Platon ve Sadr Kavramı

“... rabbişrah lî sadrî”[1] Aristokle[2] veya dâhil olduğu inisiyasyonda kendisine verilen isimle Platon, İslâm dünyasında Eflatun ismiyle bilinir. İslâm dünyasında kendisine neden Eflatun dendiği bir muammadır. Hâkim olan görüşe göre Grekçeden yapılan tercümeler döneminde, Arapçada “p” sessizinin bulunmaması ve yan yana iki sessiz harfin telaffuzundaki güçlük sebebiyle Platon adının İslâmî [...]

Yazar: İzzet Erş|2024-07-13T18:27:03+03:00Ocak, 2017|Kategoriler: Denemeler, Felsefe, Kavramsal, Sayı 72 | Ocak – Şubat 2017, Tanrıbilim|

Sınırsızlık Yolunda Aşk İle

Bana hayatımda hep rehber olmuş Fransız atasözünü zevk ederek başlamak istiyorum satırlarıma. Bilmenin, kişinin kendi eylemleriyle birlikte sınırlarını ve haddini aşmasıyla olan bağlantısının az ve öz harika bir anlatımı. “Bir şey bilmiyorsan öğretmen ol hiç bir şey bilmiyorsan kitap yaz.” Yazdıklarım evrenin ilminin sonsuzluğunda “ Gök kubbe altında söylenmemiş söz [...]

Yazar: Yeşim Kalaycıoğlu|2024-05-01T12:41:46+03:00Ocak, 2017|Kategoriler: Denemeler, Sınır - 2016, Tanrıbilim|

Kutsalın “Sınır”larına Felsefî Bakış

Sınır kavramı, sözlük anlamıyla; bitme, bir şeyin sona erdiği noktadır. Bir diğer anlamı; varlık ya da etki alanının dış çevresi; eyleme olanağının kalmadığı nokta; uzayda iki bölgeyi ayıran nokta, çizgi olarak tanımlanmıştır. Bunun devamında “sınır-kavram” olarak da şu şekilde tanımlanmıştır: Bilinmeyene karşı bilmeyi sınırlayan kavram. Bilgiyi sınırlayan ama aynı zamanda [...]

Yazar: Emre Cömert|2024-05-01T12:33:07+03:00Ocak, 2017|Kategoriler: Sınır - 2016, Tanrıbilim|

Diller Arası Sınırları Atlama Çabası: Şiirde Çeviri

Kitab-ı Mukaddes’in Tekvin 11:1 âyetinde [1]; Tanrı, tek millet, tek dil olan halkın yeryüzüne yayılması için dillerini ayırır, bu kavmin Tanrılara, cennete yakın olmak için inşa ettikleri Babil kulesi ise tamamlanamaz. [2] Bab-ilu Asur-Akad dilinde “Tanrı’nın Kapısı” anlamını taşırken, İbranice balil kelimesinin “karışıklık çıkartmak” anlamından dolayı âyette, Tanrı’nın halkın dil [...]

Yazar: Ela Gülboy|2024-04-30T15:17:06+03:00Ocak, 2017|Kategoriler: Sınır - 2016, Tanrıbilim|

Hz. İbrahim Zalim Olabilir mi?

Böyle bir soru dünyanın önde gelen Müslüman entelektüellerinden biri olan Ziyaüddin Serdar’ın ”Mukaddes Belde Mekke” isimli eserini okuyana kadar ne aklıma gelmişti, ne de okuduğum herhangi bir kitapta tesadüf etmiştim. Soru, Serdar’ın adı geçen kitabında Hz. İbrahim’in öyküsünü anlattığı bölümde şöyle geçiyor: Muhâfazakâr İslâm’ın bu İbrahim (a.s.) öyküsünde bir hususu [...]

Yazar: İsmail Güleç|2024-07-14T19:26:17+03:00Ocak, 2017|Kategoriler: Sayı 70 | Eylül – Ekim 2016, Tanrıbilim, Yorumbilim|

Yunus Peygamber

Meir Elhadad’ın, 28 Şubat 2012 tarihli vakıf toplantısında “Hayal ve Dil üzerine” adlı konuşması ve Kutsal Kitap içinden Yunus bölümünün açıklamaları… “Bugünkü konumuz dil ve aynı zamanda imgelem ve hayal gücü: Asıl ilgilendiğim alan Sufilerin gerçekle bağlantı kurmak adına ‘dil’i nasıl ele aldıkları ve ‘dil’de ne ile ilgilendikleri. Öncelikle felsefede [...]

Yazar: Meir Elhadad|2024-07-20T19:39:40+03:00Ocak, 2017|Kategoriler: Kavramsal, Sayı 53 | Ekim 2014, Söyleşiler, Tanrıbilim|

İmam Cafer Buyruğu

İmam Cafer-i Sadık (699-765), Hz Muhammed’in torunu Hz. Hüseyin’in oğlu olan Hz. Zeynel Abidin’in torunudur. 12 imam sıralamasında kendisinden önceki soy sıralaması şöyledir; İmam Muhammed Bakır (babası), İmam Zeynel Abidin (dedesi), İmam Hü- seyin (büyük dedesi), İmam Hasan (büyük dedesinin abisi), İmam Ali (büyük dedesinin babası). Alevîler arasında genel ifade [...]

David, Goliath ve Caravaggio

"Genç Hasta Baccus", Tuval üzerine yağlıboya, 67 x 53 cm, Galeri Borghese, Roma, 1593 Kitâb-ı Mukaddeste, 1. Samuel bahsi, Efraim dağlığından Elkara isimli bir adam ile başlar. İki karısı vardı; Hanna ve Pennina. Pennina’nın çocukları vardı fakat Hanna’nın olmuyordu. Ve adam orduların Rabb’ine secde kılmak ve kurban kesmek [...]

Yazar: Evren Gül|2024-07-13T19:41:33+03:00Aralık, 2016|Kategoriler: Denemeler, Sanat, Sayı 71 | Kasım – Aralık 2016, Tanrıbilim|

Plotinos ve Sanat

Günümüz sanat dünyasında yeniden dile gelen edimsellik, dirimlilik, performativite, sessizlik, boşluk, yokluk gibi kavramlar, belirli ve sınırlı bir zaman algısının içinde tekrar etmekten –zamanın kendisini meta yaparken metalaşmaktan-, sürecin kutsandığı deneyimlerinin ise öznel, psişik ya da içgüdüye ait bir deneyim algısıyla sınırlı kalmasıyla bir türlü doyum bulamıyor. Kendilerinde –ait oldukları [...]

Yazar: İrem Nalça|2024-07-15T18:49:57+03:00Kasım, 2016|Kategoriler: Felsefe, Sayı 66 | Mart 2016, Tanrıbilim|
Go to Top