Dilin Doğası ve Çocuklarda Dilin Gelişimi – 02

Sayı 3 - Dil Sorunu

MEKANİKTE USTALAŞMA

Dilin İçselleştirilmesi

Her üretim sistemi gibi dil de iki ana kısımdan oluşur: Girdi ve Çıktı. Hem otomobil fabrikalarında hem de dil üretim sisteminde, eğer girdi kötüyse çıktının kalitesi kaçınılmaz olarak zarar görür. Sesleri kullanma yeteneğine sesbilim (fonoloji) adı verilir. Sesçil gelişim konuşma sesleri kendilerini beklemekte olan nöron şebekelerini harekete geçirdiğinde başlar.

Herşeyden önce çocuk dikkat verebilecek durumda olmalıdır. Önemli seslere odaklanma ve bunları geri plandaki gürültüden ayırt etme yeteneği beynin çok derinlerinden kaynaklanır. Yeni doğan bebeklerde doğal olarak görülür, ancak gürültünün mantıksal ölçülerde denetim altına alındığı bir ortam sağlayarak buna siz de yardımcı olabilirsiniz. Bir seferde sadece bir kişiyle “konuşmak” da yardımcı olur.

İkinci olarak, çocuğun bir sesi diğerinden ayırt edebilmesi gerekir. Atıfta bulunulan nesnenin başvuru açısından yakında olması kolaylaşır. Ses ayırt etmede ustalaşmanın “kritik dönemi” çok erken gündeme gelir. Altı aylık bir bebeğin beyni bile kendi çevresinde duymamış olduğu sesleri ayırt edebilir. Bu yıllar süresince beyin kaliteli girdi almaz ve gerçek insanlarla karşılıklı etkileşim içinde pratik yapmazsa, çocuk ileride okuma, imla ve açık konuşma konusunda zorluk çeker.

Sözcükleri Söyleyebilmek: Pratik Öneriler

Sözcükteki sesler açık olarak ve doğru sırayla algılanmalı ve beynin kayıt yapmasına olanak verecek kadar bir süre “kısa erimli bellek”te tutulmalıdır. Sonra bu sıra yeniden hatırlama ve üretim için konuşma aygıtına iletilmelidir. Eşzamanlı olarak olgunlaşan beynin öteki alanları gerekli olan kısa erimli belleği sağlar ve belleği iyileştirir.

Şimdi konuşmanın mekaniğinin gelişimini özendirmek için kimi önerilerde bulunalım:

DİLİN İNŞA EDİLMESİ: ANLAMI DİKKATE ALMADAN TEKRARLAMA

a) Çocuklarla konuşurken büyükler daha net ve daha yüksek sesle konuşmaya özen gösterir ve yetişkinler arası konuşmada olduğundan daha uzun aralar verir. Uzmanlar buna “Annece konuşmak” der. Ses kalıplarının televizyonda olduğu gibi hızlı ve çabucak değişmesi çocukları şaşırtır. Çocuğun tepki vermesine karşı duyarlı olmamız sistemi yükleyerek kapatmanızı önler.

b) Çocuğun mesajı alması için sesinizi abartmanız doğrudur. Sözcükleri kısaltmanız (“mama” “atta”) bebekler için iyidir, fakat çocuğunuz üç yaşına geldikten sonra bunu sürdürmeyin ve yanlış telaffuz örnekleri içeren bebek dilini artık konuşmayın.

c) Dil hareketlerini taklit eden oyunlara erkenden başlamak konuşma aygıtının oluşmasına yardım eder. Farklı ses perdeleri ve tonlarıyla alıştırma yaptırın.

d) Hece tekrarı oyunları mükemmel alıştırmadır. Anaokulu çocukları ve hatta daha büyük çocuklar hatırlama ve tekrar etmeye dayanan “telefonculuk” gibi oyunların büyük yararını görür.

e) Uyaklı sözcükler bulmak gibi oyunlar ileride dinlemeye ve okumaya yardımcı olur.
f) Daha büyük çocuklar için sesleri hatırlamalarını ve sıraya koymalarını sağlayacak oyunlar geliştirin.

g) Yetişkinlerin konuşmasını taklit eğilimleri bakımından çocuklar arasında büyük farklar vardır. Söylediklerinden daha fazlasını anlamak bütün çocuklarda ortaktır.

h) Doğru sözcükleri bulup telaffuz etmek için çocukların zamana ihtiyacı vardır. Onların yerine söyleyerek öğrenme fırsatlarını ellerinden almayın.

