“Bir Devrimcinin Otobiyografisi”[1] ve “Uzun Devrim”[2]
(Mao’dan Tiananmen Meydanı’na)
“ Vicdan sahibi olmakta aşırılıkta gerçek bir hastalıktır.
Böyle olduğuna yemin ederim.”
-Fyodor Mihayloviç Dostoyevski,‘Yeraltından
Anılar/Notlar’-
1893 yılında Çin’in Hunan
eyaletinde doğdu. Babası zengin bir kişiydi. 13 yaşına kadar sabahları tarlada
çalışan öğleden sonraları da okula giden Mao, 1911 yılında Guomindang ordusuna
katıldı. Bu ordu 1912 yılında Mançu Hanedanı’nı devirerek cumhuriyet ilan etti.
Mao, Marksist fikirlerle de öğretmen okulunda okurken tanıştı; bu fikirler
Pekin’e yaptığı bir gezi sırasında pekişti; bu gezi Mao’ya, aynı zamanda ÇKP’yi
kuracak olan öncülerle tanışma fırsatı verdi.
Mao, soydaşı olan Li Dazhao’dan çok
etkilendi ve Li’nin “Çin’deki devrimin
ancak köylü tarafından başarılabilir” fikrini daha sonraki mücadelelerinde
ana düstur olarak benimsedi.
Mao, ilk siyasi faaliyetlerini
Hunan’da özerklik yanlısı bir hareket içinde yürütmeye ve bu hareketin sosyalist
gençlik bölümünü örgütlemeye koyuldu. Ardından ÇKP’nin eylemlerine katılacak ve
onun desteklediği işçi sendikalarıyla bağlantılı bir madenciler grevi
örgütleyecektir. 1921’de yapılan ÇKP kongresinde Mao sekreter oldu. ÇKP’nin ilk
taktiği, birleşik milliyetçi taktiği oldu; bu cephede anarşistlerle omuz omuza
mücadele yürütüldü ve hatta Cumhuriyetçi Sun Yat-Sen’in Guomindang’ı ile
bütünleşildi.
ÇKP, 1925 yılındaki ilk devrimci
ayaklanmasını organize etti ve bu ayaklanma kanlı bir şekilde bastırıldı. Bu
ayaklanma ÇKP için sonun başlangıcı gibiydi; 1927’ye gelindiğinde hemen hemen
sıfır noktasına gelmişti. On yıl sonra parti Japon işgalcilerine karşı bir kez
daha Guomindang ile işbirliği yaptı; ancak bu kez, kendi birliklerinin bağımsızlığını
korudu; çünkü rüzgâr artık Mao’nun kızıl devrimcilerinden yana esiyordu.
Aslında Mao, 1925 yılından itibaren
parti ile ters düşen tezleri savunuyordu. Büyük ayaklanmalar geleneğini
sürdüren Mao, Hunan eyaletinde ilk köylü birliklerinin kuruluşunu destekledi.
Mao, yabancı etkisine açık olan şehirlerden ziyade bu etkiye kapalı olan
köylülerin harekete geçirilmesinin daha kolay olduğunu düşünüyordu. Ayrıca ÇKP’nin
şehirli yöneticilerinin SSCB’nin sözcülüğünü yapmaktan başka bir iş yapmadığını
düşünüyordu. Bu hareket Mao’nun liderliğe yükselmesinde önemli bir dönüm
noktası oldu.
1927’deki kırım/katliamdan sonra
komünistlerin yeniden örgütlenişi sırasında Çin Köylüler Birliği’nin (ÇKB)
yönetimine seçildi Mao. “Güz Hasadı
Ayaklanması”ndan arta kalan birkaç köylüyü bir araya getiren Mao, ilk devrimci
orduyu kurdu. Ne var ki Guomindang’ın lideri Çan Kay-Şek’e bağlı hükümet
birlikleri, Mao’nun devrimci ordusunu Jinggang dağlarına sığınmaya zorladı;
Mao, burada Parti’nin destek vermemesine rağmen, Kasım 1927’den itibaren
toprakları köylüler arasında paylaştırdı ve köylüleri silahlandırdı. Kızıl
Ordu’nun gelecekte komutanı olacak olan Zhu De’nin askeri yardımıyla kızıl
üsler, özellikle Jiangxi eyaletinde çoğaldı. 1931’de devlet başkanlığını
Mao’nun üstlendiği bir Çin Sovyet Cumhuriyeti ilan edildi; iki yıl sonra, Parti
Merkez Komitesi’nin geri çekilmesi üzerine Mao bu eyalette komünist devrimin
başına geçti.
