AnasayfaDeniz Demirdöven2024-08-23T13:52:31+03:00

Arkhe Sorunu ve Tanrı’nın Zâtına Dair

Mistiklerin asli gayesi Tanrı’yla birlik durumuna gelmektir.[1] Bu birlik kendini mutlak olarak inkâr etmek ve Tanrı’da eriyip yok olmak olarak...
Devamını oku
Arkhe Sorunu ve Tanrı’nın Zâtına Dair

Nasıl Düşünüyoruz? (Aklın ve Varlığın Temel İlkeleri)

Aklın ve Düşünmenin Ortak Zemini İnsanlar hem zaman içinde hem de bulundukları yer olarak ayrık ve çok uzaklarda olsalar da...
Devamını oku
Nasıl Düşünüyoruz? (Aklın ve Varlığın Temel İlkeleri)

Felsefe ve Soru Kavramlarının İlişkisi

İşlevi sorgulama sanılan felsefe kavramının, sorgulama yeteneği sorgulanmalıdır. Sorgulama yüklemi felsefeye has bir yüklem midir? Belirli bir varlığın açık seçik...
Devamını oku
Felsefe ve Soru Kavramlarının İlişkisi

Dünyanın İlk Tapınağı: Göbeklitepe*

Derleyen: Cem Gençler  İnsanın Kendini Bilme Hikâyesi İnsanlık, bilişsel ve kültürel ilerlemelerini yazının icadı ve anıtsal yapılar inşa ederek belirgin...
Devamını oku
Dünyanın İlk Tapınağı: Göbeklitepe*

Tasavvufta “Aşkınlık” Kavramı Üzerine

Tasavvuf düşüncesinde “aşkınlık” kavramının, insanın dünyevi benliğini aşarak ilâhî hakikate ulaşma çabasını kapsayan çok katmanlı bir kavram olduğu söylenebilir. Bu...
Devamını oku
Tasavvufta “Aşkınlık” Kavramı Üzerine

Tutunup Kalmak mı? Bulanmadan Donmadan Akmak mı?

Güvenlik kaygısı, varlığımızın ve varoluşsal sürecimizin her aşamasında ve alanında dirimsel etkisini gösterir. Canlılar evreninin tüm birimlerinde içsel bir yaşam gücü, varoluşlarının özünde işlev gören bir dürtü olarak bulunur. Organik varlıkta devindirici kudret olan bu işlevli süreç doğal yasallık altında etkili olur, alışılmış bir ifadeyle söylersek içgüdülerin hükmünden söz etmiş oluyoruz. Beslenme, üreme ve korunma sarmalında devinen bir evren. Beslenme ve üreme doğanın kendiliğinden akışında ortaya çıkar ama “korunma” diğer [...]

Yazar: Mustafa Alagöz|Ağustos, 2025|Kategoriler: Yazılar|

Arkaya Bakmak ya da Bakmamak*

Tasavvuf ıstılahında kavramlar, felsefede olduğu gibi akli olanın sınırlarında kalmaz ve deneyimle birleşir. Deneyim terimi, yaygın kullanımda “doğa-üstünün” veya “doğa-ötesinin” deneyimi, bir nevi mistik tecrübe olarak algılansa da gerçekte deneyim, benliğe dışsal olanın karşıtı olarak, tam da özsel olanı tanımlamak için kullanılır. Yani deneyim, kişinin kendini, kendi düşüncesinin dışına atmak yerine, düşüncesinin nesnesi olmaya zorlayarak risk aldığı tehlikeli bir alandır. Deneyim terimi, basit olarak bilincin şimdi ve burada olabilmesi demektir. [...]

Yazar: İzzet Erş|Ağustos, 2025|Kategoriler: Yazılar|

Arkana Bakma

Başlık “Arkana Bakma[1]” olunca, bu benim için çok provokatif bir konuya dönüşüyor. “Arkana bakma” bir emir kipi olabilir. Eğer öyleyse bu benim iradem dışında demektir; ben karar vermemişim, yani birisi bana arkana bakma diyor. Yok, emir kipinde değilse “arkana bakma” bir nasihat olabilir. Sonuna bir de gizli bir “k” ekleyebilirim, parantez içinde bir “k” koyarsam, “arkana bakma(k)” olur. O zaman gerçekten alternatifli, problematik bir başlık elde ederim. Hangi perspektiften bakarsanız [...]

Yazar: Metin Bobaroğlu|Ağustos, 2025|Kategoriler: Yazılar|

Sınır ve Adalet

Sınır, aslında ikiliğin ya da genel anlamıyla çokluğun olduğu yerde yani yaşamın her alanında karşılaştığımız ve deneylediğimiz bir olgudur. Yaşadığımız evrende zaman ve uzay belirlenimleri olarak, dünyada ülkeleri ve ulusları birbirinden ayıran gerçeklik olarak, ülke içerisinde coğrafi bölge ve şehirler olarak, toplumsal yaşamda düzeni oluşturan kısıtlamalar ve koşullar olarak, kendi bilincimizde ise kavramlar ve kategoriler olarak bu sınırlarla sürekli karşılaşır ve onları içselleştiririz. Bütün bu içselleştirmeler ile de kendimizi ve [...]

Yazar: Suna Öztürk|Ağustos, 2025|Kategoriler: Yazılar|

Sanata Dair

Alıntılayan: Ayfer Akbaşoğlu Güzel sanatı uzak bir kaidenin üzerine koyarak yüceleştirmiş etmenler, sanatın kendi alanı içinde doğmadıkları gibi, etkileri de sanatlarla sınırlı değildir. Birçok insan için, “manevi ve ideal” olanı bir huşu ve gerçekdışılık aurası sarar. “Madde” ise, aksine, değersizleştirici bir terim halini almış, kendisi için mazeret veya özür dilenmesi gereken bir şey olmuştur. Resim sanatıyla ilgili en yaygın yanlış anlaşılma çizimin doğası konusundadır. Tanımayı öğrenmiş, fakat estetik biçimde algılamayı [...]

Yazar: Ayfer Akbaşoğlu|Temmuz, 2025|Kategoriler: Yazılar|
Go to Top