Vakfımız, 30 Kasım 2010 Salı günü “Mitolojinin Bugünkü Yaşantımıza Yansımaları” başlıklı konuşmasıyla Tıbbi Biyoloji Profesörü Tuncay Altuğ’u ağırladı. Tuncay Altuğ yaptığı sunumla mitolojik tanrıların isimlerinin ve öykülerinin tıp, astronomi, kimya, coğrafya ve diğer birçok bilim ve sanat alanında nasıl yer ettiklerini anlattı. Konuşma metninin ana hatlarını bültenimizin bu sayısında sizler için derledik…
Yüzyıllardır dünya milletlerinin edebiyatlarına, sanat eserlerine ilham kaynağı olan mitler günlük yaşantımızın içinde de birçok alanda karşımıza çıkmaktadır. Gittiğimiz bir resim galerisinde ressamın bütün ilhamını, bir operada bestecinin yaptığı bestedeki duyguları, okuduğumuz bir kitabın yazarının konu seçimindeki ipuçlarını buralardan aldığını görebiliriz. Bu yazıda mitolojinin bilim dallarında ve günlük yaşantımızdaki yansımalarını yazının boyutlarının izin verdiği ölçüde ele alacağım.
Tıp Alanında Mitoloji
Yunan ve Latin kaynaklı bilim terminolojisinin gelişimi, Batıda sanayi devriminin ve buna bağlı bilgi üretiminin hızla arttığı döneme rastlamaktadır. Sağlık alanında da büyük gelişmeler oluyordu; her gün yeni tanı ve tedavi prensipleri gelişiyordu. Hastalıklar daha iyi anlaşılır olmuştu. Mikroskop ve antibiyotiklerin bulunuşu bir devrim niteliğindeydi. Tüm bu gelişmeler Amerika ve Avrupa gibi Batı toplumlarında gerçekleşiyordu. Doğal olarak bilimi de onlar yönlendirecekti. Onlar da kendi kültürlerinin kökeni olarak Yunan kültürünü gördükleri için, o kültürden özenle seçtikleri isimleri yıllar içinde şekillendirerek günümüze kadar ulaştırmışlardır.
Örneğin, sağlık bilimlerinde bütün dalların sembollerinde yılan figürü olması konusunu araştırdığımızda, karşımıza Asklepios kültü çıkar. Yılan ve asa Yunan mitolojisinde tıp tanrısı olan Asklepios’un (Latince Aesculap) sembolüdür. Asklepios Apollon’un oğludur. Hekimlik sanatını, doğayla içiçe yaşayan Kentaur’dan (at adam) öğrenmiştir. At adam ona sanatının tüm inceliklerini öğretmiş, bütün şifalı otları ve suları göstermiştir. Heykellerinde yılanlı asa Asklepios’un bir elinde dururken diğer elinde şifa içeren ilacın bulunduğu kutsal tas yer alır. Yılanın zehiri uzun zamandır bir şifa kaynağı olarak görüldüğü için sembole dönüşmüştür. Tapınaklara şifa amacıyla gelen hastaların bazıları, zehiri alınmış bir yılan tarafından ısırtılırdı. İnanca göre yılanın yaladığı yara iyileşiyordu. Asklepios’a göre, hekim yılan gibi sessiz olacak, kimsenin sırrını başkasına söylemeyecek, sabır ve sessizlik içinde iş görecektir. Yılan mevsimsel olarak deri değiştirdiği için ölümsüz kabul edilir. Çünkü sonsuz şekilde yenilenmektedir. Birçok mitolojide hayat ağacını koruyan yılan, aynı zamanda bu ağaçtan beslenir şekilde tasvir edilir. Bu şekilde yılan hem ölümü hem de yaşamı sembolize eden zıtlık içinde görülmektedir. Yunan mitolojisi dışında Gılgamış’la ilgili bir mit daha bulunmaktadır. Gılgamış ölümsüzlük bitkisini arar ama bulduğu anda da otu bir yılan ondan çalar ve yutar. Yılanın bu öyküde olduğu gibi ölümsüzlük otunu yiyen bir canlı olması nedeniyle onun görüntüsünün sağlık amblemi olarak alındığı ileri sürülmektedir.
Psikiyatride Mitoloji
Psikiyatri terimi Yunanca psykhe ve iatros sözcüklerinin birleşiminden oluşmuştur. Terimin içindeki Psykhe sözcüğü Yunanca’ya mitolojiden girmiştir. Psykhe’nin güzelliğini kıskanan Afrodit, oğlu Eros’tan Psykhe’yi dünyanın en çirkin insanına aşık etmesini ister. Ama Eros kendisi Psykhe’ye aşık olur. Bundan sonra Psykhe’nin ruhsal durumunu alt üst eden birçok olay gelişir.
