Okuma süresi: 2.48 mintues

Anadolu Aydınlanma Vakfı, 14-17 Eylül tarihleri arasında, Ege Bölgesi Bozdağ’da bulunan Subatan Yaylası’na bir gezi düzenledi. Subatan Yaylası, adını yayladaki suların toplanarak battığı küçük bir düdenden alıyor.

Bozdağ’ın yaylaları Osmanlının ilk zamanlarından beri, devirlerinin iki büyük kültür merkezi olan Manisa ve Birgi’nin hem yazlık dinlence yeri olmuş, hem de yol ortası soluklanacak konaklama yeri olarak kullanılmış. Yöre tarihçesi ile ilgili olarak Aydınoğulları beylerinin, sıcak yaz günlerini serin Bozdağ yaylalarında geçirdikleri, Fatih Sultan Mehmet’in de Manisa’daki şehzadelik yıllarında hocası Molla Gürani’den ders almak ve dinlenmek için Bozdağ’a geldiği söyleniyor. Kış aylarını Zeytinli’de geçiren yöre halkının belediye, postane, sağlık ocağı ile beraber her yaz Gölcük’e göçmesi bizlere ilginç geliyor.

Subatan Yaylası’nda kamp etkinliğini gerçekleştireceğimiz, Işık ve Süheyla Yazan çiftine ait 60 dönümlük çiftliğe ulaşıyoruz. Kamp alanında misafirlere kişisel çadırlarda konaklama veya büyük etkinlik çadırında kişisel uyku tulumları ile konaklama imkânı sunuluyor. Otelde kalmak isteyen dostlarımız ise 15 dakikalık mesafedeki krater gölünün etrafında yer alan otelde konaklıyorlar.

Kampa vardığımız ilk gün öğleden sonra kamp alanında buluşuyor, yaz başından beri çok sık görüşemediğimiz dostlarımızla hasret giderdikten sonra, Işık Bey’den bu güzel çiftliğin kuruluş hikâyesini dinliyoruz. Yirmi sene önce alınan arazinin, anlayış olarak birbirine yakın insanların bir arada olmaları, hatta yerleşmeleri ve paylaşım yapmaları için iyi niyetle oluşturulan bir saklı bahçe olduğunu anlıyoruz. İkinci gün kampın bulunduğu çiftliği beraberce geziyor, ardından yürüyüşe çıkarak bir hayli yaşlı olan –4000 yıllık olduğu söylenen– ulu çınar ağacını ziyaret ediyoruz.

Üç günlük konaklamamız süresince dostlarımız bilgi ve sanatsal becerilerini bizlerle paylaşarak zamanımızın dolu dolu geçmesine katkıda bulunuyorlar. Sabahları Nilgün Çevik Gürel’in eşliğinde yoga ile güne başlıyor, gün içinde Makrobiotik Şiatsu çalışması hakkında Ümit Gürel’in, Kabala hakkında İbrahim Altav’ın, Göbeklitepe hakkında Ahmet Yazman’ın anlatımlarına katılıyoruz. Akşamları Sinan Yasdıman’ın tasavvuf müziği ve Hakan Uluğ’un sanat müziği konserleri ve dostlarımızın sema performansı ile zevk ediyoruz. Kampta konaklamamız süresince güler yüzlü çalışanların yörede yetişen malzemelerle yaptıkları lezzetli yemekleri şenlik havasında yiyor, dağ havasının keyfini çıkarıyoruz.

Geceleri de yaz sıcağında yaylada olmanın keyfini serin akşam uykularının koynunda çıkarıyoruz. Son günümüzde ise Gölcük göl kenarındaki çay bahçesinde yöreye özel katmerle kahvaltımızı yapıyor, göl manzarasına karşı dostlarla sohbete dalıyoruz. Bozdağ’da üç günümüzün nasıl geçtiğini anlamadan evlerimize doğru yola koyuluyoruz.

Berna Öztan
+ Son Yazılar