Fakat bu çabada, ne psikozda olduğu gibi gerçekliğin inkârı söz konusudur ne de
nevrozda olduğu gibi gerçeklikten bir kaçış vardır. Nevroz gibi değildir, çünkü
ütopya yazarı gerçeklikle yüzleşmiştir; o, bu yüzleşmenin verdiği ıstırapla
neler olduğunun farkındadır ve o, olmayanı düşler. Psikoz gibi değildir, çünkü
ütopya düşleyicisi yaşadığı gerçekliği inkâr etmez, gerçekte ne olup bittiğinin
farkındadır ve işte tam da bu noktadan, yani gerçekte olmayanların farkındalığından
hareketle “ütopya”sını kurar ve bunu yaparken de ütopyasının “varolmayan ülke”
olduğunun farkındadır. Oysa psikozda, bozulan akli melekeler sebebiyle düş ile
gerçeklik iç içe geçmiştir ve kurgulanan dünya zaten o anda gerçeklik olarak
deneyimlenmektedir. Psikoz, gerçekliği eğip bükerek oluşturduğu, yalnızca
kendine ait yeni gerçekliğini, içeriğine göre ya “harikalar diyarı” ya da
“korku diyarı” olarak deneyimler; yani psikoz, ütopyasını da distopyasını da
geleceğe bırakmadan şimdide yaşayan bir yapıdır. Hatta psikotik bir yapı için
bir “gelecek tasarımı”ndan bahsetmek dahi zordur; çünkü “zaman algısı bozulmaya
uğramıştır”. 2

Ütopya, sağlıklı insan için her zaman ütopya olarak
kalacaktır; çünkü gelecek tasarımı her zaman geleceğe ait olacaktır. Ama
ütopya, aynı zamanda, gerçekliğin ıstırabını yaşayan insan için gerçekliğin
çamurunda açan bir lotustur.


Dipnotlar:

1 Freud, Sigmund. Nevroz ve Psikozda Gerçekliğin Yitimi. (çev. Fiona Faracı) Psikanaliz Yazıları 9, Nevrozlar.
Mart 2016. Bağlam Yayınları.

2 Beşikçi,
H. Ruhsal Zamansallık Nedir? Travmada Zamansallığın Kliniği.
Sözel Sunum. IV.
Ulusal Rorschach ve Projektif Testler Kongresi, Eylül 2018.