ı) Çocuğunuz bir sözcüğü yanlış telaffuz ediyorsa, hafif sesle doğru olanı tekrarlayın. Yedi yaşına kadar her şeyi doğru seslendirmesini beklemeyin.

i) Hafifçe çenesine ya da omzuna dokunarak siz konuşurken çocuğun dikkatin yoğunlaştırmasına yardım edebilirsiniz. “Tekrar edebilir misin?” diye sorun. Yeniden söylemek ve basitleştirmek durumunda kalabilirsiniz. “Kulak asmama” alışkanlığını görmezden gelmeyin.

j) Bazı çocuklar önemli konuşmaları arka plandaki gürültüden ayırmada zorlanır. Gürültüsü az bir ortama gereksinimleri vardır.

k) Mükemmeliyete fazla ağırlık vermek oyunu bozar. Eğer sinirlenmeye başlıyorsanız, derhal bırakın. Hoş olmayan duygularla karışan bir dilin anlaşılması kolay değildir.

l) Sizin coşkulu tepkiniz çocuğun dilinin gelişimini esinlendirir. Dil becerileri “eğitimi” tuzağına düşmeyin. İyi konuşma günlük olaylar ve oyun bağlamında gelişir.

MEKANİKTE KİLOMETRE TAŞLARI

Çocuklar arasında farklılıklar bulunduğu için aşağıdaki yaş grupları sadece yaklaşık olarak alınmalıdır.

İlk dört ay: Farklı sesleri ayırt edebilir (bir ile iki ay arası), cee diyebilir.
Dört ile sekiz ay arası: Tuhaf sesler çıkarır (Türkçe gibi gelmeyebilir).
Dokuz ile on iki ay arası: İlk heceler (ünlü sesler: “ba”, “ba-ba”).
İlk ünsüz harfler; genellikle p, m, t, k.
İlk ünlü harfler; genellikle a, i, u.
Tuhaf sesler çıkartma bebek sözcükleri öğrendikten sonra da sürebilir.
Üç yaşında: Konuştuğu anlaşılabilir.
Dört ile beş yaşında: Yan yana iki ünsüzü telaffuz edebilir (kr, sp, tr).
Altı yaşında: Bütün ünlüleri telaffuz edebilir ve aralarındaki farkları ayırt edebilir.
Sekiz yaşında: Bütün ünsüzleri telaffuz edebilir ve aralarındaki farkları ayırt edebilir.
Dokuz yaşında: Sırasıyla dört ya da beş sayıyı hatırlayabilir ve tekrarlayabilir.

Mekanik Sorunlar

Kimi zaman bu hassas ayarlı seçili sistem bir yerden kopar. En yaygın görülen dil problemi telaffuz bozukluğudur. Eğer çocuğunuz genellikle öğrenilen sesleri geliştirmede yavaşsa ya da üç yaşında da yeterince konuşmuyorsa, fiziksel bir sorunu olup olmadığını belirlemek için ilk önce bir doktora başvurun. Daha sonra konuşma ve dil kliniğinin ya da özel bir terapistin değerlendirmesini alın. Çoğu zaman kendiliğinden düzelse bile telaffuz sorunları genellikle başka dil ya da okul sorunlarının habercisidir. Bütün çocuklar televizyon reklamlarını ve öteki tanıdık mesajları tekrarlar. Başka bir faaliyet yaparken kendiliğinden iletişim kurmak normaldir. “Ekolaliya” adı verilen bir dil bozukluğuna sahip çocuklar kendilerini kendi sözleriyle ifade etmezler. Özgün konuşma yerine uygun olsun olmasın sloganları tekrarlarlar. Seslerinde tuhaf bir “kalınlık” gözlenir; normal insan sesinin konturları yoktur. Bu çocuklar genellikle birçok gelişim farklılığı belirtisi gösterir ve uzman gözetimine gereksinim doğar.

Bütün çocukların yaklaşık yüzde 4 ile 10’u, çoğunlukla da oğlanlar küçük yaştayken bir süre kekeler. Çoğu durumda bu bir yıl içinde kendiliğinden düzelir, yetişkinlerin sadece %1’i kekemedir.

Bazı deneyciler özel müzik parçalarını ve sesleri beyin sol ya da sağ yarımkürelerine yönelterek dil yeteneği kazandırmaya çalışmaktadır. Bu anlayış hâlâ tartışmalıdır. Hepsinden önemlisi, dil öğrenmeyi çocuk için tatsız hale getiren her türlü sistemden uzak durun.

