Fitoterapi

Sayı 3 - Dil Sorunu

Hastalıkların taze veya kurutulmuş bitkiler ve bunların doğal ekstreleri ile tedavisidir.

Bitkilerin tedavi amacıyla kullanımı tıp bilimiyle birlikte başlamıştır. Yeryüzünde insanlar var olduğundan beri bitkiler gerek gıda, gerek tedavi amacıyla ve gerekse zehir olarak kullanılmaktadır. İlk insanlar çevrelerindeki bitkilerin yararlarını ve zararlarını gözlemleri sonucunda keşfetmişlerdir. Önceleri besin olarak yararlandıkları bitkilerden zamanla tedavi amacıyla da yararlanmaya başlamışlardır.

Dünya üzerinde 1.000.000 civarında bitki türünün bulunduğu tahmin edilmektedir. Dünya Sağlık Teşkilatının 91 ülkenin farmakopelerine ve tıbbi bitkiler üzerinde yapılmış yayınlara dayanarak hazırladığı bir araştırmaya göre, tedavi amacıyla kullanılan tıbbi bitkilerin toplam miktarı 20.000 civarındadır. Türkiye’de ise bu miktar en az 500 civarındadır.

Aromaterapi: Bitkilerde bulunan uçucu yağlarla yapılan tedavi sistemidir.
Oligoterapi: Sabit yağlar ile yapılan tedavi şeklidir.
Gemmoterapi: Dal ve kök taze tomurcuklarının kullanılması esasına dayanır.

Bitkilerin tedavi amacıyla kullanılışına ilişkin en eski yazılı kaynaklardan biri Çinlilere aittir. M.Ö. 3217 yıllarında imparator Shen-Nung tarafından yazılmıştır.

M.Ö. 3000 yıllarına ait Asur tabletlerinde de çok sayıda bitkisel drog ve reçete kayıtlıdır. M.Ö. 1500 yıllarında yazılmış papirüsler Mısır’daki Teb şehrinde bulunmuştur (1862), 700 civarında bitkisel, hayvansal ve mineral drog kayıtlıdır. İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde Hititlilerden kalma kil tabletlerde de gene bitkisel droglarla ilgili bilgiler mevcuttur.

M.Ö. 5. yüzyılda yaşamış tıbbın babası kabul edilen Hipokrat’m eserlerinde de çok sayıda bitkisel drog kayıtlıdır. 2. yüzyılda yaşayan Bergamalı Galenus hekim olup aynı zamanda kullandığı ilaç tertiplerini kendi hazırladığı için Eczacılığın babası kabul edilmiştir. 500 kadar bitkisel, hayvansal ve mineral drogun tarifini yapmış ve etkilerini belirtmiştir.

Anadolu tıbbi bitkileri hakkındaki en eski ve en önemli kaynak Adana yakınlarında doğan Dioscorides’in eseridir. Grekçe olarak yazdığı 5 kitaptan oluşan eserinde 500 kadar tıbbi bitkinin morfolojik, farmakolojik ve toksikolojik özelliklerini vermektedir.

Bitkisel ilaçlarla Sentetik ilaçlar arasındaki başlıca farklar şunlardır:

1) Bitkisel drogların yan etkileri azdır ve çok uzun zamandan beri tedavide kullanıldıkları için bunlar iyi bilinmektedir. Buna karşılık sentetik ilaçların yan etkileri daha fazladır.
2) Bitkisel drogların çoğu birkaç etkiye birden sahiptir. Çünkü değişik etken maddeleri birarada içerirler. Sentetik bileşikler ise bir tek etkiye sahiptir.
3) Bitkisel drogların etkisi geç görülür ve uzun süre kullanılması gerekir. Sentetik ilaç ise hemen tesir eder.

Bitkisel drogları ve ilaçları konu alan bilim dalı, Eczacılık Fakütesi 3. ve 4. sınıfında okutulan Farmakognozi’dir. İlaç haline getirilebilen tüm doğal kaynaklı maddeleri Farmakognozi inceler. Drogların makroskopik ve mikroskopik tanımı, etken maddelerinin kimyasal yapısı, teşhisi, miktar tayini, etkisi, kullanılışı, kontrolü, tıbbi bitkilerin yetiştirilmesi ve ticareti Farmokognozinin kapsamına girmektedir. Tüm bu bilgiler bitkilerle tedavide, yani Fitoterapide çok önemlidir. Bitkilerin farklı etken maddeler içeren, dolayısıyla farklı etkilere sahip türleri mevcuttur.