Panik
“Panik” teriminin atası Pan’dır; Pan mitolojide sürülerin ve çobanların tanrısı idi. Pan keçi ayakları ve keçi kuyruğu ile dünyaya geldi. Alnında iki boynuz vardı. Çenesinde bir teke sakalı sarkıyordu. Savaşçı tanrı kimliğiyle Titanlar Savaşı’nda yer almış ve özellikle Zeus’un zaferine katkıda bulunmuştur. Helezon biçimindeki boru çalgısının korkunç sesiyle Titanlar arasına korku ve panik salmıştır. Pan bazen kötü niyetli, korkunç bir yaratık gibi, ıssız yerlerde, dağ başlarında, yolunu şaşıran tek kalan kimselerin gözüne görünür, onların ödlerini koparırdı. Pan’ın yakınlarda olduğunu hisseden hayvanlar duydukları ani gürültüler, beklemedikleri yaygaralar karşısında darmadağın olarak, çıldırmış gibi koşarlardı. Çobanlar bile bu durumdan ürkerler, korkarlar, onlar da düşünmeden kaçarlardı. Bu “Panik”, yani Pan’dan gelen korku ve dehşettir.
Fobi
“Fobi” terimi Yunanca phobos kelimesinden türetilmiştir. Phobos, Yunan mitolojisinde Ares’in mahiyetindeki korku tanrısıdır. Phobos, savaş tanrısı olan Ares’in yanından hiç ayrılmaz ve korku ile dehşeti simgelerdi. Tanrı Phobos “fobi” olarak modern tıbbın içine girerek yine korku ve dehşet saçmaya devam etmektedir. Fobi kelimesi genel olarak tıpta psikiyatri bölümünde sıkça kullanılan bir terimdir. Birçok sözcüğün sonuna eklenerek yüzlerce terim türetilmiştir. Hatta Thanatofobi (ölüm korkusu) ve Araknofobi (Örümcek korkusu) gibi kelimelerde yan yana iki mitolojik kökenli kelime birleşerek isimlendirme yapılmıştır. Fobi kelimesini ilk olarak Romalılar kullanmışlardır. O devirde hidrofobi sözcüğü kuduz olgularında sudan kaçmayı tanımlayan bir kavram olarak kullanılmıştır.
Hipnoz
Hypnos Yunan mitolojisinde uyku tanrısıdır. Erebos (karanlık) ile Nyks’in (gece) oğludur.
Uyku tanrısının sarayına asla gün ışığı giremezdi. Hypnos yumuşak sedirinde yatar, mağarasında haşhaş tütsüler bulundururdu. Çevresinde ise düşlerin yaratıcısı oğulları yer alırdı. Hypnos günün yorgunluklarını atmak için tüm canlı ve cansızları uyutarak dinlendirirdi. Mitolojiden adını alan hipnoz olayı günümüz sağlık bilimlerinde halen kullanılmaktadır.
Elektra Kompleksi
Elektra, Yunan mitolojisinde, Agamennon ile Klytaimnestra’nın kızıdır. Babaları, annesi ve onun sevgilisi tarafından öldürüldüğünde, kardeşi Orestes’i uzaklaştırarak onun yaşamını kurtarır. Orestes döndüğünde, annesiyle sevgilisinin öldürülmesinde Elektra’ya yardım eder. Elektra tıpkı Oidipus gibi içerdiği zengin anlamlarla sanat dallarının her alanında sanatçılara ilham kaynağı olmuş ve yeni özellikler kazanıp zenginleşerek günümüze kadar uzanmıştır. Elektra’nın babası nedeniyle annesini öldürmesi, psikanalizde babaya aşırı düşkünlük şeklinde ortaya çıkan olgularla benzerlik kurulmasına yol açmış ve bu terim günümüz tıbbının terimleri arasına katılmıştır.
Letarji
Özellikle nörolog ve psikiyatristlerin daha çok kullandıkları bir terim olup kişinin derin uyuşuklukta olduğu sürekli ve patolojik uyku durumunu ifade eder. Kişinin kaslarında da tam bir gevşeme vardır. Bu terimin türetilmesinde de iki mitolojik tanrıçanın torununun adından faydalanılmıştır. Bu torunun adı Lethe’dir; Lehte ölüler ülkesinde bir pınar halini almıştır ve suyundan içen huzur içinde uykuya dalmaktadır. Günümüzde sebepsiz uyumalara verilen isim olmuştur.
Tıpta isimler bu kadarla bitmemektedir; daha başka birçok organımızın (İris, Atlas omuru, Aşil tendonu, Himen), hastalık ya da semptomların (Priapizm, Caput medusa, Veneryan, Nimfomaniya) ve bakterilerin (Staphilokok, Proteus) adları mitolojik kökenlidir.
Astronomide Mitoloji
Gezegenler tanrılara benzetilerek adlandırılmıştır. En büyük gezegene en büyük tanrının adı Jüpiter (Zeus), en güzel görülen gezegene Venüs (Afrodit), en kızıl görünen gezegene Mars (Ares) denilmiştir. Mars’ın uydularından biri korku tanrısının adı Fobos’dur. Deniz tanrısı Neptün (Poseidon) de gezegen Neptün’ün mavi görüntüsü sayesinde onunla eşleşmiştir. Pluton (Hades) bilindiği gibi yer altı tanrısıdır. Bu tanrı efsanelerde yer üstüne çok az çıkar. Eski dönemlerde gezegen olduğu sanılan ve bugün gezegen olmadığı kabul edilen Pluton güneş sistemimizin en uzak gezegeniydi. İsimlendirilirken Pluton adını almasının nedeni, yeraltı tanrısının Güneşi en az gören tanrı olmasıdır.
