Teptim Keçe Sivrilttim Külâh

Sayı 2 - Eğitim Sorunu

Vaktiyle bir ihtiyar kadın, torununu bir keçecinin yanına çırak veriyor. Çocuk bir kaç gün çalışınca usanıyor, dükkâna gitmemeye başlıyor. Ninesi soruyor:

– Dükkâna niye gitmiyorsun oğlum?
– Ustamdan sanatı öğrendim, devam etmeye lüzum kalmadı.
– Nasıl öğrendin?
– Nasıl olacak, teptim keçe sivrilttim külâh, giy başına git işine…

Kadıncağız da inanıyor… Birgün çocuğun ustasının dükkânının önünden geçerken, keçeci kadını çağırıyor. Kadın dükkâna girip oturuyor. Usta, çocuk niçin gelmiyor, diye sorunca, kadın diyor ki:

– Bizim oğlanın aklı evvel, sanatı iki günde öğrenivermiş.
– Nasıl öğrenmiş?
– Nasıl öğrenecek, teptim keçe sivrilttim külâh, giy başına git işine diyor…

Usta gülerek:

– Vay canına, diyor, oğlan kendi öğrendikten başka, ninesine de öğretmiş…

İsmail Emre’nin yorumu:
Buğdaydan harman olur ama, cevherden harman olur mu? Cevher pazar yerinde satılmaz. Arzun Allah rızası içinse böyle. Bunu bana ver, arayalım denmez. Anlamıyorsak kalbimizi, görmüyorsak gözümüzü teslim ederiz bilene. Bir de bakarsın ki ağzımız, gönlümüz şarp, diye açılmış. Fakat emek çekmeden olmaz. Yoksa iş, “TEPTİM KEÇE, SİVRİLTTİM KÜLLÂH” meselesine döner.

Kaynak: Yeni Yunus Emre Dergisi / Adana