Fasih Arab dili:

Arab belâgati: Meani, Beyân, Bedii.

Beyân ehli: dilciler, nahivciler, belâgatçılar, usul-u fıkıhçılar ve kelâm âlimleri.

İrfân ehli: mutasavvıflar, bâtıniler, işrakîler.

Burhân ehli: mantıkçılar ve filozoflar.

“Beyân” câmi (kapsayıcı) bir ilimdir; anlatma, tebliğ yanında anlama, öğrenme, düşünme faaliyetlerini kapsar.

Kitâbu’l mubîn (beyân edici kitap): Kur’ân.

Beyân ilmi: Arap İslâm kültürü içerisinde, bir dünya görüşü, kavramlar sistemi ve düşünme yöntemini ifade eder.

Lisânü’l Arab (İbn Manzur).

“B-Y-N” beş ayrı anlam seviyesi verir:

1) B-Y-N: Birleştirme, kavuşma. Kelime kökünde birleşme anlamı neredeyse sadece “ayn” vezninden bir isim olan “beyn” kelimesine hastır.

Beyit: “Ömrüne yemin olsun ki kavuşma (beyn) olmasaydı, aşka tahammül edilmezdi; aşk olmasaydı da hiçbir gerçek âşık kavuşmak (beyn) için yanıp tutuşmazdı.”

“…andolsun ki aranızdaki bağlar (beynükum) kopmuş, ortak zannettikleriniz sizden ayrılmışlardır.” (En’am:94)

Bu ayetteki “beynükum” kelimesi hem merfu (beynükum şeklinde), hem de mansub (beynekum şeklinde) okunmaktadır.

“Beynükum” okunuşu, beyn kelimesinin, fiilin (tekatta’a: koptu, dağıldı) faili yorumuyladır ve “birlikteliğiniz dağıldı” anlamına gelir.

“Beynekum” şeklinde okunması ise aslı “mâ beynekum” şeklinde olan kelimeden, ism-i mevsul olan “mâ” sözcüğünün düştüğünü ifade eder. Bu durumda kelime, “aranızdaki şey” anlamına gelir.

Görüldüğü üzere, “beyn” kelimesinin birleştirme anlamını ifade etmesi, sadece “beynükum” şeklinde okunduğundadır. “Beynekum” okunduğunda ise, “beyn” kelimesi ayırma, fasl anlamı kazandırır.

Zemahşeri, “Eğer ‘cemea beyne’ş-şey’eyni’ (iki şeyi birleştirdi) denilirse, bu te’vil ile, fiili mastarına isnat etmek yoluyla, iki şeyi birleştirmek kast edilir; “beynu” diye merfu söyleyen ise, fiili zarfa isnat eder,” demiştir.

2) B-Y-N: Bilfiil ayırma. Lisânü’l Arab bu kökün ayırma anlamına geldiği ile ilgili oldukça geniş açıklamalarda bulunur.

Mezkür beyn kalıbına ilâveten, uzaklık ve ayrı olma anlamında başka kalıplar da vardır:

– Mübayene: ayrılma, uzaklaşma. “Tebayene el kavmu” (kavm göç etti), “Tebayene er-raculani” (adamlar ayrıldı) demektir.

– Gurâbü’l-beyn (ala karga): benekli karga demek olup diğer kargalardan ayrılan türdür.

– Ebâne: ayırma, ayrılma. Başını bedenden ayırdı (ebâne).

– Mübin: ayıran.

– El-beyn: ayrılma, uzaklaşma. Bir hadis-i şerifte, “Bardağı ağzından uzaklaştır (ebin)” buyrulmuştur.

– el-Bânie: bir kişinin anne ve babasından mal varlığını ayırmasını, (bâine) istedi denilir.

– el-Bâin: boşanmış kadın.  Bâin talâk: erkeğin zevcesini ancak yeni bir nikâh akdiyle geri getirebileceği türden bir boşamadır. Genç kızın evlenerek baba evinden ayrılması ise “bânet” şeklinde kullanılır.

3) B-Y-N: Açıkça ortaya çıkmak, belirginlik. Bir şeyin ortaya çıkması, onun diğer şeylerden ayrılması demektir: “Bâne’ş-şey beyânen” (açıkça ortaya çıktı), “Ebâne’ş-şey” (bir şeyi açıklamak).

4) B-Y-N: Fasih konuşmak, belirgin konuşmak: “El beyân” (Güzel ve akıcı konuşmak), “El-beyyinu mine’r-ricâl” (fasih konuşan adamlar).

Bir hadis-i şerifte, “Beyânın sihirli bir gücü, şiirin de birtakım hikmetleri vardır,” buyrulmuştur.

5) B-Y-N: İnsan beyân sahibi bir canlıdır. “Rahmân, Kur’ân’ı öğretti; insanı yarattı; o’na beyânı öğretti.” Rahman sûresi ayetindeki “beyânı öğretti”den maksat, ona temyiz kabiliyeti vererek onu diğer canlılardan ayırdı demektir.

El-Burhân fi Ulumi’l Kur’ân’ın yazarı Zerkeşî, “Burada ‘allemehü’l beyân’ ifadesindeki atıf ‘vav’ının düşmesindeki hikmet, Yüce Allah’ın, beyânı öğretmeyi, yaratmayla eşdeğer tutmasındandır; ‘beyânı öğretti’ ayetini, ‘insanı yarattı’ ayetinin açıklaması (bedeli) olarak getirmiştir,” demiştir.

Muhâsibî’nin Hâlid bin Saffan’dan naklettiği gibi: “Eğer tıbyân (beyân etme) olmasaydı, insan akılsız bir hayvan ve mutlak bir sûretten ibaret olurdu.”

Lisânü’l Arâb’ta, F-S-H kelime köküyle ilgili olarak şöyle bir metin görüyoruz: “Canlıların iki tür olduğu söylenir: ‘A’cem’ ve ‘Fasih’. Fasih, nâtık olan insan, a’cem ise nâtık olmayan hayvanlardır.” Bir hadis-i şerifte, “O tüm fasih ve a’cem canlılar adedince mağfirete ermiştir,” buyrulmuştur.

Özetlenirse, beyân, bir yöntem olarak “ayırma ve açığa çıkarma”; bir dünya görüşü olarak ise “ayrı ve açığa çıkmış olma” anlamına gelir.

Alıntılar: Arap-İslâm Kültürünün Akıl Yapısı, M. Âbid el-Câbirî, 1999, İstanbul, Kitabevi Yayıncılık.

Metin Bobaroğlu
+ Son Yazılar