Hıristiyan Tasavvufu

Saint Aurelius Augustinus (Ogüstinus 354–430): “Duyuncun pekinliği” eş deyişle insanın bilincini oluşturan iç deneyimlerinde (bellek, anlık, istenç) edimsel olarak pekin bilgi, us ya da ruha (ki bunlar özdeştirler) dolaysız pekinliği sunmaktadır. Ruh dirimli bireyin bütün kişiliğini kapsamaktadır. Birey, “öz–bilinç” yoluyla yalnızca olgusal ve bütünsel olarak var olan bir kişi olduğunu [...]

Yazar: Metin Bobaroğlu|2024-07-15T18:39:48+03:00Kasım, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 67 | Nisan 2016, Tanrıbilim|

Tanrı’nın Bağışlaması Üzerine

Levinas’tan gelen bir mektup, bir inceleme yazısı. Daha önceden dikkatimi çekmeyen bir konuda düşünmeme neden oldu. ... İnsanın Tanrı’ya karşı olan kabahatleri Kefaret Günüyle bağışlanır; insanın başkasına karşı kabahatleri Kefaret Günüyle bağışlanmaz, meğerki öncelikle o kişinin gönlünü almamış olsun. [1] Kutsal metin anlatımlarında tartışılmaz en yalın olarak bilinen ama anlamı [...]

Yazar: İzzet Erş|2024-07-15T14:31:44+03:00Kasım, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 69 | Temmuz – Ağustos 2016, Tanrıbilim, Yorumbilim|

Yabancılaşma ve Dostluk

Denilir ki; bu dünya yaşantısı bir hac yolculuğudur. Yolculuğun gayesi bir dostluk aracılığıyla Allah’a kavuşmaktır (vuslat). Kâbesi de dostun gönlüdür. Bahsedilen dost, Allah dostudur.  Allah, Kur’an’da Hz. İbrahim için halil (dost) kelimesini kullanır1. “Dostluk” (hillet) ve “dost” (hal-il) kelimeleri “bir kimsenin bir diğerinin bütün özelliklerini, başka bir deyimle; hâl-ini, hal [...]

Yazar: Celal Eldeniz|2024-05-01T15:10:08+03:00Kasım, 2016|Kategoriler: Denemeler, Hikmet ve Tasavvuf, Yabancılaşma (Sayı: 63)|

Ȃşık Kemter Yusuf’un Hayatından Kalemime Düşenler

XX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren muhtelif etkenler vesilesiyle devlet ve toplum nezdinde başlayan değişim ve dönüşüm, haliyle âşıklık geleneğinin ve âşıkların da değişip dönüşmesini kaçınılmaz kılmıştır. Dolayısıyla pek çok unsurun terk edildiğini fakat birçok yeniliğin de geleneğe eklendiğini söylemek mümkündür. Sözgelimi bağlamanın elektro bağlamaya yaklaştığını, usta çırak ilişkisinin doğal ortamından [...]

Yazar: Mahir Cankaya|2024-07-17T17:08:55+03:00Kasım, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Kültür ve Toplumbilim, Sayı 64 | Ocak 2016|

Alevîlikte Bedenin Sırlanması

“Bismi Şah Allah Allah! Ber cemal-i Muhammed, kemal-i İmam Hasan, Şah Hüseyin, Ali’yi pir bilene verelim candan salavat... Dünya geçicidir, ahiret yurdu kalıcı. Tanrı'nın hükmü yürüdü. Ulu Tanrı seni kutlu bir menzile yetirsin. Kabrin ışıklı, mekânın cennet olsun. Şah-ı Merdan seni sancağı altında saklasın, beklesin. Gerçeğe Hü!...”   Muhabbettir mürşitlerin [...]

Yazar: Ayşe Acar|2024-07-17T17:05:45+03:00Kasım, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 64 | Ocak 2016|

Âdem

Âdem’e ait uluhiyet mertebesine Hazret tahsis edilmesinin sebebi: Var olanları varlıkta bütünlükte [cem] toplayarak, varlığın hakiki (vech) yüzleri ile onları kendi mertebelerinde koruyarak ve bütün (şe’n) oluşların nedenselliğini, sebeplerini ve ne için (imkân) mümkün olduklarını ve (maksadını) gayelerini anlayarak, ve bunun da bilincine erdikten sonra (Âdem) kendi varlığının şuurunu tamamlayıp [...]

Yazar: Mansur Yalçın|2024-07-18T16:45:06+03:00Kasım, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 61 | Ağustos 2015, Yorumbilim|

Terimsiz ve Yöndemsiz Düşünme

PLATON, Phaidros diyaloğunda, yazının Mısır tanrısı Thoth tarafından icat edilip Firavun’a sunulduğunda, Firavun’un pek çok açıdan bu yeni keşfe şiddetle itiraz ettiğini, en önemlisi de bilginin ehil olmayan kişilerin eline düşeceğinden korktuğunu dramatik bir biçimde anlatır ve ekler: Düşünce bir defa yazıldı mı, artık sağda solda dolaşır; anlayanın anlamayanın eline [...]

Yazar: İhsan Fazlıoğlu|2024-07-18T16:44:24+03:00Kasım, 2016|Kategoriler: Felsefe, Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 61 | Ağustos 2015|

4 Temel İlâhi İsim

Fütühât-ı Mekkiye’de yaratma edimi anlatılırken; dört temel ilâhi isim üzerinde durulur: EL ALÎM: Her şeyi hakkıyla bilen. “Bir şeyin mahiyetini anlamak, yakinen bilmek” manalarına gelen ilm kökünden sıfat olup “hakkıyla bilen” demektir. Allah’a nispet edildiğinde “küçük, büyük, gizli, aşikâr, uzak, yakın her şeyi öz yapısı ve mahiyetiyle bilen” anlamına gelir. [...]

Yazar: Ayla Pakkan|2024-07-18T16:40:27+03:00Kasım, 2016|Kategoriler: Alıntı ve Derlemeler, Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 61 | Ağustos 2015|

Hakikati Kavrayış – Aydınlanma

Gotama, sonradan Bodhgaya denilen Uruvela’da dinsel açıdan yetişirken, bir assatha ya da incir ağacının (Skr: aşvattha; ficus religiosa)* altında Budha olarak aydınlanmaya ulaşmıştır. Onunkine tam ve aşılmaz aydınlanma (abhisambothi)* denir. Felsefi açıdan bu, onun hayatının en önemli olayıydı. Gotama, bothi (bodhivrkşa, bodhidruma) ağacının altında aydınlandıktan sonra, Varanasi (Benares) yakınlarında, İsipatana’daki Geyik Parkı’nda ilk vaazını verdi. İlköğretim faaliyetleri Racagaha’da odaklanmıştı. Çeşitli Vinaya metinleri [...]

Yazar: Hulusi Akkanat|2024-07-18T16:38:30+03:00Kasım, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Kültür ve Toplumbilim, Sayı 61 | Ağustos 2015, Tanrıbilim|
Go to Top