Schopenhauer’ın irade felsefesi esas olarak Kant felsefesine dayanmaktadır. Ancak oluşma süreci içinde bu felsefe, kendi dönemindeki Romantiklerin (Fichte, Schelling ve Hegel) görüşlerine tepki olarak Kant’ı savunurken, […]
Ümit ve Korku birbirinden ayrılmaları mümkün olmayan ve doğuştan gelen varoluşsal temel duygularımızdır. İnsanın ümitsiz yaşayamayacağını söylediğimizde bununla, ümitsiz insanın sadece “ruhsuz” ya da “ölü” olduğunu […]
Kaygı, başlangıçta duygu düzeyinde idrak edildiği için, fark ettiğimizde varlığına açık seçik bir anlam veremediğimiz bir duygu türüdür. Kaygı, sürekli farkındalıklı olarak duyumsadığımız ve bilinçli olarak […]
İnsan beşerî varlığı bakımından varoluşsal sınırlar ile koşulludur. Bu sınırlar her birimiz için aynı ve değişmezdir. Beslenme, barınma, üreme, doğanın kuvvetleri ve çevre, hayatın devamı için […]
Bilim, sanat, din ve felsefe aynı Birlik’in ayrımları oluşları ve nesnelerinin ortak oluşları bakımından, ancak birlikte ele alındıklarında kavranabilirler. İnsan, maddi dünya ile ilişkisinde bilim ve […]
I. Varoluşsal düzeyde yabancılaşma: Her insanın bebekliğinden çocukluğuna geçiş ile başlayan ve her birimizin yaşamında zorunlu bir açılımı temsil eden, varoluşsal bir yabancılaşmadan söz edebiliriz. İnsan […]
Hal sahibi olmak insana özgü bir niteliktir. Her düşünce değil, ancak değer yüklediğimiz düşüncelerimiz psişemiz üzerinden yansıyarak, hangi değere yöneldiğine bağlı olarak, bizde farklı hallerin oluşmasına […]