Kendini Değerli Kılmak

18 Kasım 2016

Bir değere adanmak; herhangi bir an için değil, bir dönem için değil, yaşam boyu adanmak.

Demek ki bu değer her zaman için anlamlı olmuş ve olacak olan bir değer olmalı. Çiçekler gibi zamanla solmamalı. Güneş gibi batmamalı. Ay ve yıldızlar gibi gün ışığına yenilmemeli. Değişime dayanan olduğuna göre değişmeden kalan bir ruhu, bir özü olmalı. Ya da bizzat öz olmalı. Değerli diye andıklarımız ancak ondan nasiplendikleri, pay aldıkları oranda değerli olabilirler. Oysa O, hakiki bir değer, değerin hakikati ya da hakikatin değeri olarak bulunabilir. O’na adanmak olası tüm değerlerle bağ kurmak için eşsiz bir olanak olur. 

O’na bağlandım mı, tüm etkinlikler, tüm davranışlar, tüm düşünceler O’nu merkeze alacak. Değerlendirmeler O’nu mihenk taşı yapacak. O, iradenin, bilincin ve hatta bilinçdışının yani istemsizliğin de dayanağı olacak. İşte o zaman değer beni ele geçirmiş olacak. Ya da adanmış olacağım. Böylece ilişkilerde ve olaylarda ego merkezli kişisel tercihler yerine değer tarafından onaylanan tercihler öne çıkacak. Değer, vicdan sarayından beni yönetiyor olacak.  

Yine de bu, kendiliğin inkârı olmayacak. Çünkü kendilik; ayıran, bölen, ötekiler icat eden endişeli ümitsizlikten; coşku dolu sevince ve bütünlüğe evrilecek. Başkaları karşısında ve başkalarına karşı olarak ve başkalarına rağmen kendimi var etme sonuçsuz çabaları yerine, kendi için olduğu kadar herkes için de anlamlı olan değer uğruna çabalar geçerli olacak. Artık fayda değil değer uğruna sürecek yaşam. Bu durumda çabaların kişisel yararı olmayacak mı? Elbette olacak ama artık çabalar fayda için yapılmayacak; başkalarından, çevreden ve bütünden yansımalı olarak, yani dolaylı olarak fayda görülecek, bir de üstüne üstlük doyum bulunacak.

Kalbin merkezine gurur yerine onur oturacak. Yani kendi ayrıklığımın kıvancıyla değil, varlığın bütünlüğünün kıvancıyla yaşayacağım. Bu ne demektir? Görünürde kendime yönelik olmasa da, herhangi bir yerde, herhangi bir kişi nezdinde değere yönelik bir saldırıda, yüreğimin içinde acı hissetmek demektir. Zaten dertsizlik değil, değerliliktir vaat edilen.

Kim razıdır buna? Şövalye.

Bir yandan değerle, öte yandan duyarlılıkla dolmak ve böylece bütüne bağlanmak, değişim ve dönüşüm alanında etkin olma olanağıdır. Dönüştürücülük özgürlüktür. Sorumluluktur. Bu, kendini değerli kılmanın yolu ve sonucudur. Tahmin ettiğim ve tahmin ettiğiniz gibi bunun tinsel ödülü ise tanımsız bir muazzamlık olmalıdır.