Coğrafya Terimlerinde Mitoloji
Bu alanda da mitoloji kökenli sözcük örnekleri bulunmaktadır. Avrupa kıtasının adı Zeus’un sevgililerinden biri olan Europa’dan, Volkan terimi de en eski Latin tanrılarından biri olan Vulcanus’tan gelir. Sönmüş yanardağ olarak saygı görmüş, sonraları da yanardağların içinde çalıştığına inanılmıştır. Gaia’nın oğlu olan Okeanus yerkürenin çevresindeki devasa ırmağın tanrısıdır. Ayrıca Okeanus mitolojide dünyayı çevreleyen denizi de simgeler. Bu haliyle de yeryüzünün büyük denizlerine yani okyanuslara isim babası olmuştur. Coğrafyada aslında mitolojide bir Titan olan Atlas’ın da önemli yeri vardır. Boreas Trakya’da oturan Kuzey rüzgârı tanrısıdır ve günümüzde kullandığımız Bora rüzgârlarının isim babasıdır.
Kimyada Mitoloji
Kimya biliminde de mitoloji en fazla elementin isimlendirilmesinde kullanılmıştır. Phosphoros, sabah yıldızının Yunan mitolojisindeki adıdır. Sabah yıldızının parlaklığı fosfor elementini isimlendirmiştir. Selenyum elementi yandığında parlak bir alev oluşturur. Bu görüntü elementin adını mitolojide Ay’ın simgesi olan Selene’den almasını sağlamıştır. Cıva bir yere döküldüğü zaman sağa sola dağılacak biçimde hareket eder ve toplaması oldukça zordur. Batı dillerinde cıvaya “mercure” denir. Bu isim Romalıların Mercirus adını verdikleri Hermes’ten gelmektedir. Hermes mitlerde anlatıldığı gibi daha doğduğunun ertesi gününden başlayarak ele avuca sığmayan hareketler yapmıştır. Onun bu ele avuca sığmayan hareketleri cıva metaliyle benzerlik kurulmasına neden olmuştur.
Müzikte Mitoloji
Müzisyenler de en az ressamlar kadar mitolojiden ilham almıştır. Hatta bizzat “müzik” sözcüğü de mitolojiden kökenlenmiştir. Yunanca musiki anlamına gelen “mousikos” sözcüğünün mitolojideki Mousalar’la ilgili olduğu, bu sözcüğün ayrıca şiir ve öteki sanatları da kapsadığı ileri sürülmektedir. Zeus ile Mnemosyne’nin hepsi bakire dokuz kızı olan Mousalar “esin ve sanat perileri ya da tanrıçaları” olarak nitelendirilirler. Mousalar’ın başı olarak adlandırılan Kalliope lirik şiirin esin perisidir. Erato ise koro halinde söylenen aşk şiirlerine esin kaynağı olmuştur. Mitolojinin müzik eserlerinin konularını etkilemesini ise barok dönemle birlikte görüyoruz. Tarihteki ilk operalar Orfe ve Euridice’nin acıklı öykülerinden kaynaklanmıştır. Beethoven ise Prometheus’un Yaratıkları adlı bale yapıtını yazmıştır. Müzik alanında daha birçok besteci mitolojik öykülerden esinlenmiştir. Müzik alanına sadece Yunan mitolojisi esin kaynağı oluşturmamıştır. Örneğin, Wagner eski Alman, Sibelius ise Fin mitolojilerinden esinlenmişlerdir.
Bilgisayar Teknolojisinde Mitoloji
Oldukça yeni sayılabilecek bir olgu olmasına rağmen, halen bilgisayar teknolojisinin buluşlarında da mitolojik öykü kökenli isimler kullanılmaktadır. Örneğin, bilgisayarda bir güvenlik programı olan Kerberos, adını ölüler ülkesinin kapısını bekleyen üç başlı bir köpek olan Kerberos’tan almıştır. Bu konuyu incelerken Trojanları da unutmamamız gerekir.
Sinemada Mitoloji
Bir dönem sinemada peşpeşe konusunu mitolojiden alan filmler çevrilmiştir. Bunlar içerisinde Herkül filmleri ön sırayı tutmaktadır. Truva savaşları defalarca filmlere konu olmuştur. Oidipus ve Elektra mitleri hem sinemada hem de tiyatroda yine çok sık ele alınmıştır.
Resim Sanatında Mitoloji
Ortaçağdan beri birçok ressam tablolarını mitolojik öykülerden esinlenerek yapmıştır. Bu alanda sınırlı satırlarda sayamayacağımız kadar çok eser bulunmaktadır. Bunlar içinde bekli de en ünlüsü Botticelli’nin “Venüsün Doğuşu” adlı tablosudur.