Çok Dillilik İkilemi

Dünyanın bütün çocukları ilk başlarda benzer sesler çıkarır. Ne var ki kısa süre sonra sık sık duymadıkları sesleri bir kenara bırakırlar; bunları onlara yeniden kazandırmak çok zordur. Eğer başka bir dil öğrenmek için çaba harcadıysanız, bunu büyük olasılıkla kabul edersiniz. Bu, sesler açısından bu duyarlı ustalaşma döneminde çocuklara yabancı dil öğretmek için geçerli bir neden olabilir mi? Bu sorunun yanıtı “öğrenme”nin hem nedenine hem de yöntemine bağlıdır. İki dil konuşulan evlerde büyüyen çocuklar her iki dili de öğrenir. Genel gelişimleri bir süre için biraz daha yavaş olsa da, sonunda ucunu yakalar ve her iki dili de akıcı bir şekilde konuşurlar. Bu çocukların dil öğrenmelerinin çok iyi bir nedeni vardır: İletişim. Yöntem ise aile fertleriyle günlük karşılıklı etkileşimdir. Bu, çocukların çoğu için geçerlidir. Ne var ki, dil açısından yetersiz devrelere sahip beyin sadece tek bir ses, anlam ve gramer dizisiyle bile boğuşmakta zorlanır. Hangi yaşta olursa olsun ikinci bir dil öğrenmek lisan açısından yetenekli beyinleri geliştirir, çünkü farklı alanlar daha verimli şekilde kullanılmış olur. Yaşlandıkça öğrenmek için daha fazla nörona gereksinim duymamıza rağmen, ergenlik çağındakiler ve yetişkinler genellikle ikinci bir dili evde düzenli konuşulmayan bir dilde eğitilen küçük çocuklar kadar öğrenebilirler. Daha yaşlı öğrenciler telaffuzda ve eklerde zorlanırlar, ancak yeni dilin gramer kurallarını öğrenmek açısından daha iyi stratejilere sahiptirler.

Bir çocuğa yabancı bir dili ancak aşağıdaki durumlarda öğretin:

1) Çocuk başlangıç aşamasında dil sorunu yaşamıyorsa
2) Çocuk ilgi duyuyor ve strese girmeden öğreniyorsa
3) Yabancı dil çocuğa kendi anadilini öğrendiği gibi işitsel olarak sunuluyorsa
4) Gramer kurallarını anlaması talep edilmiyorsa

İki dil konuşulan evlerde lisanları, Baba’nın dili ve Anne’nin dili olarak sınıflandırın.

Kuralları Öğrenmek

Dört yaşına gelmiş çocukların çoğu bir dilin gramerini ya da sözdizimini (sentaks) oluşturan sözcük düzeni kurallarında şaşılacak ölçüde ustalaşmıştır. Bu kuralları nasıl öğrenirler? Hiç durmadan dinleyerek ve hiç durmadan pratik yaparak. Büyümekte olan beyinler dili adeta içer ve gramer kurallarını farkında olmadan sihirbaz gibi içselleştirir.

Küçük çocukların bütün bu kuralları niçin standart bir sırayla genelleştirdiğini hiç kimse bilmiyor. Dil gelişimleri gecikmiş çocuklar bile genellikle aynı kalıbı izlemektedir, sadece daha yavaştırlar. Bir kural ilk öğrenildiğinde genellikle farklı kullanılır.

Kural Sorunları

Bazı çocuklar kuralları kavramakta zorluk çeker. Sorunların kaynağı evde kullanılan gramerin zayıf olması, küçük yaşlardaki kulak rahatsızlıkları ya da beyin devrelerindeki bazı gecikmelerdir. Sırayla söylenen sözcükleri hatırlamakta zorlanan çocuklar bunları tekrar etmede de güçlük çeker. Bazıları için tekrar tekrar söylemek de “kapmak” için yetmez. Yetişkinlerin, çocukları dilin kalıpları ve kurallarına alıştırması için aşağıdaki gibi çeşitli yöntemler vardır:

a) Grameri içselleştirmenin kritik dönemi üç yaşından önce gerçekleştiği için örneklerin iyi olması gerekir.

b) Çocuklar kalıpların sürekli tekrarlanmasını hem talep eder hem de buna gerek duyar. Çocuk şiirleri gibi tekrarlanan kalıplar genç beyinlerin dil etrafında örgütlenmesinin en iyi yöntemlerinden biridir.

c) Çocuğunuza daha ilk baştan güzel konuşulan bir dil sunun. Konuşmaya ek olarak yüksek sesle okumaya başlayın. Popüler dilden ya da argo kullanan kitaplardan uzak durun. Akşamları ne kadar yorgun olduğumu anımsıyorum; ama şimdi keşke çocuğuma masal okumaya daha fazla zaman ayırsaydım diyorum.

