Türk tiyatrosunun önemli isimlerinden ve Vakfımızın kurucu üyelerinden Tevfik Ağabeyimizi vefatının 6. yılında sevgiyle anıyoruz. Kendisi ile ilgili olarak kızı ve sevgili dostumuz Aslıhan Gelenbe Sekendiz’den kısaca babasını anlatmasını istedik…
Tevfik Gelenbe, Tefo, Arap Bacı, Tevfik Ağabey, baba…Hangisini anlatsam? Sanırım en doğrusu babamı anlatmak olacak.
Babam… Biraz farklı… Belki de her baba gibi… Duygularını kolayca dışa vuramadığı ölçüde duygusal. Dostları arasında içten, neşeli, dış dünyaya karşı korunaklı bölgesinden çıkmayan.
Bazen değerlerinden ödün vermemek için bir kaya gibi sert, bazen tuttuğu takım şampiyon olamadı diye iki gün dünyaya küsecek kadar çocuksu, öğrenmeye aç, bildiklerini paylaşmaktan sonsuz keyif alan… Yalnızlığı seven, kendi kendiyle günler geçirebilen…
Güldüğü zaman çizgi halinde kaybolan çok güzel yeşil gözleri vardı babamın; dinleyeni ağlatacak kadar güzel ve yanık bir sesi vardı. Özledim… Allı Turnam’ı söylemesini, ben küçücük bir çocukken bile, bana bir hanımefendi gibi davranmasını, danslarımızı, rakı sofrasındaki keyifli halini, sahneye çıkmadan önce hazırlanmasını izlemeyi, matine suare arasında, hele de keyfi yerindeyse kahkahalarla anlattığı hikayeleri dinlemeyi. Duvarları kitaplarla kaplı çalışma odasında, gece geç vakitlerde yaptığımız müzik, dans, kitap, sinema sohbetlerini.
Bir şeyi gerçekten sevmek ve istemek, ölüme bile söz geçirebilmektir. O bunu başararak olabilirliğini hepimize gösterdi.