Vakfımız tarafından yürütülen “Uygarlıklar Arasında İnsan” temalı çalışmalarımızda Ocak ayı içerisinde “Antropontoloji / İnsan-Varlık Bilgisi Açısından İnsan Kültür İlişkileri” konu başlığıyla Maltepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Betül Çotuksöken bizlerle birlikte oldu.

Antropontoloji’nin bir disiplin olmakla beraber aynı zamanda bir bakış açısı olduğunu belirten Çotuksöken, kendi çalışmalarında daha çok insan eksenli bir ontoloji ve insan-varlık bilgisi oluşturmaya çalıştığını vurguladı. Bu bakımdan felsefe tarihi okumalarının insan eksenli bir perspektifle yapılmasının doğru olacağını söyleyerek, felsefe tarihinin aynı zamanda antropontolojinin de tarihi sayılabileceğine ve felsefe tarihinin insanla olan ilişkisinin kurulmasının önemli olacağına vurgu yaptı.

Felsefî düşünmenin, “dış dünya–düşünme–dil” ilişkileri ile “insan–dünya–bilgi” ilişkilerine yönelik tabiî bir yönelimi olacağını ifade eden Çotuksöken, insan gerçeğinin ancak bu ilişkiler içerisinde ele alınabileceğini söyledi. Bu ilişkiler içerisinde insanın aslî konumunun da bir “arada olma hali” olduğunu ifade ederek, insanın bu “arada olma” durumunu en iyi ifade edebilecek etkinliğin felsefe olacağını belirtti.

İnsanı dil ve kültür varlığı olarak değerlendiren Çotuksöken, günümüz insanını “ağdaş” nitelemesiyle tanımlayarak, günümüzde insanın kurduğu ilişki ağlarının sonucunda farklı dil ve kültürlerin daha kolay ve daha sık karşılaşabildiğini, bu durumun sonucu olarak kültürler arasında birtakım problemlerin ortaya çıkabildiğini ifade etti. Çotuksöken, kültürel benzerliklerin ön plana çıkartılması ya da kültürel farklılıkların korunması doğrultusunda farklı istemlerin söz konusu olabildiğini, bu alanlarda önemli olanın insan hak ve hürriyetlerinin korunması olduğunu söyledi. Tekil anlamda kültürün ve yerel kültür içeriklerinin baskınlığına rağmen, bu kültür içeriklerinin insan hak ve hürriyetlerini engelleyen durumlara sebebiyet vermesi durumunda, kültür içeriklerinde evrensel olanın ön plana çıkartılmasının doğru olacağını da vurguladı.

Konuşmasının ikinci bölümünde katılımcıların sorularını yanıtlayan Betül Çotuksöken, son dönemde yürütülen muhafazakâr sanat, bilim ve felsefe önerilerini doğru bulmadığını dile getirerek, toplumların dönüşümünde bilimden, felsefeden daha çok etki yaratan sanatla, günümüzde karar vericilerin büyük bir imtihan içinde olduğunu, sanatsal faaliyetin herhangi bir şeyin aracı haline getirilemeyeceğini, keyfiliğin giderilmesi ve totaliter yapıların çözülmesi için karar vericilerin felsefeye riayet etmeleri ve felsefeye yakın durmaları gerektiğini, insan haklarına dayalı bir kamu bilincinin oluşturulmasının önemli olduğunu ifade etti.

Sadık Acar
+ Son Yazılar