d) Çocuğunuz okuma yazma öğrendikten sonra yüksek sesle kitap okumayı bırakmayın. Otomobille seyahat eden ailelerin okuma yarışması yapma olanağı vardır. Bunun sinir gerginliklerini yatıştırdığını ve “daha ne kadar kaldı?” sorularına fırsat vermediğini saptadık.

e) Çocuklar tiyatroya ve kukla izlemeye bayılır. Küçük beyinleri aşırı heyecanlara maruz bırakmamaya dikkat edin. Bu tür faaliyetleri düzenli yapmayın ve özel bir olay haline getirin.

f) Çocuklar tümce yapısıyla ilgili kuralları büyüklerin yardımıyla öğrenir. Anne ve babalar gramerden çok anlamlı düzeltmeye eğilimlidir, ancak ustalıkla konuşmayı yeniden şekillendirebilir ve genişletebilirsiniz.

g) Dil öğrenmeyi tamamıyla günlük olaylara bağlamak hem anlamayı hem de hatırlamayı kolaylaştırır. Anlatmak istediğiniz şeyle ilgili olarak mümkün olduğu kadar somut nesne gösterin.

h) Çocuğunuzla birlikte resimli kitaplara bakarken bir olayla ilgili olarak farklı konuşma biçimleri sergileyin.

ı) Çocukların soru biçimini kavrayabilmeleri için çok sayıda soru duymaları gerekir. Neden? Ne? Ne zaman? Kim? Nasıl? Bu soruların alıştırmasını yapın ve çocuğunuza nasıl yanıt verileceğini öğretin. Sonra rolleri değişin ve çocuğu bu soruları kullanarak soru sormaya teşvik edin.

i) Çocuğunuz büyüdükçe tümcelerinizin karmaşıklığını arttırma yönündeki doğal eğiliminizi sürdürün. Anlayıp anlamadığını ölçmek için sorular sorarak ne söylemiş olabileceğinizi tekrarlatın. Bazı çocuklar anlamadıkları halde anlamış gibi yaparlar.

j) Araştırmalar çocukların bağlaçları (ve, ama, veya) ya da belirgeçleri büyüklerin yardımı olmaksızın öğrenemeyeceğini gösteriyor. Bunlarla ilgili oyunlar hazırlayabilirsiniz. Günlük konuşmalarınızda bu sözcükleri nasıl kullandığınızı gösterin.

k) Sabırlı olun. Kurallar fazlasıyla zordur. Çoğunlukla çocuğun size anlatmak istediği fikir ya da istek hatasız konuşmasından daha önemlidir.

DİL KURALLARINI ÖĞRENMEDE KİLOMETRE TAŞLARI

Aşağıdakiler çocukların üstesinden gelebildiği gramer yapılarından bazılarıdır. Dil gelişiminin bu yönünde bireysel farklılıklar çok fazladır.

6-12 ay      : Heceleri tekrarlar (ba ba ba)
18-24 ay    : Bir ya da iki sözcüktük tümceler kurar.
Üç yaş       : Üç ya da dört sözcüklük tümceler kurar. İsim ve fiil tümceleri kullanır.
2-3 yaş       : Fiil takılarını kullanır (yürüdüm, yürüyorum, koştum).
3-4 yaş       : Yardımcı fiilleri ve olumsuzları kullanır (“yapmayı istemiyorum”).
4-5 yaş       : Aşırı genellemeler yapmaz (“koştum”).
8 yaşında   : Kural istisnalarını kullanır.

ANLAMA YÖNELME

Bir Anlambilim Sorusu

Bir çocuğun kişisel deneyiminin kalıpları dili anlama ve ifade etmede kullandığı temel şablonlardır. Çocuklara alıştırma yaptırarak dil öğretmek pek fazla işe yaramaz çünkü anlam eksik kalır. Çocuklar doğal ortamda dil öğrenirken anlam da birlikte gelir, çünkü durumu ifade edecek pek çok destek mevcuttur. Anne oyuncağı anlatırken çocuğun dokunabilmesi için elinde tutar. “Haydi yürüyüşe çıkalım,” diyen baba dolaptan paltosunu alır. Anne babalar içgüdüsel olarak nesneleri adlandırmaya ve günlük faaliyetlerle ilgili sürekli yorum yapmaya eğilimlidirler. Günlük olaylarla bağlı olan dil sonunda tasvirlere, masallara ve soyut fikirlere doğru genişler. “Bak, bebek” ile “Demiri tavında dövmek gerek” arasında uzun ama dolaysız bir yol vardır.

