Gotama, sonradan Bodhgaya denilen Uruvela’da dinsel açıdan yetişirken, bir assatha ya da incir ağacının (Skr: aşvattha; ficus religiosa)* altında Budha olarak aydınlanmaya ulaşmıştır. Onunkine tam ve aşılmaz aydınlanma (abhisambothi)* denir. Felsefi açıdan bu, onun hayatının en önemli olayıydı. Gotama, bothi (bodhivrkşa, bodhidruma) ağacının altında aydınlandıktan sonra, Varanasi (Benares) yakınlarında, İsipatana’daki Geyik Parkı’nda ilk vaazını verdi. İlköğretim faaliyetleri Racagaha’da odaklanmıştı. Çeşitli Vinaya metinleri Budha’nın hayatındaki bu dönemi anlatır. Başlıcaları şunlardır:
1. Pali dilindeki Vinaya (Vinaya-Pitaka), Mahagava,
2. Ssu-fen-lü 31-33 fasikül, Budha’nın Şakya kabilesinin atalarına kadar giden hayatı,
3. Wu-fen-lü, 15-16 fasikül, kabilenin tarihini kapsayan bir Budha hayatı,
4. Ssu-chung-ching (Çatuşparişatsutra),Vinaya’ya dâhil edilmemiştir.
Bu eserler, büyük olasılıkla, Budha biyografileri olarak değil de, manastır ilke ve kurallarının (upasampada) nasıl ortaya çıktığının açıklamaları olarak yazılmıştı. Ssu-fen-lü, Wu-fen-lü ve P’i-nai-yeh p’o-seng-shih ile Tibetçe karşılığı, Budist öncesi dönemleri de ele alır. Çok daha geç döneme ait olan Nidanakatha, Gotama’nın hayatının aydınlandıktan sonraki erken dönemini ele alır.
İlk Budist Sutraları’nda (kutsal metinler) dile getirildiği gibi, Hindistan’daki din adamları uzun zamanlardan beri ağaç altında meditasyon yapmışlardır. Bir assatha (kutsal incir ağacı) altında meditasyon yapmak özellikle önemli sayılırdı. Hintçede aşvattha denen ve herkesçe vat olarak bilinen assatha, esas olarak Sanskrit’te pippala ve Hindî’de pipal olarak bilinen ağaçla aynıdır. Aslında Hintliler pippala, nyagrodhave vat’ ın uzun zamanlardan beri Hindistan’da kutsal sayılan Banyan (Hintinciri) türleri olduğunu söyler.
Atharva Veda’daki eski dizeler, bundan deva’ların (devasadana) yeri ve ölümsüzlüğün ilâhi nektarı amrita’yı ve en üstün ruhsal durumu gözlemleme yeri olarak söz ederler. Upanişadlar, Bhagavad Gita ve diğer Hint edebi eserlerinde bu ağaç, her tarafa yayılan yaprakları ve kökleri* yüzünden kutsal ve gizemli sayılırdı.
Gotama’nın bu ağacı seçişi, Budizm öncesi bu gelenekle ilişkilidir.
Aydınlanmadan sonra bu ağaç bodhi ya da Bo ağacı* olarak herkesçe tanınmaya başladı.
Bodhi ağacı botanik olarak şöyle tanımlanır:
“Budist sutralarda bahsedilen Bodhi ağacı ficus religiosa’dır (Dut Ağacı). Bu isimle anılan birkaç ağaç vardır. Japon tapınaklarının bahçelerine Bodhi ağacı (bodaiju) olarak dikilen ağaçlar, Şakyamuni’nin altında aydınlanmaya ulaştığı ağaçtan epeyce farklı olan Çin ıhlamurlarıdır. Hint bodhi ağacı ılıman kuşakta büyümediğinden ya da sadece kimliğini saptamada bir hata olduğundan, Çin tapınaklarının bahçelerinde bodhi ağacı olarak ekilen ve tohumdan ilk kez 1168’de Japon Zen Keşişi Kennin-Ji’li Eisai tarafından Çin’den Japonya’ya getirilip Japonya’daki tapınak bahçelerine ekilen ağaç olabilirdi bu. Avrupa ıhlamuru, Çin ıhlamuruna çok benzer.
