Muhkem ve Müteşabih Okuma

“Allah, sözün en güzelini, birbirine benzer, çoklu anlama gelen bir Kitap halinde indirdi... (O) bununla dilediğini doğru yola iletir. Ama Allah kimi sapıklığında bırakırsa artık ona yol gösteren olmaz.”[1] Kur’an-ı Kerim, âyetlerinin iki farklı biçim altında toplandığını belirtir. Bunlar hükmî yani genel geçer olmayan, doğrudan anlaşılan ve inanırı yorumsuz olarak [...]

Yazar: İzzet Erş|2024-07-10T20:53:33+03:00Mart, 2018|Kategoriler: Hikmet ve Tasavvuf, Sayı 78 | Ocak – Şubat 2018, Tanrıbilim|

Anadolu’da Dayanışmanın Ruhu: Âhiyân-ı Rûm ya da Ahilik

Ahi Evran’ın, “Elini, dilini, belini bağlı, kapını, gönlünü, sofram açık tut” prensibi birçok kavrama model oldu. 13. yüzyılda büyük bilge Ahi Evran tarafından temelleri atılan Ahilik felsefesi, Anadolu’da yüzyıllardır birlik, beraberlik, yardımlaşma ve dayanışmanın ruhunu oluşturuyor. Ahi Evran’ın, “Elini, dilini, belini bağlı, kapını, gönlünü, sofranı açık tut” prensibi temel alınarak [...]

Yazar: Mehmet Özgür Ersan|2024-07-10T19:53:33+03:00Mart, 2018|Kategoriler: Kültür ve Toplumbilim, Sayı 78 | Ocak – Şubat 2018, Tanrıbilim|

Niyet

“Ümit fakirin ekmeğidir” deriz. Eğer buradaki “fakir” kelimesinden kast edilenin; Hz. Îsâ’nın “Ne mutlu fakir olduklarını bilenlere” şeklindeki sözünde geçen, mânevî eksikliklerini idrak eden, “fakir” olduğunu düşünürsek, konu edilen ekmeğin de Hz. Îsâ’nın eti yani iman üzere edinilecek olan öğretisi olduğu sonucuna varırız. Şüphesiz kendilerinin eksiksiz ve kusursuz olduklarını düşünenler [...]

Yazar: Kutay Akın|2024-04-19T19:14:52+03:00Şubat, 2018|Kategoriler: Tanrıbilim, Umut - 2017|

Tekvir / Dürülü Bükülü

81. Sure  Tekvir / Dürülü Bükülü 1 dürülüp bükülünce güneş ve solup yitince yıldızlar dağılıp gidecek dağlar o vakit sahipsiz kalır en değerli mallar. 2 toplaşınca yabani canlar yanıp tutuşunca denizler ve eşdeğeriyle birleşince nefsler o vakit sorulur küçük kıza seni diri diri gömdüren o günah neydi ? 3 kayıtlı [...]

Yazar: Özgür Ülker|2024-07-12T18:41:18+03:00Mayıs, 2017|Kategoriler: Denemeler, Sayı 74 | Mayıs – Haziran 2017, Tanrıbilim|

Happening ve Performans

Sanat ne zaman gerçekleşir? İlk sezgi sanatçıya ulaştığında mı? Bu sezgilerin bir eskize dönüşmesinde mi? Tüm eskizleri unutup sanatını icra edeceği araçlarının önüne geçtiğinde mi? Eseri hayata geçirme anında mı? Yoksa eser tamamlandığında mı? Hatta Marksist bir tavırla eserini sergilendiğinde ve izleyici onu kendine ait kıldığında mı? Çünkü bir eserin [...]

Yazar: İzzet Erş|2024-07-12T18:37:59+03:00Mayıs, 2017|Kategoriler: Kavramsal, Sanat, Sayı 74 | Mayıs – Haziran 2017, Tanrıbilim|

Bilmeden İdeolojikleşmeye

Her şey bilmeye konu olabilir. Şu anlamda; hiçbir şey bilincin önünde bilinmez olarak kalamaz. Bilen özne olur ve bu evrensel özne olan tek varlık insandır. Bir şeyin bilinebilirliği onun halden hale geçmesine bağlı. Ama bu “geçişlerin” bir sistemi, zorunlu iç bağlantıları ve süreçleri olduğuna da bağlıdır. Bilme bu dönüşümlerin, süreçlerin [...]

Yazar: Mustafa Alagöz|2024-07-12T18:37:17+03:00Mayıs, 2017|Kategoriler: Kültür ve Toplumbilim, Sanat, Sayı 74 | Mayıs – Haziran 2017, Tanrıbilim|

Salome, Yudit ve Delila

Yazı yazmak için oturup yarım bırakanlardanım. Her oturuşumda iki davetsiz mÎsâfirim olur: Platon ve Aristoteles. Konuşmadan, beni esir alırlar. Platon olanaklı olduğu ölçüde soyut olanda kalmamı, İdeal olanı vurgulamamı önerir: “Veciz olanı, lakonik ifadeyi anlamayanla işin ne?” diye sorarak baskı kurar. Aristoteles ise tüm bağlantıları göstermemde, bir dizge oluşturmamda ısrar [...]

Daimon’un Karanlığında Sanat

Sokrates, düşüncelerinin esin kaynağı olarak Daimon’a işaret eder[1]. Sokrates’in Daimon’u ilhamın kaynağı, sezgilerin yöneticisi, ezgilerin kaynağıdır. Daimon ile Sokrates bir düşünce sanatçısına dönüşür. Peki, nerededir Sokrates’in Daimon’u? Bizim için hiç bir yerde, Sokrates için her yerde! Bu bir kelime oyunu mu? Felsefenin sakladığı bir ipucu mu? Sokrates için her yerde [...]

Yazar: İzzet Erş|2024-07-13T18:16:37+03:00Mart, 2017|Kategoriler: Sanat, Sayı 73 | Mart – Nisan 2017, Tanrıbilim|

Rab Korkusu ve Rab Kaygısı

Ve kavmin üzerine Rab korkusu düştü ve bir adammış gibi çıktılar. [1] Hikmetin Kralı Süleyman şöyle der: “Rab korkusu, hikmetin başlangıcıdır.” [2] Kutsal metinler elbette birer felsefe metinleri değillerdir. Ancak okunabilmeleri, içerdiği kavramların en az felsefî bir metinde olduğu kadar hassasiyetle incelenmesini gerektirir. Bu metinler, kendi ilahilik savları göz önünde bulundurulduğunda [...]

Yazar: İzzet Erş|2024-04-23T13:16:02+03:00Şubat, 2017|Kategoriler: Kaygı - 2016, Tanrıbilim|
Go to Top