Anlambilim (Semantik) terimi hem tek tek sözcükler için, hem de uzun metinler için dilin anlamı açısından kullanılır. Sol yarımkürenin belli alanları muhtemelen sesleri, grameri ve anlamın bazı yönlerini kontrol eder; ancak genel olarak anlam yeteneğini zorla kazandırmak mümkün değildir, çünkü bu ancak aklın gelişimiyle el ele gider. Tipik bir çocuk yukarıdaki atasözünü tekrarlayabiliyordu, ama şöyle sordu: “Peki, demire değen elleri yanmadı mı?” Her sözcüğü anlamsına rağmen düşüncesi henüz sözcük anlamlarının ötesine geçecek kadar gelişmemişti. Temel düşünme becerileri müfredatın bir parçası değilse, dil (ya da okuma) öğretmek mümkün değildir.

Sözcükleri ve anlamlarını öğrenmek, sözcükler birer simge olduğu için kavram geliştirmekle bağlıdır. Gerçekten bir şeyin “köpek” olduğunu nereden biliyorsunuz? Etrafta bir sürü güzel köpek dolaşırken büyüklerden birisi hemen hemen her zaman, “Bu bir köpek” demiştir. Bir şeyin sıra ya da tabure değil de sandalye olduğunu nereden biliyorsunuz? Beyninizin bir köşesinde, gördüğünüz her yeni hayvanla ya da “üzerine oturulabilecek nesnelerle” karşılaştırdığınız tipik bir köpek ya da sandalye resmi vardır. Eğer yeni olan sizin modelinize yeteri kadar uyuyorsa, bu etiketi güvenle kullanırsınız. Sözcüklerin anlamları beyinde milyonlarca nesnenin, olayın, hatta “özgürlük” ve “merhamet” gibi soyut fikirlerin modellerini birbiriyle bağlantılandıran “semantik şebekeler”de depolanmıştır. Çocuklar semantik şebekeleri nasıl geliştirir? Bunu gerçek dünyadaki nesnelerden edindikleri dolaysız deneyimlerle ve bu nesnelerle bağlantılı sözcükleri ve sonra da başka sözcükleri işiterek yaparlar. Otobüs geçtiğinde yeni yürümeye başlamış çocuk bağırır: “Oto gitti.” Annesi, “Bu bir otobüs” der. “Otomobile binersin, otobüse de binersin, ama otobüs daha büyüktür. Otomobil otobüsten daha küçüktür.” İşte “taşıtlar”la ilgili bir semantik şebeke doğmuştur. Yetişkinler sabırla ve yavaş yavaş çocukların deney, dil ve düşünce ipliklerini dokumalarına yardımcı olurlar.

İlişki Kalıpları

Bir dili anlamak esas olarak bağlantıları kavrama sorunudur. İlk başlardaki ilişki sorunlarından birisi zamirlerle yaşanır. “Sen onu bana ver,” kimin söylediğine bağlı olarak farklı anlamlar taşır. Ne var ki çocukların çoğunluğu üç yaşındayken “ben, sen, benim, senin”i kullanmayı başarır; bu ustalık isteyen bir soyutlamadır. Zamirlerle ilgili sorunların sürmesi başka bir rahatsızlığın işareti olabilir ve araştırılması gerekir.

İlişkileri ifade etmenin bir başka yöntemi yer ilgeçleridir. Peki, “yukarıda” ile ne kastedilmektedir? Uçağın uçtuğu yeri ifade edebileceği gibi, basılı bir sayfanın başını da anlatabilir. “İçinde” ve “dışında” pirincin kapla ilişkisinden mi, yoksa birisinin kulüp üyeliğinden mi söz ettiğinize göre anlam farklılıklarına uğrar. Dilin başka kısımları da şaşkınlık yaratabilir. “Küçük” nedir? Babasıyla karşılaştırdığında çocuk küçüktür, ama akvaryumdaki balığa göre çocuk küçük değildir. “Burada” veya “orada” bulunduğumuz yere göre değişir. Neyse ki insan beyni, eğer çocuk fiziksel ilişkilerle ilgili iyi temellere sahipse, bu tarz çalışmaya uyum sağlamıştır.

Bu noktada girdi-çıktı sistemimize yeni bir tabaka eklemek durumundayız. Sanki bir kalabalık önünde yüksek sesle bir şeyler okuyorsunuz ve sonra okuduğunuz şeyle ilgili hiçbir fikriniz olmuyor. Matematik formüllerini ya da yabancı bir dildeki sözcükleri de tekrarlayabilirsiniz. Ancak bunlarla ilgili bazı bağlantılarınız yoksa, ağzınızdan çıktığı an kafanızdan çıkarlar. Belleğe giren sözcükler semantik şebekelerdeki tanıdık enformasyonla bağlantılandırılarak yeni bir düzeye yükselir.