“Uzun Yürüyüş”[3]
ve İktidar:
Komünistler, 1934 sonbaharında bir
yıl sürecek bir ‘Uzun Yürüyüş’ için Jiangxi’yi boşaltmak zorunda kaldılar; yola
çıkan yaklaşık 100.000 kişiden yürüyüşün sonunda ancak onda biri hayatta
kalabilmiştir. Kızıl Ordu birlikleri, düşman kuşatmasından kurtulmak için
kendinden daha kalabalık ve daha iyi silahlanmış hükümet kuvvetleriyle çarpışa
çarpışa kuzeybatıya doğru zorlu bir dağlık arazide 10.000 kilometre yol
yürümüşlerdi. İşte bu ‘Uzun Yürüyüş’ün mimarları ve kalan 10.000 kişi, Çin
devriminin de seçkinlerini oluşturdu.
‘Uzun Yürüyüş’ ve daha sonraki
dönemde ÇKP ve Mao, milliyetçi tepkiden de destek alarak kendi yönetimi altındaki
topraklarda karşılıklı yardımlaşma ekipleri oluşturarak ekonomik örgütlenmeyi
sürdürdü.
Bu tarz örgütlenme şu ilkeden
hareket ediyordu: “Parti otoritesi olarak
tabana ifade özgürlüğü tanıyan ama yukarıdan alınan kararların tartışılmasını
yasaklayan bir demokratik merkeziyetçilik ve düşünceyi baskı altına alan
“özeleştiri”.
Mao, Makyavel’den itibaren
siyasette geçerli olan bir ilke ile başlangıçta, Parti’nin genel direktiflerine
aykırı olarak (“..hedef için her yol
meşrudur.”), zengin köylülerin desteğini yitirmemek için, aşırı sert bir
tarım reformundan uzak durma politikasını uyguladı.
Mao, Guomindang’a karşı üç yıl
süren savaş ve Kuzey Çin köylülerinin yoğun bir biçimde harekete geçirilişi
sonucunda 1 Ekim 1949’da Pekin’de Tiananmen Meydanı’nda bir bildiri okuyarak
Çin Halk Cumhuriyeti’ni ilan etti. 1954 yılında Devlet başkanı seçilen Mao, artık
rejimin ideolojik güvencesi ve yeniden kavuşulan birliğin simgesiydi.
Düşüncesi:
1956’da Hrusçyov’un Stalin’in
kişiliğini tapınmayı eleştiren ve hatalarını ortaya koyan raporundan sonra,
Çinli yöneticiler, ölmüş totaliter şefi savunmaya kalkıştılar; böylece Mao’ya
yönelebilecek eleştirilerin önünü kesmek istediler. Nitekim Mao da, 1957’de
verdiği ‘Halkın İçindeki Çelişkilerin
Adil Çözümü’ konulu söylevinde Marksist ve Leninist anlayışlarla arasındaki
mesafeyi dile getirdi.
Sosyalizme geçiş evresi boyunca,
Marksizm-Leninizm, önceliği ekonomik etkenlere verir ve partinin ideolojisinin
egemen olduğu kültürel alanı her türlü çelişkiden uzak tutar.
Mao; Taocu Yin ve Yang geleneğine
yaslanmakta tereddüt göstermeyerek, çelişkili etkenlerin ortadan kalkması
nedeniyle, ideolojik devrimin ekonomik devrimden önce geldiği “kitle çizgisi” halinde kolektif
enerjiyi seferber edecek art arda devrimlerin zorunlu olduğunu ileri sürdü.
Bu bağlamda, İleriye Doğru Büyük Sıçrama (1957-1960) gönüllü stratejisini
benimsedi; bu doğrultuda “tarım
cephesi askerleri” haline getirilmiş köylülerden ölçüsüz bir üretim
çabası istendi. Büyük Sıçrama’nın
sonucu 13 milyon kişinin açlıktan ölmesine yol açan bir kıtlık oldu. Bunun
üzerine “Büyük Önder(!)”
ülkenin doğrudan yönetiminden çekildi.
