Kâmile Bayramı Sorduk…

Bayram, “özel olarak kutlanan gün” olarak tanımlanır. Peki ya kadim bilgelikte, âşıklık geleneğinde ne denir bayram için? Ne zaman bayram olur? Hangi gün bayramdır? Âşıklık geleneğinin günümüzdeki temsilcilerinden Erzincanlı Âşık Yusuf Kemter Dede’ye orucu, arifeyi, bayramı sorduk… İnsan ebedi oruç olmalı. Eline oruç olmalı, diline oruç olmalı, gözüne oruç olmalı, [...]

Yazar: Elif Ersoy|2024-08-03T20:59:35+03:00Ekim, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 16 | Eylül 2011|

Amel-i İnsânî

Ey kâfirler, nefsine uyanlar, müşrikler, müminler, putperestler, ateşe tapanlar, Nasrâniler, Yahûdiler, Hidâyet ehilleri, Müslümanlar, İsrâiloğulları, Âdemoğulları, Allah’ın sevdikleri, ilhâm verdikleri, razı oldukları, kendinden razı olanlar, emin olanlar, tatmin olanlar ve ey nefslerini kendilerine ilâh edinenler... Hitap - muhatap ilişkisinde okunur her kitap. Okunan, bu irtibat ile okunduğunda anlamlıdır, ancak o [...]

Yazar: İzzet Erş|2024-08-03T22:28:05+03:00Ekim, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 15 | Ağustos 2011|

İnisiyasyona Girmek…

İnnel insâne le fî husrin. [1] Ne ararsa arasın veya neyi aradığını söylerse söylesin, aslında tüm ibadetler, peşinden koşulan tüm Tanrılar her zaman insanın kendini arayışıdır. Ritüeller, yeminler, elde mum ile mânâ arayışları insanın kendisine dair bir ipucu dilemesidir. Bu ipuçlarından kendini bulma emelidir inisiyasyon. Özünde inisiyasyon mürşide dâhil olmaktır, [...]

Yazar: İzzet Erş|2024-08-05T18:19:22+03:00Ekim, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 13 | Haziran 2011|

Tasavvuf Edebiyatında Ceviz Simgesi

Bilindiği gibi dünya edebiyatında simgesel anlatım çok yaygındır. Bu, edebiyatın bir betimleme sanatı olmasıyla yakından ilgilidir. Felsefi kavramların açık seçik olmasına ve yalnızca insan usuna yönelik oluşturulmasına karşın, edebi metinler akıl ve duyguya aynı anda seslenebilmek için simgesel betimlemelere ağırlık vermiştir. Tasavvuf edebiyatının edebiyat yazımı içinde özgün bir yeri vardır; [...]

Yazar: Metin Bobaroğlu|2024-08-08T15:23:59+03:00Ekim, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 03 | Ağustos 2010|

İçsel Aydınlanma ve Bilgelik

‘İçsel-aydınlanma’, tarihsel süreçte açığa çıkan aydınlanma devinimlerinin kişinin içsel dünyasında bulduğu yansıma olarak ortaya çıktığı gibi, tamamen ayrı yolda, ‘içrek-deneyim’ yöntemleriyle ezoterik ortamlarda, gözlerden gizlenmiş olarak, geleneksel bir tutumla uygulanagelmiştir. İçsel aydınlanmanın tarihsel kökenleri, doğu dünyası için ‘Sanskrit’, batı dünyası içinse ‘Hermetik’tir. Hikmete dayalı bu deneyimsel öğretilerin hedefi ‘bilgelik’tir. Bilgeliğin [...]

Yazar: Metin Bobaroğlu|2024-08-06T15:56:17+03:00Ekim, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 11 | Nisan 2011|

‘Sevdiğim…’ Âşık Yusuf Kemter Dede…

İnsan var olduğu o günden bu yana kendini anlamak, anlamlı kılmak için kim bilir ne çok serüven yaşadı… Her bir bireyde yeniden yazılan ve bir diğerine benzemeyen serüven... serüvenler… Belki savaşlar çıkardı kendini anlamak için, yasalar yazdı, sayısız oyunlar keşfetti… Belki sorular sordu… Bazen vazgeçti sormaktan… Belki sustu… Susarak konuşmayı [...]

Yazar: Ayşe Acar|2024-08-06T21:09:45+03:00Ekim, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 07 | Aralık 2010|

Ferhâd ile Şirin

Soru: Ferhâd sevgilisi Şirin için dağları delmiş. Dağı varlık olarak görürsek, bu dağı nasıl delmiştir? Buradan insanlığa nasıl bir mesaj veriliyor? Metin Bobaroğlu: Ferhâd ile Şirin öyküsü mitsel bir öyküdür; yâni arketipal, simgesel ve alegorik bir anlatım içerir. Tıpkı ‘Âdem ile Havva’, ‘Yusuf ile Züleyha’, ‘Kerem ile Aslı’, ‘Arzu ile [...]

Yazar: Metin Bobaroğlu|2024-08-07T19:53:15+03:00Ekim, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Mitoloji, Sayı 04 | Eylül 2010, Söyleşiler|

Felsefe

Platon’dan günümüze insanı felsefe yapmaya yönelten şey, onun kendisini bir aradurum içerisinde görmüş olmasıdır. İnsan kendisini çevreleyen doğa ile kendisini aşan sonsuzluk (Tanrı) arasında kalmıştır. İnsanın bu arada kalmışlığı, Platon ve Aristoteles’ten beri hep bir şaşkınlık ve merak konusu olmuştur. Bu merak, nesne, olgu, olay ve evren bilmecesi karşısında olduğu [...]

Yazar: Metin Bobaroğlu|2024-07-19T21:16:04+03:00Eylül, 2016|Kategoriler: Felsefe, Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 55 | Aralık 2014|

Rab Korkusu, Rab Sevgisi ve Tanrının Vaadi Üzerine

Soru: İslâm’daki Esma kavramı Batı’da Jung’un arketipleri ve Grek’deki Tanrı ve Tanrıçalar gibi görülüyor. Hıristiyanlıktaki tecelliler de çok etkin. Metin Bobaroğlu: burada tecelli yönünden bakıyoruz yani Tanrı’nın tecelli etmesi epifani, hiyerofani, teofani dedikleri. Bir zuhur var, bir tecelli var biliyorsunuz. Doğa zuhur kaydındadır, bir nev’i ontoloji ama epistemoloji tecelli kaydıdır. Tecellide [...]

Go to Top