Anlamı İfade Etmek

Listemde hâlâ bir boşluk olduğunu fark ettiniz mi? En üst tabakada çalkalanıp duran bütün o iyi fikirlere ne oluyor? Bir kurşunkalem alın ve kavramak ile sözcükleri art arda dizmeyi birbirine bağlamak için bir çizgi çizin. Buna “formüle etme” yani özgün bir mesajı ifade etme başlığını verin. Televizyon izleyen, video oyunları oynayan ya da bilgisayarla “konuşan” günümüz çocuklarının tümceler ve sohbetler formüle etme alıştırmaları yetersiz kalmaktadır. İyi bir dil çıktısı çok alıştırma gerektirir ve “girdi” kısmına -okumaya ve özel görüş belirtmeden ya da yazmadan dinlemeye- ağırlık veren okullar, bilgilerini kullanma açısından öğrencilerinin elinden en önemli aracı almaktadır.

Çocuğunuzun gelecekteki fikirleri iletme, yazma ve düşünme başarısı için, hiçbir işe yaramayan boş laflardan kaçının. “Ah, gibi, peki, biliyorsun, tam da onunki gibi, biliyorsun ama.” Fikirleri tümcelerle anlatmak bilgi devrelerini uzmanlaştırır, mantıklı düşünmeyi keskinleştirir ve “muğlak” anlamları önler. Düşünceleri sözcüklerle ifade edemeyen bir toplumun başı belaya girer.

ANLAMDA KİLOMETRE TAŞLARI

Aşağıdaki yaş gruplarının tümü yaklaşıktır.

Bir yaşından önce: Başkalarının sözlerini anlar.
9 -19 ay     :  İlk sözcükler; genellikle isimler ve hareketlerle ilgili sözcüklerdir.
18-24 ay    :  İki sözcüklük kombinasyonlar. Sahiplik belirten sözcükler, olumsuzlama, sorular. Oynarken nesneleri mahsuscuktan başka bir şey olarak kabul eder (sopa=at). “Ve”nin kullanılmaya başlaması.
3-4 yaş       :  Bir fikri bütünüyle bir tümceye indirger; karşılaştırma terimleri: büyük küçük; ben-sen, benim-senin gibi zamirler; “neden” soruları, “çünkü”nün kullanılması.
4-5 yaş       :  Üç basit emre uyabilir; “eğer, o zaman” kavramı.
6 yaşında   :  Edilgen halin zaman zaman kullanılması (“dövüldü”). Basit karşıtlıklar (büyük- küçük, uzun-kısa, sıcak-soğuk).TERİMLER: Çünkü, bu nedenle, sonra, ama, iyi, sadece, tekrar, hâlâ çoktan, henüz değil, o da, üstünde, altında, onun üstünde, içine, yukarı, aşağı.

ANLAM GELİŞTİRME İÇİN PRATİK ÖNERİLER

a) Semantik gelişmenin çok iyi olmasını istiyorsanız, her zaman dili gerçeklik bağlamında kullanın. Çocukla nasıl bir deneyim yaşadığı üzerine konuşun.

b) Sözcüklere anlamlarını yükleyebilmek için ne hakkında konuştuğunuzu “gösterin”, (“Bak, şimdi düğmeyi iliğine sokuyoruz. İşte, böyle.” “Bak, portakalı işte böyle soyuyorum.”)

c) Çocukta sağlam bir kavrayış temeli oluşturmak için “konuşma”yı yaşına uygun oyun deneyimleriyle birleştirin. Yere oturun ve çocuğa olup biten hakkında nasıl konuşulacağını gösterin (söz sırasının çocuğa da gelmesine dikkat edin).

d) Sözcükleri ve tümceleri taklit etmek birinci adımdır, ancak bir şeyi tekrarlamak onun anlaşıldığını göstermez. Eğer çocuğun anlayıp anlamadığını merak ediyorsanız, anladıklarını göstermesini isteyin.

e) Annenin konuşma tarzı çocuğu etkiler. Bazı anneler konuşmayı karşılıklı etkileşimin (patates püresini sevdin, değil mi? Biraz daha ister misin?), bazıları ise enformasyon iletmenin bir aracı olarak kullanır (“Patates püresi patatesten yapılır. Patates havuç gibi bir sebzedir.”) Her iki yöntemin karışımını uygulamak daha yararlıdır.

f) Tekrar, çocukların kavramasının anahtarıdır. Kitaba bakan çocuk kendi kendine büyüklerin resimlerle ilgili olarak söylediklerini tekrarlar. “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler”i bir kez daha okumak zorunda kaldığınız için hafakanlar bassa bile, dayanın.

g) Çocuk büyüdükçe masalları kendi sözleriyle anlatmaya teşvik edin. Televizyon filmindeki olayları sırasıyla anlatsın.

