Süleyman’ın Hüküm ve Adâleti

İbnu Amr İbni’l-As anlatıyor: “Resûlullah buyurdular ki: ‘Hz. Süleyman Beyt’ül Makdis’i bina ettiği zaman, Allah’tan kendisine üç imtiyaz vermesini istedi: İlahi hükme müsadif olacak hüküm talep etti; bu kendisine verildi. Kendisinden sonra kimseye verilmeyecek bir saltanat talep etti; bu da kendisine verildi. Son olarak Mescidin inşaatını bitirdikten sonra bu mescide [...]

Yazar: İzzet Erş|2024-07-29T19:19:21+03:00Ekim, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 30 | Kasım 2012|

Uygarlıkta Akıl, Vicdan ve Cesaret

Dünyada ortaya çıkan iki temel dünya görüşü, iki temel dil vardır: biri Sanskrit temelli Doğu uygarlığının, diğeri Antik Mısır temelli Batı uygarlığının dili. Bunların çeşitlenmeleri kendi içindedir. Hint-Avrupa dilleri terimi hem İskender’in seferlerinden, ipek yolundan dolayı iki uygarlık arasındaki ilişkiyi hem de bunların birbirlerinden farklılıklarını gösterir. Mısır’da Hermetik-ezoterik, kapalı, sadece [...]

Yazar: Metin Bobaroğlu|2024-07-29T22:02:11+03:00Ekim, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 29 | Ekim 2012|

Her Şey Tanrı İçin…

Dinsel inançlar temel alındığında, kullar Tanrı’nın sözlerini, arzularını, isteklerini veya emirlerini sorgusuzca kabullenip yerine getirirler. İyi bir kul olmak çoğu zaman uygulamada sorgusuzluğu gerektirmektedir. Kendi adıma bir Hıristiyan keşişini veya bir dervişi anlayışından dolayı eleştirmek yerine, nasıl olur da böyle bir soyutlanabilme kudretini iradesinde toplayıp nefsine hükmedebildiğine şaşırırım. Yahudiler her [...]

Yazar: İzzet Erş|2024-07-30T20:00:04+03:00Ekim, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 28 | Eylül 2012|

Nevruz’da Süt İçme Geleneği

Türk tarihinin bilinen en eski bayramı olan Nevruz, baharın geliş günü ve yılbaşı olarak kutlanmaktadır. Nevruz, baharın ilk günüdür ve ekinoks yani gece ile gündüzün birbirine eşit olduğu gündür. Farsça, nev (yeni) ve ruz (gün) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen “Nevruz” sözcüğü “yeni gün” anlamına gelmektedir. Nevruz “yeni gün”dür; yani eski, [...]

Yazar: Elif Ersoy|2024-07-30T21:40:21+03:00Ekim, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 27 | Ağustos 2012|

Seyr-i Sülûk Üstüne Notlar

“Melekler şöyle demiştir: ‘Her birimizin bilinen bir makamı vardır’ (es–Saffat, 37/164). İnsan ve cinler dışındaki her varlık böyledir. İnsan ve cin ise kendi makamlarında yaratılmış olsa bile, bu iki sınıfın Allah’ın ilminde belirli ve takdir edilmiş, fakat kendilerinden gizlenmiş makamları vardır. İnsan ve cinlerden her birey, nefesi bittiğinde o makama [...]

Yazar: Akın Candan|2024-07-30T22:29:11+03:00Ekim, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 26 | Temmuz 2012|

Musahiplik Cemi

“Kardeşine kızan her adam hükme müstahak olacaktır; ve kardeşine hakaret ederse, icma-i ümmetin hükmüne müstahak olacaktır. Ve kim “ahmak” derse, cehennem ateşine müstahak olacaktır. İmdi, takdimeni Allah’ın huzurunda arz ederken, tam o esnada kardeşinle aranda olan bir husumet hatırına gelirse, takdimeni orada mezbahın önünde bırak ve git önce kardeşin ile [...]

Yazar: İzzet Erş|2024-07-31T19:26:57+03:00Ekim, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 25 | Haziran 2012|

Rab ile Buluşma

Çıktığımız manevi yolculukta hepimizin tüm nefs düzeylerine ihtiyacı vardır, çünkü bizi biz yapan onlardır. İhlasımızı bulmak, biricikliğimize ulaşmak için kullanmamız gereken aletler gibidir bu düzeyler. Kabbala’da beş nefs düzeyi vardır: nefeş, ruah, neşamah, hayah ve yehidah. İhlasımızda olmak biricikliğimizde, yehidah düzeyinde olmak demektir. İhlas, yani samimiyet, Rabbimle bağlantıda olduğum, ancak [...]

Yazar: Meir Elhadad|2024-08-01T17:34:08+03:00Ekim, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 23 | Nisan 2012|

Hz. Rabiatü’l Adeviyye

8. yüzyılda Basra’da büyüyüp Kudüs’te vefat eden Hz. Rabia, sevgiye dayalı tasavvuf düşüncesinin ilk savunucularındandır. Zühd ve Allah korkusundan ibaret olan ilk dönem tasavvufunu, Allah aşkı ve Allah’a kavuşma arzusuyla zenginleştirerek gelişmesine yardımcı olan Hz. Rabia’dır (1). Rabia, Allah sevgisini tasavvufun merkezi haline getirmiştir ve gerek sözlerinde, gerekse şiirlerinde sevgi [...]

Yazar: Elif Ersoy|2024-08-02T14:33:50+03:00Ekim, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 22 | Mart 2012|

Hz. Asiye

“Allah, inananlara da Firavun’un karısını misal gösterdi. O: ‘Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap; beni Firavun’dan ve onun (kötü) işinden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar!’ demişti” (Kuran-ı Kerim; Tahrim 66/11) Asiye, Kuran-ı Kerim’e göre Firavun’un karısı; Tevrat’a göre ise Firavun’un kızıdır (1). Kuran-ı Kerim’de kendisinden iki ayette (Kasas, [...]

Yazar: Elif Ersoy|2024-08-02T14:33:03+03:00Ekim, 2016|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 22 | Mart 2012|
Go to Top