Mao’nun önemli fikir kaynaklarından
biri de Charles Darwin’di. Daha sonra anlatılacak olan Kültür Devrimi’nin[4]
temelinde de bu fikirlerin olduğu görülecektir. K. Mehnert, bu konuda “Mao,
kurduğu bu düzenin felsefi dayanağını ‘Çin sosyalizminin temeli, Darwin’e ve
Evrim Teorisi’ne dayanmaktadır’ diyerek açıkça belirtmişti,” demektedir.
II. Dönem İktidar:
1963’ten itibaren, belli başlı
Maocu tezlere dayalı olarak olağanüstü bir propaganda saldırısı, bir sosyalist
eğitim kampanyası başlatıldı: partinin kitleler tarafından denetlenmesi,
hiyerarşiye son verilmesi, el emeğiyle kafa emeği, şehirle köy arasındaki
farklılığın kaldırılması.
Halk Kurtuluş Ordusu’nu yöneten Lin
Biao, Mao’nun kişiliğinde gerçek bir tapınmayı örgütledi. Mao, bir kez daha
ekonomi uzmanlarına karşı çıktı ve iktidarı ele geçirmek üzere parti aygıtına
karşı Kültür Devrimi’ni (1965-1969) yönetti. ‘Dört Eski’ (eski düşünceler, eski kültür, eski alışkanlıklar ve eski adetler )
yok etmeyi, Kültür Devrimi, bürokrasiyi eleştiriyordu.
Liselerde ve üniversitelerde şiddet
hareketleri başladı, öğretmenler dövüldü; 1966’da çoğunluğu öğrencilerden,
fanatik gençlerden oluşan milyonlarca Kızıl Muhafız’ın seferber edilmesiyle
terör doruk noktasına ulaştı. Bu döneme hâkim olan kaostu.
‘Komünizmin Kara Kitabı’ adlı
eserde bu dönem şöyle tasvir ediliyordu:
“Hepsi ölüme mahkûm edilen devrim karşıtları, bütün
halkın davet edildiği açık duruşmalarda, Kızıl Muhafızlar tarafından
parçalanıyorlardı. Halk ise bu esnada “öldür öldür!” diye bağırıyordu. Kızıl
Muhafızlar bazen parçaları kızartıp yiyor ya da hâlâ canlı olan mahkûmun
gözleri önünde ailesine yediriyordu; herkes “eski mülk sahibi”nin karaciğerinin
ve kalbinin yendiği ziyafetlere ve konuşmacının yeni kesilmiş kafalardan
yapılmış bir kazık dizisi önünde konuştuğu toplantılara davetliydi.”
Çin’de yamyamlığa varacak kadar
şiddetlenen nefret ve vahşet hâkimdi (Komünizmin Kara Kitabı, s.617). Kızıl
Muhafızlar, şehirleri denetim altına aldılar ve geçmişin simgesi dedikleri her
şeyi yakıp yıktılar. Kendi içlerinde de bölünmüş haldeki Kızıl Muhafızlar, ordu
tarafından düzene uymaya çağrıldı. Bu düzenleme bizzat Mao tarafından
yönetildi. Mao’nun en çok eleştirilen yönü de bu oldu.
Kendisinden sonra gelen yöneticiler
tarafından Mao’nun uyguladığı Kültür Devrimi, rejimin uğradığı tüm
başarısızlıkların nedeni olarak gösterildi. Aynı şekilde, ‘İleriye Doğru Büyük Sıçrama’dan başlayarak, Mao’nun tüm hataları,
ihtiyarlayan otokrat üzerinde büyük etkisi olan eşi Jiang Quing’in[5]
yönettiği ‘Dörtlü Çete’ye mal edildi. Kültür Devrimi’nin hem örgütlenmesine hem
bastırılmasına katılmış olan bu önde gelen Maocular, 9 Eylül 1976’da Mao’nun
ölmesinden sonra iktidarlarını sürdüremediler.
Kaynakça:
Uzun Devrim, Edgar Snow, çev. Olcay Göçmen, Yücel yay.
Mao Çe-Tung, Bir
Devrimcinin Otobiografisi, Edgar Snow, çev. M.
Ardos, Sol yay.
Çin Deyince, M.Antonietta Maccioccchi, çev. Celal Uster, E yay.
İnsanlar Arasındaki
Eşitsizliğin Kaynağı, J.J. Rousseau, çev.
Rasih Nuri İleri, Say yy.
En Güzel Dünya, Jean Baby, çev. Müntekin Ökmen, Anadolu yay.
Çin-Rus Çatışmasının
İçyüzü, Jean Baby, çev. Orhan Eti, Gün yay.