DİLİN İNŞA EDİLMESİ: DÜŞÜNCEYLE BAŞLANDIRILMAK

Sözlük geliştirme sonu olan bir süreç değildir. Bazı olanakları sıralayalım:

a) Evdeki araç gereçlerin adlarını söyleyin.

b) Yürürken ya da otomobil sürerken nesneleri gösterin ve adlarını söyleyin.

c) Dergilere birlikte bakarken resmedilmiş nesnelerin adlarını söyleyin.

d) Bildiğiniz bütün konutları (kulübe, köşk, apartman) ve bir şey yapma tarzlarını (hızlı, yavaş, özenle, neşeyle) sıralayın.

e) Olanaklı olduğu ölçüde sözcüklerin anlamını hareketlerinizle gösterin (“Bak, şu anda yüzüm gülüyor.”)

f) Fiilleri örneklerle öğretin. (Bak, şu oğlan koşuyor. Öteki oğlan ağaca tırmanıyor. Kız ip atlıyor.)

g) İlgeçleri hareketlerinizle gösterin. (“Yumurtayı kabın içine koyuyorum.” “Kurşun kalemi kitaplığın arkasına saklıyorum”)

h) Belirleyicileri arttırın. (Prensesin nasıl olduğu hakkında bakalım kaç sözcük bulacağız? Canavarın nasıl yürüdüğünü kaç sözcükle anlatabiliriz?)

ı) Zıtlıklar oyunu oynayın. (“Ben koyu diyorum, sen ne diyorsun?” “Demir serttir, silgi yumuşaktır.”)

i) Çocuğunuza anlamları genelleştirmede yardımcı olun. (“Bıçak keskin. Keskin bir şey söyleyebilir misin? Birisinin yüzünde keskin bir şey bulabiliyor musun?”)

j) Duruma aşina olması koşuluyla çocuğun henüz bilmediği sözcükleri ya da anlamadığı sözcükleri kullanmak yararlıdır. Bebeklikten çıkan çocuk en iyi gelişimi, anlayışını yavaş yavaş genişleten büyüklerle birlikte gerçekleştirir. Araştırmalar babaların içgüdüsel olarak çocukları zorladığını, annelerin ise onların verili andaki düzeyine daha duyarlı olduğunu ortaya koymuştur,

k) Eğer bilmediği bir deyimi kullanıyorsanız dikkatini uyarın. (“Bu cins köpeklere özel bir ad verilir, ‘Çoban köpeği’ denir.”)

1) Çocuklar tasvir etmeleri istenilen nesneleri daha iyi hatırlar. (“Bugün okuldan sonra nereye gideceğini anlattım. Anlayıp anlamadığını bilmem için bir de sen anlatır mısın?”)

m) Günlük bakıcı seçerken dilinin anlaşılır olmasına dikkat edin. Çocukların sadece öteki çocuklarla değil yetişkinlerle de sözel iletişim kurması gerekir.

n) Karşılaştırma deyimlerini göstererek öğretin. (“Bu portakal limondan daha büyük. Peki hangisi büyük, portakal mı yoksa ayva mı?”)

o) Çocuk mantıksız bir soru sorduğunda, öğrenmek istediğini siz yeniden formüle edin.

ö) Küçük bir çocuk soruya beş saniye içinde yanıt vermemişse, soruyu tekrarlayın ya da farklı biçimde formüle edin.

p) Ailecek yenen yemekler çocuklar açısından anlayışı ve ifadeyi geliştirmek için fevkalade fırsatlardır. Herkesin katılabileceği sohbetler başlatmaya çalışın. “Bugün başıma gelen en güzel şey… Ya sizlerin?”) Küçük çocukların da sohbete katılmasına yardımcı olun.

Lisan konusunda başöğretmen olmak yorucudur, ne var ki bazı anne babalar görevlerini o kadar ciddiye alır ki çocuğu tüketirler. Aralıksız gayret gösterme devrelerin aşırı yüklenmesine ve kapanmasına yol açabilir. Beyninde yeni bağlantıları bir araya getireceği sakin dönemlere gereksinimi vardır.