Bitkisel İlaç Şekilleri:
1) Tıbbi Çaylar: Hazırlanışları; infüzyon (demleme), dekoksiyon (kaynatma) ve maserasyon şeklindedir.
2) Galenik Preparatlar: Pomat, pat, tenkür, ekstre, eliksir, alkola, hidrola, vb. dir.
3) Preparatlar (Hazır İlaçlar): Lapa, krem, yakı, kompres, yağlar, gargara, buğu, infeksiyon, süt, şurup, solüsyon, losyon, parfüm, vb. dir.

Avrupa’da bitkilerin ilaca katılımı en fazla olan ülke Almanya, ikinci Fransa ve İtalya, sonra İngiltere ve daha sonra da Belçika’dır.

Bitkilerin kullanımında dikkat edilecek bazı hususlar vardır:

1- Doğru bitkiyi toplamak
2- Doğru zamanı seçmek: Yapraklar: Bitki açmaya başladığı zaman, Çiçekler: Tamamen açılmadan önce veya tomurcuk halinde, Toprak altı kısımlar: Bitkinin toprak üstündeki kısımları kuruduktan sonra, Kabuklar: Bitki yapraklarını döktükten sonra, Meyva ve tohumlar: Özel kayıtlar yoksa, olgunlaştıktan sonra.
3- Saklanması: Droglar rutubetsiz, havadar, mümkün olduğu kadar serin ve ışıksız yerlerde saklanmalıdır.

İlaç hazırlarken dikkat edilecek hususlar ise şunlardır:
1- Bitkinin taşıdığı maddelerin hazırlanma şekline uyulmalıdır. Örneğin: infüzyon, dekoksiyon
2- Kontrendike durumlara dikkat edilmelidir. Geçimsizlik durumları olmamalıdır.
3- Bitkilerden toplandıktan sonra özel olarak hazırlanması gereken droglar olabilir.

Bitkisel ilaçların kullanımında, özellikle çaylarda önerilen şekilde hazırlanan ilaç bir defada kullanılmalıdır. Geçimsizlik durumlarını çok iyi bilmek gerekir. Aksi halde yeni rahatsızlıklar ortaya çıkar. Yan etki durumlarını dikkatle takip etmek gerekir. 1 yaşından küçük çocuklar ve hamilelerde doktor tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır. Diabet, gut, sinir, kalp ve böbrek hastalan kontrendike durumlara özellikle dikkat etmelidir. Zehirlenme riski de ilaç kullanımında çok önemlidir. (Zehirli bir bitkinin karışması, uygunsuz şartlarda saklanan malzemede bazı toksik maddelerin oluşması gibi.) Tamamlayıcı tedavilerde en az 21 günlük bir kür uygulanmalıdır.

Şimdi de bitkilerle tedaviye 2 örnek verelim:

Nane (Mentha Piperita L.):
Ballıbabagiller familyasından, Temmuz-Ağustos ayları arasında, leylak rengi çiçekler açan, güzel kokulu, çok senelik, otsu bir bitkidir. Türkiye mentha türleri bakımından çok zengindir. Kuzeybatı ve Batı Anadolu’da, özellikle bahçe ve bostanlarda yetişir. Bitkinin yaprakları ve çiçekli dalları ile yapraklarından elde edilen uçucu yağ kullanılır. Yapraklarda tanen, reçineli maddeler, şekerler, acı madde ve uçucu yağ vardır.

Yapraklar veya yapraklı dallar bitki çiçek açmaya başladığı zaman toplanır. Demetler halinde gölgede kurutulur. Uçucu yağ, taze yaprak ve dallardan, toplanır toplanmaz su buharı ile yapılan distilasyon ile elde edilir. Nane bahçede yetiştirilmek istenirse verimli ve nemli toprak tercih edilmelidir. Başı gölgede ve dipleri serin olmalıdır.

