Sonbahar:
1. Yazla kış arasında yılın bir mevsimi, üçüncü mevsim/sonbahar ekinoksu ile kış gündönümü arasındaki zaman/güz, hazan;
2. Ağaçlar için yaprak dökme zamanı, olgunlaşma mevsimi, meyve toplama zamanı;
Hemen yanındaydı masanın bıraktığın mektup yerde kuru yaprakların arasında her zamanki gibi noktalama işaretlerini kullanmamıştın okumayı bilen insan noktalama işaretlerine ihtiyaç duymaz derdin hep yaşamayı bilen bir insan gibi ne zaman duraklayıp ne zaman vurgu yapacağını ne zaman yeni bir paragrafa başlayıp ne zaman son noktayı koyması gerektiğini bilir soru işaretleri olmaz onun hayatında çünkü kendisinden emindir oysa yeni bir paragrafa başlamak bende saplantı halindeydi aynı yerde uzun süre kalmak kendini tekrara neden oluyordu her gün aynı yoldan yürüyorsun aynı insanları görüyorsun aynı konuşmalar geçiyor aranızda diyordun en yakın dostlarım en görmek istemediğim insanlar olmuştu çevremde dolanıp durmaları rahatsız edici konuşmaları çıkar hesapları ağdalı ilgileri ve belirsiz sonları belki de haklıydın ben de sonunda onlardan biri oldum bu dünyaya ait her şeyi bildiğimi sanıyorum iki hayatıma yetecek kadar çok şey gördüm ve kötü düşünceleri kafamdan uzaklaştıramıyorum tam olarak geriye iki şey kaldı aslında biri kazanmam gereken bir savaş zaman akarşı onu yenmeli ve gençliğimi almasına izin vermemeliyim biliyorsun ki her şey tahmin ettiğimden daha önce bitti ve zaman çok çabuk tükenip gidiyor geçen her gün yeni gelen her günü beraberinde getiriyor ve son gün geldiğinde benim için zamanın karşısında hiçbir şeyim yoktu ama yetiyordu gerçek tutkusu ve düşlerin hazı geri ver gem vurmadan bu güdüleri derin acılarla dolu mutluluğu nefretin gücünü aşkın kudretini geri ver bana gençliğimi demek düşer tıpkı fausttaki ozan gibi buna izin veremem alınmış bir şeyi geri isteyemem geriye kalan ikinci ey ise ölümün ne olduğunu öğrenmek ki bilmediğim son şey ve ikisini ir kerede yapabilirim böylece hem zamanı durdurmuş hem de ölümün ne olduğunu öğrenmiş olacağım ve insanlar üzülmeyecek çünkü sen geldiğinde olacak bütün bunlar diyecekler ki zaten melankoli ve yaprak dökümü mevsimi sürekli yağan yağmurlardan oldu bunlar geçer gider zamanla senin yağmurun yarının yağmuru bugünden temizler sokakları kanlekelerini ama ya hafızaları ya incinmeleri söylenen tüm kötü sözleri bir hiç uğruna kırılan kalpleri peki ya zamanı geri getirebilir mi kaybolan sen bile yapamazsın bunları ki senin için olgunlaşma zamanı diye yazıyorlar meyveler ve sebzeler sen gelince olgunlaşırlarmış insanlar için de gerçekten bir olgunlaşma zamanı var mı yoksa olgunlaştıklarını sandıkları bir döneme mi senin adını veriyorlar ikinci bahar diye artık yavaş yavaş eşyaları toplama zamınıdır son yakın dercesine serinlik rüzgârın uğultusunu taşıyor kurşun rengi bir cilt ve sarı kahverengi saçlar nefesin kuru yaprak kokuyor onlar seni sevmiyor kısaca ona yakın görüyorlar seni o ise onları korkutuyor olmalı kelimelerle araları iyi değil biliyorum benim de olmadı ama onlar geriye kalanlar her zaman tam olarak ne hissettiklerini asla söyleyemediler çünkü ya cesaretleri yoktu ya da dilleri buna uygun değildi iki kelimeyi bir araya getiremediler tıpkı benim gibi söylemek istedikleri bir cümle yıllarını aldı ve sonunda söyleyemedikleri için pişman oldular hiçbiri senin kadar açık değil senin kadar gerçekçi de değil o yüzden sen gelmeden dökülemez ağızlarından kelimeler ancak yakın olduğunu anladıklarında pişmanlıklar çıkar birer birer ortaya biliyorsun o yüzden hiç noktalama işareti yok hayatımda senden öğrendiğim gibi hayatı okumayı biliyorum ne zaman gelip ne zaman ayrılmam gerektiğini de şimdi gidiyorsun ama üç mevsim sonra yine buradasın biliyorum ve bekliyor olacağım seni ne kışın soğuğu ne de yazın sıcağı yıldıramayacak beni sondan önceki son kez sonbahar.