Akıl ilimdir, akıl deryadır, akıl arş-ı âlâdır, akıl sidret’ül müntehadır, aklın ne kadar tarifini versek imkânını bulamazdık. Akıldır insanları her türlü varlığa vasıl eden. Aklın karşısında da bir düşman var nefs-i emmare. İşte mürşid-i kâmilden, anadan değil, mürşid-i kâmilin kelâmından doğduğu zaman, işte o evlâ, o aklın aşinası oluyor. Aklın mertebesine eriyor. Çünkü Âdem’in bedeni nun harfi, şu göbek nun harfidir. Buradan aşağı yedi kat yer… Buradan buraya kadar (göbekle boyun arasını göstererek) yedi kat gök, buradan yukarıya (boyundan yukarısını göstererek) arş-ı âlâdır. Cenab-ı Hakk bizzat eliyle yapmıştır. Akıl bir ummandır. Akıl hatsız hudutsuz bir varlıktır. Akıl, mânâya aşina oldun mu, bir noktadır. Çünkü ilimin aslı bir noktadır. Küntü kenzullahın aşinası oldun mu B’nin altındaki noktayla cem olur. Yüz yirmi dört bin ilim onunla kaim olur. İlmin hattı hududu yoktur. İlimler kısım kısımdır. Bugün bir ilim var atomu yapıyor, ama Allah demiyor ki, “Ey kulum aklın, zekân yerinde bunu yapıp da benim yarattıklarımı helâk et. Bundan faydalan, bundan başka türlü faydalan, insanı öldürme, benim varlığımı yok etme,” diyor. Ama insanlar aklı yerinde, fakat nefsin adaletine gidiyor. Nefsi ıslah etmiyor. Zalimliğe gidiyor, zulme gidiyor, bakın, insanlar birbirini helâk ediyor. Mümin müminin kardeşidir, mümin müminin ruhudur. Mümin müminin kıblesidir. Onun için hattı hududu yoktur ki tarifi olsun. Akıl hatsız hudutsuz bir makamdır. Onun için Cenab-ı Resulullah diyor ki: “Ene Medinetü’l- İlmi, Ali’yyun-Bâb’u-ha.” Ey benim ümmetim diyor, bana iman etmeniz için Ali’nin veliliğine ikrar edin ki bana iman edesiniz, Ali ilmin kapısıdır ben ilmin şehriyim. Şimdi bakın aklımız mantığımız yerinde olsa, ilmin şehri olan, ama bu mânâ âleminde, ilmin şehri olan bir varlık Cebrail’e ne ihtiyacı var, Allah gökte midir? Cebrail gitsin gökten vahiy getirsin peygambere. Burada bir rumuz etmiş. Tur-u Sina, Musa kelâmullah bakmış, dağda ışık yanıyor dağa gitmiş, e be birader hangi dağa gitmiş bu, Allah dağda mı duruyor!
“Men aref sırına ereyim dersen ahdine sadık ol divane gönül
Hakikat babına gireyim dersen arama cihanın künhü sendedir.”
Senin bedenin bir kâinattır. Aklın bir ummandır, hatsız ve hudutsuz bir deryadır. Cenab-ı Ali kerem Allahu veçhe hu diyor ki, hakikatte bana bir kelime öğretenin kulu ve kölesiyim. Dünya kadar ilmin olacağına zerre kadar irfanın olsaydı, diyor. İrfansız ilim insanları delalete, zulme götürüyor. Ama mürşitten doğan bir ilim insanları hidayet kapısına götürüyor, doğru yola götürüyor, Allah’tan gelmiş yine Allah’a götürüyor. Noksanî Baba:
Hakkın katında gizli sırıdım
Âdemin beline indirdin beni
Atamın beline madene geldim
Türlü renklere boyadın beni
Anamın karnında ben neler gördüm
Dokuz deryayı geçip ummana daldım
Dokuz aylık yoldan kazadan geldim
Bir kapısız hana indirdin beni
Geldiğim…………[1]* ben de bilirdim
Tuzlanıp çaputlara belendim
Bir zamanda beşiklerde sallandım
Anamın südüne kandırdın beni
Beş yaşımda aklım geldi başıma
On yaşımda gider oldum işime
Varıp girince on beş yaşıma
Bir kuru sevdaya giydirdin beni
On beşinden yirmisine yol oldu
Otuzunda çevre yanım çöl oldu
Kırk yaşımda hayrı şerimi bildim
Hayrı şerimi bildirdin bana
Ellisinde ömrüm yarıyı geçti
Atmışımda yolum yokuşa düştü
Yetmişimde canan tedbirimi saçtı
Basamak basamak indirdin beni
Seksenimde beratlarım yazıldı
Doksanımda kan damarlarım süzüldü
Yüz yaşımda azalarım çözüldü
Bir masum-u paka dönderdin beni
Noksanîyim aşk oduna yandırdın
Ecel şerbetini verip kandırdın
Emreyleyip Azrail’i gönderdin
Gelmemiş gitmemişe dönderdin beni
İşte dava burada aklın mânâsına aşina olmak için nehir olup akıp deryaya kavuşmak, katre olup yine devriyeti kazanıp gelmektir. Çünkü katre ummandan, umman katreden ayrı değildir. Emin olun ki canım kardeşlerim bu yolda hem giden var hem gelen var. Allah’ın işi yok ki her gün otursun ruhu yaratsın. Ruh bakidir. Bu beden emanettir. Bu bir elbisedir. Bu elbiseye hayat veren bu elbisenin içinde can vardır. İşte o canı lekelemezsek, o canı güzel daima öyle temiz tutarsak aklın ne olduğunu o zaman anlarız.
[1] * Kelime kayıtta tam olarak anlaşılamamıştır.