Etki ve kullanılışı: Midevi, özellikle sinirsel kökenli mide bulantılarını kesici, gaz söktürücüdür. Midevi etkisi dolayısıyla mide kramplarında, sindirim zorluklarında, hava yutmalarında, şişkinliklerde, oluşum aşamasındaki mide ülserlerinde etkilidir. Bağırsak gazlarının çıkarılmasına ve sindirim sisteminin tümünün ağrılardan kurtulmasına yardım eder. İshali keser. Karaciğer ve pankreasın işlevlerini destekler. Yatıştırıcı, spazm giderici etkisi dolayısıyla kalp ve sinir sisteminin dostudur. Baş ağrıları, sinirlilik, uykusuzluk, öksürük ve solunum sistemi rahatsızlıklarında tedavi edicidir. Uçucu yağı antiseptiktir. Diş ve dişeti ağrılarının giderilmesinde etkilidir.

Bir litre suya 4-5 tutam taze veya kuru yaprak katılarak hazırlanan demleme, yatıştırıcı ve ağrı kesicidir. Yüksek dozlardaki demlemesi (10 tutamına, bir litre su) sinirleri güçlendirici ve sindirim sistemini uyarıcı olarak mide hastalıklarını, kusma krizlerini ve hava yutma rahatsızlıklarını yatıştırır.

Kötü soluk kokusuna, dişeti ve diş hastalıklarına karşı on tutam yaprak bir litre suda kaynatılarak gargara, losyon veya kompres olarak dıştan kullanılır. Organları dinçleştirmek üzere içten kullanılmak için öğle ve akşam yemeklerinden sonra yapraklardan hazırlanmış tozdan bir tutamı sütle, balla ya da yemek üstüne yenen tatlı ile karıştırılarak alınır.

Lavanta çiçeği (Lavandula Spica L.):
Ballıbabagiller familyasından olup, Haziran-Ağustos ayları arasında mavi-mor renkli çiçek açan, çoksenelik bir bitkidir. Çalı görünüşünde ve yaprakları gümüşi renktedir. Akdeniz ve Ege bölgelerinde bulunur. Daha çok bahçelerde yetişir. Bitkinin çiçekleri ve çiçeklerinden elde edilen uçucu yağ kullanılır.

Çiçekler henüz tamamıyla açılmadan toplanmalı ve gölgede kurutulmalıdır. Uçucu yağ elde etmek için çiçekler toplanır toplanmaz su buharı ile distile edilir.

Evin bahçesinde yetiştirilmek istenirse bitki satan dükkânlardan alınan birkaç kök, kuru ve kalkerli toprağa, hiçbir önleme başvurmaksızın dikilebilir. Toplamadan sonra kalan küçük çalıları tepelerinden, üzerlerinde hiçbir şey bırakmadan budamak gerekir.

Etki ve kullanılışı: Midevi, idrar söktürücü, kurt düşürücü, ağrı kesicidir. Terlemeyi sağlar. Antiseptik, yara iyi edici, balgam söktürücü, idrar yolları iltihaplarını giderici, egzama yaralarını iyi edici, sinir ve kalp kuvvetlendirici etkileri vardır. Genel güçsüzlüğe, gribe, karaciğer ve safra kesesi rahatsızlıklarına karşı da etkilidir. Lavanta çiçeği losyon, banyo olarak travmalara, yara, bere ve kesiklere, şişkinliklere, burkulmalara, eziklere karşı kullanılır. Egzama, ergenlik sivilceleri gibi deri hastalıklarına, yanıklara, ülserlere, yüzeysel iltihaplı yaralara tesirlidir. Gargarayla ağız içindeki küçük yaraları temizler.

Bir litre suya bir küçük lavanta çiçeği katılarak hazırlanan demlemeden günde 3-4 fincan içilebilir. Yaralara, ülserlere, yanıklara karşı dıştan kullanılmak üzere bir avuç lavanta çiçeği bir litre suda on dakika kaynatılır. Gargara olarak kullanmak üzere 34 damla lavanta çiçeği esansı bir bardak suya damlatılır. Bağırsak sancılarına karşı iki tutam lavanta çiçeğiyle iki tutam mercan köşk bir litre suda demlenir. İyice sıcak olarak bir fincan sabah, bir fincan akşam içilir.

El ve ayak banyoları için yarım avuç bitki bir litre suya atılır. Komple banyo için ise güzel bir lavanta çiçeği demeti banyoya konulur.

KAYNAKÇA

1) Farmakognozi Ders Kitabı, Turhan Baytop
2) Fitoterapi kursu ders notları