resimde dürer’in “melencoliah” isimli bakır oyma-baskısında, yukarıda sağda, çanın hemen altında, ressamın oraya belli bir amaçla koyduğu 16 rakamlı sihirli karede, dört sayının toplamıyla 34 rakamının elde edilebilmesi söz konusudur. belli dört sayı çizgilerle birbirlerine bağlandıklarında belli “çizgi desenleri” ortaya çıkmaktadır, her ortaya çıkan “çizgi desenine” koşut olarak da 34 toplamını veren karşıt “çizgi deseni” oluşmaktadır (ayna). her iki “çizgi deseninin” toplamı ise daima “68”i vermektedir, yani 2 kere 34; ilk beş karede böyle bir örnek gösterilmektedir.
dürer’in 16 sihirli kare’sinden bu şekilde değişik bezekler elde etmek oldukça enteresan. ilk önceleri doğal olarak insan kendini basit bir oyunun içinde buluyor. ama daha sonraları simetri çiftlerinin bağlantılarına dikkatle bakılınca matematik ilişkiler gün ışığına çıkmaya başlıyor. böylece 86 çift-desen elde edilebiliyor. fakat yine de 34 sayısının, daha doğrusu 68’in bütün etkinliği sonuna kadar kullanılmış değil. 1’den 16’ya kadar olan sayılarla toplamı 34’ü vermeyen desenler de elde edilebilir, fakat yine de böyle oluşmuş bir desenin mutlaka bir simetri deseni vardır, ve her ikisinin toplamı her zaman 68’i verir, yani 2 kere 34. böylece aşağıya veya yukarıya doğru birçok desen ve kombinasyon elde etmek mümkün. meselâ dört sayı bağlantısının toplamı eğer 29 veriyorsa o zaman onun simetri deseni toplamı 39’dur. her ikisi de yine 68’i verir. bu kombinasyonlardan yüzlercesini yapmak mümkündür. sınır 1 + 2 + 3 + 4 = 10’a karşı 13 + 14 + 15 + 16 = 58, toplam 68’dedir.
bu ilginç kombinasyonların içerisinde zorlayıcı bir şeyler var. 34’ün etrafında, daha doğrusu 3 ve 4’ün etrafında dönen eski dünya bu iki sayıda bir sayı sembolizmini, daha çok bir mistiği algılıyordu. onlar için toplamlar değil, rakamlar, yani 3 ve 4 mühimdi. 3 daima teslis’e, 4 ise “kare” biçiminde yaratılmış dünya sembolüne karşılık olarak geliyordu. ortaya çıkan desen ve anti desenlerde “aktio” ve “reaktio”nun geniş bir şekilde felsefî bağlamda değerlendirilmesi yapılıyordu: gökyüzü ve dünya; gökyüzünde ne varsa dünyada da o vardır, onun sureti! 3 ile 4’ün toplamı olan kutsal 7 sayısına ise sınırda değinmekte fayda var. burada derin anlamlar çıkarılabilecek bu gibi açıklamalara girmek için fazla yerimiz yok. fakat hayret edilecek konu şu ki, geçmiş zamanların hıristiyan yapı san’atı 16’lık karelerin üzerine oturtulmuştu. ne ki tanrısal sayılarla inşaa edilirdi, o kutsaldı!
dürer’in resminde neden 16’lık kareyi belirgin bir şekilde gotik bir yapı ile ilişkiye soktuğu ve sütun üzerinde bir rölyef olarak oraya koyduğu sorulursa, o zaman bunun yalnızca bir “sayı oyunu” olarak orada olmadığını tahmin etmemiz gerek. böyle bir oyun için resmin tamamı oldukça ciddî. tefekküre dalmış olan dâhinin çevresi yapıda kullanılan çeşitli aletlerle çevrili. hattâ çatı inşaatlarında aralıkları izole etmek için kullanılan kurşun eritme kabı bile eksik değil. en çok dikkati çekenlerden birisi de dahînin elindeki pergel; sanki pergeli bir şey çizmek için değil de bilhassa “pergel”i göstermek için tutuşu resmedilmiş. kum saati ve çan da dekorasyonu tamamlayan öğeler.