Clement ve Plotinus’un oluşturdukları atmosferde eğitim alan Origen (MS 185 – 254)Hıristiyan maneviyatı ve mistik davranışlar üzerinde büyük bir etki sahibi olmuştur. İlk dönem kilisesinin en önemli isimlerinden olan Origen’e göre, en büyük mistik tecrübe şehitliktir ( martyrdom). Bu, mistik yolculuğun nihâî ve en son makamı olarak görülmektedir. Mistik efendi olarak adlandırılan Origen’in mistisizmi büyük oranda Kitab-ı Mukaddes düşüncesine dayanmakla birlikte eserlerinin çoğu kutsal metinlerin ruhsal/manevi ve alegorik anlamları üzerine yapılan yorumlardan oluşmaktadır. [1]

Origen, Kitabı Mukaddes’i “Tanrı’nın gizli ve esrarlı şeylerini” [2] keşfetmek için araştırır. Metinlerin literal anlamlarından ziyade bir ya da daha fazla ruhsal/bâtınî anlamı olduğunu düşünür.

Origen’e göre kutsal metni yorumlama/anlama üç şekilde olur:

1- Literal (Body)

a. Aktüel Tarih

b. Kurgusal Tarih: Kutsal Ruh tarafından bildirilen, yeryüzündeki şeylerle sembolize edilmesi ve ifade edilmesi mümkün olmayan hakikatlerle türetilen tarih.

2- Ahlâkî / Manevi (Soul)

3- Mistik (Spirit)

a. Alegori: Mesih ve Onun kilisesinin tarihini önceden düşünüp hayal etmek.

b. Anagoji (anagoge): Bâtınî yorum; Yeryüzündeki her şeyin meydana gelişine önceden işaret eden daha yüksek dünyaya ait olan şeylerle sembolize etmek suretiyle anlamak.

Neşideler Neşidesi

Origen’in Neşideler Neşidesi’ne yaptığı mistik yorum, Hıristiyan mistik teolojisinin en fazla kullanıldığı metinlerdendir [3] . Origen’e göre Neşideler Neşidesi’nin sözleri, Tanrı’yla iletişime geçiş tecrübesinin yaşadığı anda kalbe ilham olunan sözlerdir. Bu bağlantı, iletişim öyle bir iletişimdir ki, söz ya da resimlerin çok ötesinde insan samimiyetinin derinliklerine uzanan bir iletişimdir. Öncelikle şiir ilk bakışta seksüel ritimleri ve ahengi inceleyen erotik bir şiirdir. Origen’in bu insan ritimleri ile erkek ya da kadınların Tanrı’yla birleşmeleri olarak mistik ritimler arasında ilişki kurması şaşırtıcı görülmemektedir.

İkinci olarak, Origen Hıristiyan ve ezginin sembolizminde ifşa olan Söz arasındaki birliği tanımlar. Bu, Hıristiyan Ruhu ve Mesih’in ilâhî ruhu arasındaki bir evlilik olarak görülmektedir.

Üçüncü olarak, bedensel fonksiyonlardan hiçbirisi ezgideki bedensel eylemlere işaret etmez fakat gerçekte insanın içinde kök salmış olan ilâhî anlamları tanımlamaktadır. Öyle ki Origen, içsel insanla göz, kulak, akıl, kalp vb. arasında birlik ve dostluk olduğuna inanır. Ayrıca Origen, teolojik bir paradigmada ruhsal anlamlar kavramını ilk kez kullanır. [4]

Origen’e göre kutsal metin insanın ruhsal aşamalarındaki en büyük rehberidir. Kutsal Metinler ( Scriptures) bütünüyle Tanrı’nın Ruhu tarafından yazdırılmıştır ve ilk bakışta anlaşılmayan ama daha fazlasını içinde barındıran bir anlama sahiptir. Ancak bütün metinler yalnızca Kutsal Ruh’un lütfuyla anlaşılabilir. [5]

Origen Tanrı’yı tanımlarken onun saf Ruh olduğunu ve her türlü bedensel unsurdan uzak bulunduğunu ifade eder. Yine ona göre Tanrı, “saf akıl”dır. O, potansiyel olarak her yerdedir. Öyle ki, Onun bir yerdeki varlığı bir başka yerde yokluğuna delalet etmez. Her an, her yerdedir. İnsanları sonsuz bir sevgiyle seven bu Tanrı, hiçbir insandan nefret etmez, bütün kullarını, yaratıkl arını sever. Bu yüzden de ceza O’nun bir eylemi değildir. Tam tersine insanın işlediği günahın zorunlu bir karşılığıdır.

Origen Tekvin’de yer alan iki yaratılış öyküsünü günümüz araştırmacılarının yaptığı gibi iki farklı öykü olarak değil, iki yaratılış öyküsü olarak okur. Ona göre, mevcut evren yaratılmadan önce Tanrı ruhları, birbirine eşit olarak yaratmıştır. Dolayısıyla Tekvin’deki “ Tanrı, insanı kendi suretinde yarattı… insanları erkek ve dişi olarak yarattı. ” şeklindeki ifade ruhların birbirine eşit ve Tanrı’nın sûretinde, yani Tanrı’yla bütün olarak yaratıldığını ifade etmektedir. Bu nedenle Origen, asıl düşüşün Âdem ve Havva’nın düşüşü değil, bu ilk olarak yaratılan orijinal/aslî ruhların düşüşü olduğunu söyler. Asıl düşen Âdem’den ziyade ruhlardır ve ruhlar da Tanrı’nın sevgideki azalma nedeniyle düşmüşlerdir.

Origen, düşünceleri ve mistik eğilimleriyle pek çok kişiyi etkileyen bir Hıristiyandır. Ancak ölümünden yaklaşık üç yüz yıl sonra toplanan II. İstanbul Konsilinde (553) heretik olarak ilan edilir. Sonrasında çalışmalarının bir kısmı yok edilmiş olsa da etkisi devam eder.


Dipnotlar:

[1] King, Ursula, Christian Mystics: Their Lives and Legacies Throughout the Ages , London & New York: Routledge, 2004, s.16

[2] Origen, de Principiis, II:ii, s.270

[3] Neşideler Neşidesi; Kitab-ı Mukaddes’te Kral Süleyman’a ait kitaplardan biridir.

[4] Trigg, Joseph W., Origen (The Early Church Fathers) , London: Routledge, 1998, ss. 45-49

[5] Origen, “De Principiis”, A Select Library Nicene and Post-Nicene Fathers of the Christian Church , Philip Schaff (ed.), American Edition, Buffalo, 1886, c.4, s.241

Behiye Bobaroğlu
+ Son Yazılar