Hint Bodhi (Kutsal İncir) ağacı, Ficus (incir) familyasından, kısmen yaprak döken yüksek bir ağaçtır. Yaprakları, uzun kıvrık uçları olan kalp şeklindedir ve gençken parlak olur. Kuşlar bu ağacın incire benzeyen küçük meyvelerini severler. Kuş pislikleriyle etrafa yayılan minik tohumlarının genellikle başka ağaçlarda ya da damlarda filizlendiği görülür. Küçük ağaç büyürken dışarıya köklerini uzatır ve yakınındaki bir binaya ya da ağaca köklerini dolayıp sonunda binanın yıkılmasına veya ağacın kurumasına neden olabilir. Budizm de Hinduizm de ağacı kutsal sayar ve kimse ona zarar vermez ya da kökünden sökmez.”
Çinli Keşişlerin Seyahat Kayıtlarında Bodhgaya:
Bodhgaya’nın tarihi için elimizdeki en iyi kaynaklar Çinli keşişlerin seyahat kayıtlarıdır. Fa-hsien (340-420?) şöyle anlatır:
“……… o an yer ve gök adamakıllı sarsıldı, tanrısal varlıklar şöyle dediler: “Burası, geçmişin ve geleceğin budhalarının aydınlanma yeri değil. Buranın yarım yocana kadar güneybatısında aşvattha ağacının altı, geçmişin ve geleceğin budhalarının aydınlanma yeridir. ……… Budha’nın, aydınlanmaya ulaştıktan sonra yedi gün ağaca bakarak oturduğu ve kurtuluşun mutluluğunu yaşadığı yere de stupa yapılmıştır. Budha’nın yedi gün aşvattha ağacının doğusuna ve batısına yürüdüğü yere; tanrısal varlıkların yedi hazine için yaptıkları ve yedi gün Budha’ya tapındıkları yere; kör Ejderha Muçilinde’nin yedi gün Budha’nın etrafını sardığı yere; Budha’nın bir nyagrodha ağacının altında, yüzü doğuya dönük olarak, kare şeklindeki bir taşa oturduğu ve Brahma’nın gelip ondan dilekte bulunduğu yere; dört tanrısal kralın kâselerini ona sundukları yere; beş yüz tüccarın ona bal ve un bağışladıkları yere; Budha’nın, Kaşyapa kardeşlerin ve onların bin müridinin dinlerini değiştirdiği yere de stupalar yapılmıştır.
Budha’nın aydınlanmaya ulaştığı yerde üç tane samgharama* (vihara: Budist manastırı) vardır, hepsinde keşişler yaşar. Keşişlerin de ruhban sınıfından olmayanların da bol bol erzakı vardır, hiçbir eksik yoktur. İlkelere ve kurallara sıkı sıkıya uyulur. Davranışlarını, terfilerini ve samgharama’ya girişlerini yöneten kanunlar, Budha zamanın kutsal keşişlerinden günümüze kadar gelen kanunlarla aynıdır. Dört stupanın yeri Budha’nın nirvanasından miras kalmış ve hiç değişmemiştir. Dört stupa, Budha’nın doğduğu yerde, aydınlanmaya ulaştığı yerde, ilk vaazını verdiği yerde ve son nirvanaya girdiği yerdedir.”
Fa-hsien’in kaydına göre, Bodhisattva aşvattha ağacına yaklaştığında ve kuşa otunu sererek yüzü doğuya dönük oturduğunda, Mara onu ayartmak için üç güzel kadın göndermiş, ama Bodhisattva onları bozguna uğratmıştır. Elmas Koltuk’tan (vacrasana) bahsetmediği halde, Budha’nın aydınlanmaya ulaştığı yeri belirten bir şey olabilirdi.
