Hakîm

Hilmi Ziya Ülken / Felsefeye Giriş adlı kitabından derleyen: Sadık Acar Hakîmler, peygamberler ve velilerin yeryüzü tarihinde birbirine az çok yakın zamanlarda, belirli bir çağ içinde meydana çıktığını görüyoruz. Sosyo-antropolojik verilere göre ilkel dinlerde, ilkel cemiyetlerde, klanlarda bu örnek insanlara rastlamıyoruz. Bu cemiyetlerin yalnız büyücüleri, Mobung’ları, kabile resileri vardır. Daha [...]

Yazar: Sadık Acar|2024-07-19T21:19:42+03:00Kasım, 2016|Kategoriler: Alıntı ve Derlemeler, Sayı 55 | Aralık 2014|

Soyut Akıl Buddhi

Hint felsefesinde Atman’ın (bireysel öz) var oluşundaki ilk seviye Buddhi yani soyut akıldır. Kelime olarak “Aydınlanmış kişi” anlamına gelen budh kökünden gelir. Hindu mitolojisinde Buddhi, aynı zamanda tanrı Ganeşa’nın eşlerinden biridir. Doğanın tüm varoluşlarının da ilkidir. Mantık seviyesine ait olduğu için gözle görülemez, ama varlığı bilinir. Buddhi, yoga’nın en önemli [...]

Yazar: Nilgün Çevik Gürel|2024-07-19T21:19:09+03:00Kasım, 2016|Kategoriler: Mitoloji, Psikoloji, Sayı 55 | Aralık 2014|

Melankoli ve Müzik İlişkisi

Melankoli ile müzik arasındaki etkileşim konusunda Antikçağ sonrası düşünce ve sanat dünyasını belirleyen temel kaynak Tevrat’ın Samuel bölümünde, Saul ile David arasındaki ilişkiler oluşturmuştur. Burada melankolik bir insanla bir müzisyen arasındaki ilişkiler din kitabı kapsamı içinde anlatılmıştır: “Rabbin ruhu Saul’den ayrıldı ve Rab tarafından kötü bir ruh onu izliyordu. Saul’ün [...]

Yazar: Turgut Özgüney|2024-07-19T21:18:36+03:00Kasım, 2016|Kategoriler: Sanat, Sayı 55 | Aralık 2014|

Başlangıçta

“Bereshit Bara Elohim Et HaShamaim ve Et HaEretz” [1] Tora’nın ilk cümlesi Tanrı’nın başlangıçta Gökleri ve Yeri yarattığı bilgisi ile başlar. Düz anlamı bakımından bu bir durum bildirmesidir. Bu bildirime göre Tanrı (Elohim) dolaysızca vardır ve yaratışın ilk eylemi olarak Gökleri ve Yeri var eder. Bir görüşe göre bu edim [...]

Yazar: İzzet Erş|2024-07-19T21:18:01+03:00Kasım, 2016|Kategoriler: Sayı 55 | Aralık 2014, Sembolizm, Tanrıbilim, Yorumbilim|

Şüphe Etmek

Arapçası şubha olan bu kavram, Türkçede kuşku ve işkil olarak karşılanır. Şubha, şibh: “benzerlik, gibi olma” kökünden türer ve etimolojik olarak taşbih (teşbih): “benzetme” kelimesi ile ilişkilendirilir.[1] Dilimizde kuşku: “bir olguyla ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirememekten doğan kararsızlık, kuruntu, işkil, şüphe, acaba, şek”[2] demektir. Bu tanımda referans verilen işkil Arapça [...]

Yazar: Gülgün Türkoğlu Pagy|2024-07-19T21:17:24+03:00Kasım, 2016|Kategoriler: Felsefe, Kavramsal, Sayı 55 | Aralık 2014|

Güzel Kardeşim

Yeryüzü insanı gergin, yeryüzü insanı savaşı çağırıyor kardeşim, Daha çok çiçek ekmeliyiz, daha çok müzik yapmalıyız, Tiyatro binaları, müzeler, sergi salonları kurmalıyız, Ekmeğimizden, aşımızdan arttırıp şehrin göbeğine ‘İnsan arıyorum’ diye haykıran, kocaman bir Diyojen heykeli dikmeliyiz. Domatesin kokusunu, horozun sokak aralarında ötüşünü unutmamalıyız kardeşim, Dede Efendi’den, Veysel’den, Yunus’tan rol çalmalıyız. [...]

Yazar: Sadık Acar|2024-07-19T21:16:39+03:00Kasım, 2016|Kategoriler: Edebiyat, Kültür ve Toplumbilim, Sanat, Sayı 55 | Aralık 2014|

Felsefe

Platon’dan günümüze insanı felsefe yapmaya yönelten şey, onun kendisini bir aradurum içerisinde görmüş olmasıdır. İnsan kendisini çevreleyen doğa ile kendisini aşan sonsuzluk (Tanrı) arasında kalmıştır. İnsanın bu arada kalmışlığı, Platon ve Aristoteles’ten beri hep bir şaşkınlık ve merak konusu olmuştur. Bu merak, nesne, olgu, olay ve evren bilmecesi karşısında olduğu [...]

Yazar: Metin Bobaroğlu|2024-07-19T21:16:04+03:00Eylül, 2016|Kategoriler: Felsefe, Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 55 | Aralık 2014|
Go to Top