Vakfımızın 13 Kasım 2012 tarihli toplantısının konuğu Sakarya Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. İsmail Güleç oldu. 2000 yılında Metin Bobaroğlu ve Mansur Yalçın ile Cem Radyo’da yaptıkları Amâk-ı Hayal sohbetlerinden tanıdığımız Güleç, “Kaç Nasreddin Hoca Var?” başlıklı konuşmasında Nasreddin Hoca’nın Biri Bir Gün isimli kitabının ortaya çıkış serüvenini anlattı.

İsmail Emre “Sohbetler”i ile Lütfi Filiz’in Noktanın Sonsuzluğu adlı dört ciltlik eserinde yer alan Nasreddin Hoca fıkra ve yorumlarının bir araya getirilmesi ile başlayan çalışma, 16 yıl içinde diğer kaynakların da işin içine girmesi ile 150’den fazla fıkranın tasavvufi yorumlarının yer aldığı bir kitap haline gelmiş. Bu çalışma sırasında iki farklı Nasreddin Hoca ile karşılaştığını vurgulayan Doç. Dr. İsmail Güleç, “Bunlardan bir tanesi hikmet sahibi, hikmetin peşinde koşan bir mürşit; diğeri ise halkımızın, Anadolu’da teşekkül etmiş halkın, milletin bir parçası olan halk bilgesi Nasreddin,” dedi.

“Nasreddin Hoca’da tecessüm eden kavram bu milletin mizahla hikmetin karışımı olan anlayışının karışımı. Her toplumu oluşturan birçok parça var. Nasreddin Hoca da bu milleti millet yapan yapbozun parçalarından biri,” diyen Güleç, her toplumun bir Nasreddin Hocası olduğunu söyledi. Nasreddin Hoca denilince toplumumuzda hikmetli komik davranışların anlaşıldığını vurgulayan Güleç, “Bizim Nasreddin Hocamızda onlarda olmayan bir şey var. Bu hikmeti onlarda bulamıyoruz. Onların Nasreddin Hocaları bizim Nasreddin Hocamıza göre daha renksiz, daha düz, dedi. 

Güleç konuşmasının ikinci bölümünde, kitabında yer alan Nasreddin Hoca fıkralarından bazılarının yorumlarına yer verdi. Fıkra ve masalların birden fazla anlamı olduğunu belirten Güleç, “Fıkraları, masalları iki anlamlı bilen toplumlar daha yetişmiş, olgunlaşmış toplumlardır,” dedi.

 

Sevgi Genç
+ Son Yazılar