Fena ihtiraslarına hakim olmayı öğren
Doğru ol, unutma ki ölüm var
Hayatta kolayca kazanılan mal
Ve saire kolayca mahvolabilir
Haydan gelen huya gider
Talihin getirdiği felâketlere gelince,
Bunlara çaresiz boyun eğ,
Dayan ve onları mülayimleştirmeğe çalış
Kadere keder olmaz
Ma’budlar, hükmü en zalimlere bırakmaz
Hatanın da -gurur gibi- âşıkları vardır
Filozofun, tasdiki de reddi de ihtiyatlıdır
Eğer bir hataya düşerse bir daha düşmez.
Sözlerimi dinle ve kalbine nakş et!
Gerçekleşmemiş şeylere göz ve kulaklarını kapa
Başkasını taklid etme, kendin düşün.
Kendin karar ver, hür bir surette,
Bırak, sebepsiz ve gayesiz olarak deliler hareket etsin
Sen, Hal’de istikbali görebilmelisin
Bilmediğin şeyi yapacağını iddia etme
Öğren! her şeyi zamanla başarırsın
Sıhhatini gözet! her şeyde i’tidali unutma,
Beden için gıdada, ruh için dinlenmede,
Sabah gözlerini açınca, o gün yapacağın işleri düşün.
Ne yaptığını, ne unuttuğunu düşünmeden asla yatma.
Eğer iyilik ettinse, her gün onda ısrar et!
Öğütlerimi düşün, sev, izle,
Bunlar seni ilâhi fazilete götürür.
Öyle ki hakiki doğruluklar üzerine aydınlanan
Kalbin boş arzularla çarpmaz,
Göreceksin ki insanları hırslandıran fenalıklar,
Kendi seçmeleridir, ve bu bedbahtlar, saadetin kaynağını
Kendilerinden uzak yerlerde aramaktadırlar.
Mutlu olmayı pek az insan bilir,
Çoğu ihtiraslarının oyuncağıdır,
Uçsuz bucaksız bir deniz üstünde, zıt dalgalar arasında
Körleşmiş bir halde yuvarlanırlar ve fırtınaya,
Ne mukavemet edebilirler ne de bir kenara çekilebilirler.
Onlar bunu, “Allah’tan” derler.
Fakat hayır: Hakikati görmek,
Doğruyu, eğriyi ayırd etmek,
Soyu ilâhi olan insanlara özgedir.
Tabiat onlara koldaştır
Sen ki bu hakikati biliyorsun ey hâkim ve mutlu insan!
İyilik limanında kal.
Benim kanunlarımı işle: Yaşının sürükleyeceği fenalıklardan çekin,
Aklın daima “Ben”ine hâkim olsun,
Ancak bu suretle yüksek aydınlıklarda
Ölümsüzlerin arasında, sen de bir Ma’bud olursun!”