Ta-T’ang hsi-yü-chi’nin sekizinci fasikülünde Hsüan-tsang şöyle yazar:
“Pragbodhi Dağı’nın on dört ya da on beş li güneybatısındaki bodhi ağacına vardık. Etrafını saran duvar tuğladan yapılmış, heybetli, yüksek ve sağlamdı…………….”
Hsüan-tsang’ın anlattıkları bugün bile görülebilir. Aynı bölümde, Hsüan-tsang, onarılmış olsa da, günümüze kadar gelmiş olan elmas koltuktan bahseder:
“(Etrafını çeviren) çitin ortasındaki Bodhi ağacı Elmas Koltuk’tur. Çok uzun zaman önce, Kutlu Zaman’ın başında yapılmış ve yeryüzüyle ortaya çıkmıştır. Üç bin kere üç bin katlı dünyadadır; yeryüzünün altın tabakasına (skr:çkancana-mandala) kadar iner, yukarı doğru da toprağın yüzeyinde görünür. Elmastan yapılmıştır ve çevresi yüz adımdan fazladır. Elmas koltuk denir ona, çünkü Kutlu Zaman’ın bin Budha’sının hepsi de orada oturmuş ve Elmas samadhi’ye girmişti* ( Zihinsel konsantrasyon). Ayrıca Bodhimanda (aydınlanma yeri) deniyordu, zira aydınlanmaya burada ulaşılıyordu.
Yer yerinden oynasa da bir tek bu mekân kımıldamaz, sallanmaz. Tathagata aydınlanmaya ulaşmak üzereyken sırayla dört yöne gitti, toprak oynadı ve sarsıldı, fakat bu noktaya döndüğünde her şey sakin ve hareketsizdi………..”
Kaynakça:
Hajime Nakamura, Gotama Budha “En Güvenilir Metinler Üzerinden Yazılmış Bir Biyografi”, Çev. Zeynep Seyhan, Türkiye İş Bankası Yayınları, 1.Basım, 2012. Sayfa: 165-177
Dipnotlar:
* Sanatsal temsilleri şunlardır: “Bodhi ağacına gidiş”,” Bodhi ağacının altında aydınlanmaya ulaşma”
* İncir ağacı: M.B. Emeneau, “Sanskrit literatürde boğan incirler” (Sanskrit-Japonca sözlük; Tokyo: Kodansa,1986) göre, aşvattha, bilimsel adı ficus religiosa olan Bodhi ağacıdır.
Çince çeviride buddhaçarita, chi-hsiang-shu ve chi-an (lin) olarak,
Lalitavistara’da ise a-shuo-t’a olarak geçer.
A Sanskrit_English Dictionary’de (Delhi: Motilal Banarsidass,1968):
1- Kutsal İncir ağacı (marathi, pimpal)
2- Bir aşvatta ağacı türü (nandivrkşa; marathi, namdurakhi) ve
3- Garddabhanda (marathi, lakhi pimpari) diye başka bir ağacın ismi olarak tanımlar.
PW, oldukça uzun bir açıklama verir:
Kutsal sayılan bir ağacın adı; ficus religiosa ve Şakyamuni böyle bir ağacın altında oturduğu ve orada bütün dünyevi kaygılardan kurtulduğu için özellikle Budistler tarafından hürmet edilen nesne. Köklerini başka ağaçlara uzatıp saçaklandırır, duvarları deler, evleri yarar ve yıkılmalarına neden olur. Böthlingk tarafından alıntılan bir kaynak da Rig Veda, Pali Metin Derneği Sözlüğü assatha’yı “Kutsal İncir ağacı, Ficus religiosa; Budha’nın altında aydınlanmaya ulaştığı ağaç, yani Bo ağacı” olarak tanımlar.
* Modern Hintlilerin çoğu bodhi ağacının pippala olduğunu söyler, bilim insanlarının çoğu da ikisinin aynı olduğunda hemfikirdir. Bu, önceden Marathi dilinden alınmış olan örneklerle doğrulanabilir (Bkz. Kogetsu Zenshu [Kaiyoku Watanabe’nin eserlerinin tam koleksiyonu; Tokyo: Daito Shuppansha,1933] s.10 vd.)