Doğamızı ne kadar ve neye göre tanıyoruz? Doğaya ilişkin bilgi ve farkındalığımızın sınırlarını sorgulamak, günümüz yaşam biçimlerinin doğayla ilişkisini anlamak açısından kritik öneme sahiptir. Özellikle içinde bulunduğumuz mekânlar ve kullandığımız maddeler, doğayla olan bağımızı doğrudan etkiler.
Örneğin, istirahat ettiğimiz mekânların doğaya uygunluğu üzerine düşünmeliyiz. Fayans, cila gibi yüzey malzemeleri ve plastik kullanım oranı nedir? Bu maddeler doğallıktan uzaksa, doğayla ilişkimizi desteklemek yerine engelliyor olabilirler. Giydiğimiz kıyafetler ve ayakkabılar da bu bağlamda önemlidir. Saf pamuklu iç çamaşırı, kösele tabanlı ayakkabılar ya da plastik olmayan kumaşlar doğaya uyumlu tercihler olarak değerlendirilebilir. Ancak günümüzde bu tür ürünlere erişim sınırlı olmakla birlikte, tercih edilmeleri doğa ile ilişkimizde bir destek sağlayabilir.
Temizlikte kullandığımız maddelerin içeriği ve doğaya etkisi de sorgulanmalıdır. Örneğin, kuruma esnasında yayılan temizlik kokuları ve bu kokuların doğaya olan etkisi ne düzeydedir? Tanıdık bir eczacının, eskiden yaygın kullanılan bir tuvalet kokusunun “zehir” olduğu uyarısı bu konuda farkındalığımızı artırmaktadır. Temizlenirken sağlığımızı ve doğayı koruyacak temizlik maddeleri ve yöntemleri tercih etmek kaçınılmazdır. Güvenilir sertifikalı organik ürünler, pahalı olsa da hastalık riskini azaltmak ve ilaç ihtiyacını önlemek açısından değerlendirilmelidir.
Sadece bedensel değil, düşünsel hijyen de önemlidir. Karşılaştığımız kişi ve olayları bilincimiz farkında olmadan çekiyor olabilir; çünkü bilinç, ihtiyacımız doğrultusunda algılarını şekillendirir. Safiyet, tıpkı bir elektrik akımı gibi, hücrelerimiz arasında duyarlı bir alıcı-verici sistemle gerçekleşir. Bu duyarlılık ve safiyeti yaşamımıza dost edinmek, zihinsel sağlığımız için kritik bir uygulamadır.
İnsanın sağlığı esastır; zira sağlık, evrensel bilincin idrakini genişleten bir temel oluşturur. Ne, ne kadar ve niçin yediğimizin bilincinde olmak, bünyemizi sağlıklı ya da aksaklığa uğratacak besinlerden ayırt etmemize olanak tanır. Geleneksel alışkanlıklarımızı sorgulayıp, ihtiyaçlarımıza bilinçle yanıt vermek önemlidir. Yediğimiz besinlerin üretim aşamalarında kullanılan aşırı ilaçlar ve doğallıktan uzak uygulamalar ise sağlığımızı tehdit eder.
Bu farkındalık başlangıçta zor olabilir; çünkü alışkanlıklar bilinçli davranışa engel teşkil eder. Ancak, bu farkındalığı bir gönül ve duyarlılıkla karşıladığımızda, ne yapacağımızı keşfetme arzusu ve bunu gerçekleştirme cesareti doğar. Enerjimizi aksaklıklara harcamadığımızda ise kusursuz olanı fark etmeye başlarız.
Tüm bunları bilsek de bilmesek de, “biz” den bize cereyan eden bir gerçeklik vardır. Tesadüfün ötesinde, tevafuk olarak adlandırabileceğimiz bir düzen işlediğini idrak etmek mümkündür. Aksak tercihleri fark edip bıraktığımızda, bu dönüşüm ve daha geniş bir anlayışın doğuşuna zemin hazırlar.
Örneğin, ekmeği kızarttığımız aygıtın ekmeğin özüne olan etkisi de sorgulanabilir. Hakiki demir döküm mamulleri daha sağlıklı bir alternatif olabilir.
Doğa, hijyen ve beslenme birbirinden kopmaz bir bütünün parçalarıdır. İnsan olarak doğayla uyum içinde yaşamak, yalnızca çevremizi korumak değil; aynı zamanda bedenimizin ve zihnimizin sağlığını da güvence altına almak demektir. Günlük yaşamımızda seçtiğimiz kıyafetlerden temizlik ürünlerine, tükettiğimiz besinlerden yaşadığımız mekânların doğallığına kadar her tercihimiz doğayla kurduğumuz ilişkiyi şekillendirir.
Bilinçli farkındalık ve seçici tutum, bu sürecin temelidir. Düşünsel ve bedensel hijyeni sağlayarak, sadece kendimizi değil, aynı zamanda evrensel yaşamı da destekleyebiliriz. Sağlıklı ve doğal tercihler yaparak hem kendi sağlığımızı korur hem de daha geniş bir ekolojik dengeye katkı sağlar; böylece yaşam kalitemizi yükseltiriz.
Sonuç olarak, doğayla uyum içinde olmak, sorumluluk bilinciyle hareket etmek ve alışkanlıklarımızı gözden geçirip dönüştürmekle mümkündür. Bu bilinç, sadece bireysel değil, toplumsal bir dönüşümü de beraberinde getirerek daha sürdürülebilir ve sağlıklı bir gelecek inşa etmemizi sağlayacaktır.
Kaynakça:
- Göncü, A. (2015). Doğa Felsefesi. Ankara: Dost Kitabevi.
- Yalçın, E. (2012). Çevre Etiği ve İnsan Doğası. İstanbul: İletişim Yayınları.
- Şimşek, Z. (2018). Gıda Etiği ve Sağlıklı Beslenme. Ankara: Pegem Akademi.
- İslamoğlu, H. (2016). Temiz Çevre, Sağlıklı Yaşam. İstanbul: Kırmızı Kedi Yayınları.
- Küçük, E. (2019). Beden ve Zihin: Sağlıklı Yaşamın Felsefesi. İstanbul: Metis Yayınları.
- Özdemir, A. (2011). Ekoloji ve Felsefe. Ankara: Sentez Yayıncılık.