Teori ve Pratik, Mao Çe-Tung, çev. N. Solukçu, Sol yy.
Yayımlanmamış Yazılar (1956-1971), Mao Çe-Tung, May yay.
Başkan Mao Tse
Tung’un Sözleri, çev. Y. Yalçın, Ekim
yay.
Mao’ya Tapanlar, Yılmaz Çetiner, Altın kitaplar
Çin’in Sosyolojisi, Jean-Louis Rocca, çev. A.N. Kocasu, İletişim yay.
Çin’de Sosyalizmin
Kuruluşu, Jacques Charrierre & Charles
Bettelhelm, çev. Kenan Somer, İzlem yay.
Maoizmin Ekonomik “Teorileri”, E. Korbash, çev. Engin Koçbaş, Bilim yay.
Maoizmin Geleceği, Samir Amin, çev. Işık Soner, Kaynak yay.
İnsanın Özü, George Thomson, çev. Celal Üster, Payel yay.
Kapitalizm ve Sonrası
(Meta Üretiminin Yükselişi ve Çöküşü), George Thomson, çev.
Fatmagül Berktay, Kaynak yay.
Marx’tan Mao Zedung’a
(Devrimci Diyalektik Üzerine), George Thomson,
çev. Coşkun Irmak, Koral yay.
Marksizm-Leninizm’in
İdeolojik ve Politik Düşmanı: Maoizm, Öncü Yayın Kurulu,
çev. Ö. Ufuk, Öncü kitaplar
Pekin Moskova
Çatışması, Bilim ve Sosyalizm
Yazın Kurulu, Haz: Süleyman Ege, Bilim yay.
Maoizmi Kavra Kavrat, Cafer Cangöz, Kardelen yay.
Mao’dan Tiananmen
Meydanı’na, Charlie Hore, çev. Ali
Taş, Koral yay.
Lenin-Stalin-Mao
Türkiye Yazıları, Doğu Perinçek, Kaynak
yay.
Komünalizm Tarihi
(İlk Kaynaklarından Yirminci Yüzyıla), Kenneth Rexroth, çev.
Erhan Baltacı, Amara yay.
[1] Mao Çe – Tung, Bir Devrimcinin Otobiyografisi,
Edgar Snow, Sol yay., çev. M. Ardos, I.b.1970
[2] Edgar Snow, Uzun Devrim, Yücel yay., çev.
Olcay Göçmen, I.b.1975
[3]
Mao Ze – Dung 1934 yılında Jiang – Chi’den 100 bin kişiyle uzun yürüyüşü
başlattı. Aslında bu bir tür geri çekilmeydi. Milliyetçi Çin Ordusu Komingtang
ve Çin Sovyeti, Çang Kay Şek’e karşı savaşta imha olma noktasına gelmişti. Mao
önderliğindeki komünist ordusu 1934’te başlayan bu uzun yürüyüşle, Mao ve
beraberindekiler, 370 günde tüm Çin’i batıdan doğuya 12.500 km. yürüyerek kat
etti.
[4]
Kültür Devrimi: Mao Ze Dung iktidar
mücadelesi sırasında çok planlı hareket etmiş, büyük bir sabırla
başarısızlıklardan geçe geçe başarıya ulaşmıştır. Ülke içinde kendisine karşıt
güçleri yenilgiye uğrattıktan, II. Dünya Savaşı sonrası emperyalizmin
tasfiyesini sağladıktan, 1 Ekim 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti ilan ettikten
sonra, artık yeni hedefi kuracağı düzeni daim kılmaktı. Bu amaçla tasarlamış
olduğu insan modeline ulaşmak için 1966 Kasımında “Büyük Proleter Kültür
Devrimi” başlatmıştır. Bu devrimin önemli ilk öğesi, Mao’nun adeta
putlaştırmaya varan önemi halka benimsetilen; insanı, toplumu, doğayı dönüşüme
uğratan; insanları kendi sistemine göre varoluşları hakkında bilgilendiren bir
düşünce tarzı olan “Mao Ze Dung Düşüncesi (MZD)”dir. Bu düşünce tarzıyla Mao,
birçok sistemin, ideolojinin sahip olduğu yapısına uygun tel tip insan
ütopyasını bir süreliğine gerçekleştirmiştir.
[5]
Jiang
Qiang: 1980’de Dörtlü Çete duruşmasında, ömür boyu hapse mahkûm edilen Jiang
Wung, 1991’de intihar etti.