Ayın Konuğu: Kazım Aksan

Değerli araştırmacı, yazar ve entelektüel Burhan Oğuz hocamın, geçmişte yayın haklarını devrettiği devasa külliyatın yayına hazırlanmasında büyük emekleri olan Kazım Aksan beyefendi…

 

– Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?

1957 yılında, Mayıs ayının birinci günü doğmuşum; hem Ramazan imiş hem de 1 Mayıs İşçi Bayramı. Ankara’nın Çankaya semtinde İltekin İlkokulu’nda okudum. Çocukluktan beri fotoğrafçılığı çok severdim, fotoğraf makinem vardı.

1977-1978 yılları, sol duyarlılığım arttı,1977’de 1 Mayıs olayları beni sol hareketlere yönlendirdi. Bulunduğum toplulukta, kitle iletişimini güçlendirmenin yollarını arıyorduk. Ben 21 yaşındaydım, Beyoğlu’na gidip üzerinde rayları olan tahta bir stamp, rayları ölçüsünde plastik harfler aldım ve onları yerleştirip 8 cm ölçüsünde mini broşürler basmaya başladım. Ardından 1979’da liseyi bitirince kendimi geliştirmem gerektiğini anladım. Şampiyon Daktilo sekreterlik kursuna katıldım, iyi dereceyle mezun oldum. Peşinden bilgisayarla daktilografi konusunda eğitim aldım. Çeşitli iş yerlerinde çalıştıktan sonra tek başıma, Marmara Eğitim Fakültesi karşısındaki kırtasiyecilerle anlaşıp öğrenci tez dizgileri yapmaya başladım.

Arada yerel gazetelerden davet aldığım için çeşitli yerel gazetelerde çalıştım. 2000 yılında Anadolu Aydınlanma Vakfı yayınlarında dizgi operatörü olarak çalıştım.

 

– Burhan Oğuz’la tanışmanızı anlatır mısınız? Nasıl bir çalışma adabı vardı? Birlikte nasıl çalıştınız? Anılarınız var mı?

Sayın Burhan Oğuz’la tanışmam benim için çok özeldi. Akademik düzeyde ve dizgilerde entelektüel olarak çok zevk aldığım bir çalışma oldu.

Sayın Burhan Oğuz beni gördüğünde tek başıma dizgileri yapacağıma inanmamış olacak ki, o yüzden bana, “Ekibini kur, onlarla yap işini,” demişti. Ama ben kimseye emanet edemezdim çünkü dizgileri yazarken her konuyu yaşayarak, derinden hissederek çalışıyor ve düzenliyordum.

Burhan Oğuz Türkiye için çok özel bir insan, benim düşüncem. Atatürk döneminin yetiştirdiği nadir bir insandır. Sanayi alanında, sosyal, siyasal, tarih ve birçok alanda bilirkişi olarak Türkiye’de daha çok bilinmesi ve danışılması gerektiğine inanıyordum. Anadolu Aydınlanma Vakfı’nın çok değerli bir insanı topluma yeniden kazandırmasına çok seviniyorum.

 

– Eserlerini dizmekle kalmayıp onlar üzerinde kendi araştırmalarınızın, incelemelerinizin olduğunu da biliyoruz. Eserlerinizde sizi en çok etkileyen ne olmuştu?

Kendi araştırmalarım olduğunu söyleyemem çünkü Burhan Hoca’nın bulgularından yola çıkarak geliştirmek diye bir haddim olmaz.

Ben bir dizgi operatörü ve üniversiteyi İngilizce Öğretmenliği 3. sınıftan terk etmiş bir kişi olarak kendimde böyle bir akademik haddi bulmayı saygısızlık görürüm.

Eserlerini dizerken yaşıyor gibiyim. Örneğin, Almanya ile ilgili kitabında kafama takılan; “Neden Almanya ile müttefik olduk, adamlar Kafkasya petrolleri için bizi kullanmak istemişler,” türünden düşünceler oldu ama o düşüncelerimi bırakıp tekrar dizgiye temiz bir soluk ile devam ettim.

Sayın Burhan Oğuz hocamızın röportajlarında gözlemlediğim en değerli husus her tür konu anlatımlarında çağdaş Türkiye’yi en etkili biçimde ifade edişidir. Hocamızın video ve röportajlarının Anadolu Aydınlanma Vakfı kanalından izlenmesi ve okunması gerektiğini, izleyicilere çok büyük katkılar sağlayacağını düşünüyorum.