İdeoloji

Modern dünyada sosyal bilimcilerin en çok üzerinde durduğu ve tartıştıkları kavramlardan birisi de ideolojidir. İdeolojiler, post-modern söylemle birlikte, küreselleşmenin varlığını yaşamın her alanında hissettirmesine rağmen, hem siyaseti hem de bu işin teorisiyle uğraşan teorisyenleri, dün olduğu gibi bugün de meşgul etmektedir. Sözlük anlamıyla ideoloji kavramı, “Şu ya da bu ölçüde [...]

Yazar: Sadık Acar|2024-07-21T18:55:11+03:00Kasım, 2016|Kategoriler: Ekonomi-Politik, Kültür ve Toplumbilim, Sayı 49 | Haziran 2014|

Türkçe Felsefe ve Kaynakları

“310. Bilgi, kimya gibi, her şeyi toplar, Akıl konağıdır, her şeyi saklar.” “288. Akıl bir meş’ale, kara gecede, Aydınlatır seni, ışık bilgide.” “265. Dünyada iki tip, saygın insan var, Bir bilge, bir de Bey, sayar insanlar.” “203. Bilgisiz benim, yok hiçbir sözüm, Ey bilge, kölenim, senindir özüm.”  Kutadgu Bilig1   [...]

Güneş – Dil Teorisi

Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamının son yıllarında çalışma ve araştırmalarının merkezinde olan “Güneş-Dil Teorisi” geniş kitlelere ilk kez şu metinle duyurulmuştur: 1. “Etimoloji, morfoloji ve fonetik bakımından Türk Dili” hakkındaki şu notların ifade ettiği fikirler, 26 Eylül 1932 tarihinde toplanmış olan Birinci Dil Kurultayı’ndan beri geçen üç sene içinde, Türk Dili [...]

Atatürk ve Türkçe*

Birinci Dünya Savaşında, buyruğu altında bulunduğum bir sırada, Atatürk’e dille ilgili bir kitap göstermiş olduğumu hatırlıyorum. Bu, genç Macar Türkologlarından Gy. Németh’in 1916’da Almanca olarak yayımladığı Türkçe dil kitapları serisinden Türkische Grammatik (Türkçe Gramer) idi. Ordumuzda bulunan Almanlar bunu kullanıyordu, bende de bir nüsha vardı. Kitap, Arap yazısı kullanmakla birlikte [...]

Anlamdaş Olmak Millet Olmanın Temelidir*

İnsan, beşer olarak varlık denizine bırakılmış, fırlatılıp atılmış ya da gönderilmiş herhangi bir şeydir, herhangi bir canlıdır. Bu denizde batmamak, kaybolmamak, yok olmamak için insanın bir ‘binek’e ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç, içinde bulunulan devasa sudan hareketle karşılanacak bir özellik göstermez; tersine bizâtihi insanın nutkiyetinden [akıl ve dil sahibi olmasından] kaynaklanan [...]

Türkçe ile Felsefe

Düşünmek; kişinin kendi kendisiyle konuşmasıdır. Düşmek... İstençsiz bir eylemdir. Aristo “Doğa Üzerine Düşünmeler” (Metafizik) isimli eserine; “İnsan doğal olarak bilmek ister,” diye başlamaktadır. Ve “bilmek” ereğe konuşlandırılırken diğer yandan bu erek insanın “doğal” yani zorunlu “özyapısı” olarak, “olmazsa olmaz” koşulu olarak koyulmaktadır. İnsan için; “Homosapiens” derken de (homo: aynı, sapere: [...]

Yazar: Kutay Akın|2024-05-02T15:02:39+03:00Kasım, 2016|Kategoriler: Felsefe, Kültür ve Toplumbilim, Türkiye’de ve Türkçede Felsefe (Sayı: 57)|

Eril Dil, Türkçe ve Felsefe

Dil bir iletişim aracı olması bakımından, öncelikle insanın kendisi ile kurduğu ilişkinin bir göstergesidir. Bu ilişki bir dışlaşma ilişkisidir. Gizillikten edimselliğe geçen sonsuz Tin dışlaşmasını sonlu özne aracılığı ile gerçekleştirir: Bu dışlaşma öznenin yaşamıdır, tinsel varsıllıktır, özgürlüktür. Kendisini eylemleri aracılığı ile bir anlam varlığı olarak yapılandıran insan tinsel, ussal, ilkesel [...]

Dil ve Felsefe [1]

Schelling’e göre, “karışık yapılı, kendi içinden gelişmemiş bir dil düşünmeyi engeller, tutsak eder. Dil tutsaklığı, özgür düşünmeyi, dolayısıyla felsefeyi engeller. Özgürlüğün olmadığı yerde felsefe yapılamaz, insanın özü özgürlüktür.” Bedia Akarsu’ya göre “Dünyayla bağlantıyı kuran dilinin içten gelişmesi engellenmiş bir ulusun, düşünmeye dayanan felsefe alanında başarı sağlayamayacağı açıktır.”[2] Antik Yunan düşüncesinde [...]

Uygarlıklar Arasında Toplum

Bilgi-Varlık ikilemi, üzerinde durulması gereken bir konudur. Bu ikilemin önemi şu sorudan dolayıdır: “Önce bilgi mi gelir? Varlık mı?” Maddeci bakış önce varlığın, yani çevrenin, doğanın ve tüm varlık alanının geldiğini iddia eder. İdealistler ise düşüncenin ve onun ürünü olan bilginin önce geldiğini iddia ederler. Benim görüşüm bilgi ile yaşamın [...]

Yazar: Haluk Berkmen|2024-07-29T19:25:15+03:00Ekim, 2016|Kategoriler: Kültür ve Toplumbilim, Sayı 30 | Kasım 2012|
Go to Top