Kandil

Künhül Ahbar ve Hibetullah’ın Saatnâme’si gibi eserlerde “Arşın altında bin kandil açılır. Bin kandilin içinde yedi kat yerler, yedi kat gökler… sekiz kat cennet, öküz, balık, ol kandilin içindedir…” mealinde sözler bulunuyor. Ve tarikat kandili benimsiyor, mitolojisine onu dahil ediyor: “Kandil nûrunda iken, Hazret-i Şâh-ı Üstad-ı Ezel güvercin donunda uçup cennete geçüp Tûba ağacına kondu… cemi gelen enbiya, Muhammed, Âli, Oniki İmam, Ondört Masum-u Pâk nûrlarındandır.” diye anlatıyor Şeyh Sâfi. Yani kandil, içine dünyaların sığdığı bir fânus oluyor.

Kur’an’da “Allah-ü nûr-üssemâvat ve’l arz.”, yani “Allah göklerin ve yerin nûrudur.” deniyor. Buna göre Allah hem ateş, hem güneş (ışık-nûr), hem aydınlık mânalarına geliyor. Türkçe “Tanrı” sözcüğü ışık-nûr anlamında olan “tan”dan gelmiş, bunun eski çağlarda ateşe ve güneşe tapanlardan kalma olmalıdır.

Alevî-Bektaşî inançlarına göre dünya yaratılmadan önce yeşil kandildeki Hakk, Muhammed, Âli arasındaki esrar, Peygamberin zuhurundan sonra meydana çıkmış, bu esrara Ehl-i Beyt ile kırk kişi katılmıştır ki, bunların kırkı bir, biri kırktır. Zahirî taattan el yuğmuşlardır. Bu mezhep aşk-I ilâhî ile yoğrulmuş, Caferî adını almış, onun için kırk makamı, kırk budak çırağı ile aydınlatılmıştır.[2]

Zamanla güneş Âli’nin remzi yerine geçmiş, ateşin babası güneş, Müslümanlıkta kandil içine girmiş, kandil ululaşmıştır. Kutsal anlamı olan Berat, Mirac, Regaip gecelerine toplumun sadece kandil demeleri bundandır. (Camilere, minareler arasında kandiller asma âdeti II. Selim’den itibaren başlamıştır.) Kadir Gecesi dışındaki gecelerin kutsallığı konusunda Kur’an’da bilgi bulunmadığı gibi hadislerde de kesin sayılabilecek veri olmadığından ötürü İslâm ulemâsı başlarda hem bu gecelerin kutsallaştırılmasını, hem de toplu ibâdet edilmesini bid’ad sayarak bunlara karşı çıkmışlar. Ancak kandil gecelerine karşı ilginin azalma yerine artması karşısında ulemâdan bir bölümü bunu bid’ad-ı hasane olarak kabullenmiş.


Dipnotlar: 

[1]  Türk ve Yahudi Kültürlerine Bir Mukayeseli Bakış, Burhan Oğuz, Anadolu Aydınlanma Vakfı Yayınları, 2003

[2]Türklerde Dinî Resimler, Malik Aksel, s. 49-51