Anlatım Bozuklukları

Bir çocuk sözcük dağarcığından yoksun değil, ancak kullandığı sözcükler işe yaramıyorsa, ki buna ‘Fıstık ezmesi’ konuşması diyorum, çocuk yeteri kadarını etrafa saçarsa konuyu anlatmayı başarabilir. Bazen çocuklar “dağıtma” sözcükler kullanarak anlatım içine girerler. Daha hafif sorunları olan çocuklar sorulara yanıt vermeye ya da bilgi aktarmaya çabaladıklarında esası kaçırabilir. Eğer çocuğunuz konuyu saptıracak kadar çok sözcük kullanıyorsa, onu daha çok düşünce ve daha az sözcük kullanma konusunda özendirmeye çalışın. Bir çocuğun bir başka sorunu da “sözcük bulma”dır. Bir sözcüğü (genellikle bir fiili) düşüneceği yerde arayı dolduruyor ya da yuvarlıyordur. Okuma-Yazma becerileri bilinen sözcükleri kullanma yeteneğine dayanır ve bu tür sözcükleri geri çağırma zorlukları (“disnomi”) gelecekteki sorunlara işaret edebilir. Bu konuda evde yapabileceğiniz birkaç şey vardır. Birincisi, çocuğa söyleyeceğini düşünmesi için zaman verin. Baskı her şeyi daha kötü yapar. İkincisi, “anlarsın ya”, “şey” gibi ikame sözcükleri kabul etmeyin. Nazikçe anlamlı bir alıştırma yaptırın ya da başka bir sözcük bulmasına yardım edin. Mümkün olduğu kadar çabuk bir şekilde tanıdık nesneleri ve resimleri adlandırmaya çalışması yararlı oyunlardan biridir. Hızla renkleri saymak da iyi bir alıştırmadır. Gene de, bu alıştırmaların eğlenceli olması gerektiğini unutmayın. Eğer dil konusu evinizde gerginliğe yol açıyorsa, bir uzmana başvurun. Ciddi dil problemleri açısından en geniş “iyileşme penceresi” bir ile altı yaş arasındadır, ancak her yaşta gösterilen çaba sonuç verebilir.

UYARI SİNYALLERİ

Büyürken bütün çocukların bazı dil sorunları olur. Aşağıdaki belirtilerden çoğunu gözlemliyorsanız çocuğunuzun dil gelişimi için bir uzmanın görüşünü alın. (Erken doğmuş bebekler olgunlaşmama nedeniyle biraz gecikme gösterebilir.)

a) İlk altı ay içinde agu yapmamak ya da ses çıkarmamak

b) Bakıcısıyla göz göze gelmeyi tekrar tekrar başaramamak

c) Sırasını bekleme oyunlarında süregiden zorluklar

d) Emme, çiğneme ve yutma zorluklan

e) Ağızdan aşırı salya gelmesi

f) Dil hareketlerini taklitte süregiden zorluklar

g) “Tuhaf yankılanan” ses (fiziksel nedenleri olabilir)

h) Tek tek sözcükleri ve tümceleri öğrenmek, ama sonra konuşmamak

ı) On sekiz aylıkken tek tek sözcük söyleyememek

i) “Papağanlık”: Kendiliğinden konuşma yerine televizyon reklamlarındakiler gibi tümceleri tekrarlamak; amaçlı iletişim olmaksızın uygunsuz tekrarlar

j) Ciddi ya da bir yıldan daha uzun süren kekemelik

k) Otuz aylıkken iki sözcüğü birleştirememek ya da üç yaşındayken üç sözcüklük tümceler kuramamak

1) Üç yaşından sonra zamirleri sürekli karıştırmak

m) Soru sormanın gecikmesi veya olmaması

n) Üç yaşından sonra dilin çevredeki faaliyetler ya da olaylar hakkında yorum yapmak yerine sadece nesnelerin etiketlenmesi ve talep edilmesi için kullanılması

o) Okula başladıktan sonra sık telaffuz ve gramer hataları

ö) Sık sözcük ikamesi; bilinen sözcükleri hatırlamakta zorluk

p) Sık sık konuyla ilgisi olmayan yanıtlar vermek (“Okulda en çok ne yapmayı seviyorsun?” “Ali benimle aynı okula gidiyor, ama onun öğretmeni başka.”)

r) Sadede gelme yeteneksizliğinin sürekliliği

s) Kelimelerin soyut anlamlarında zorluk

t) Bilerek konuşmaktan kaçınmak

Sistemdeki Tıkanıklığı Aşmak

Annesinin neredeyse umudunu kestiği bir öğrencim vardı. “Sevgi’nin bu kadar yavaş olmasını bir türlü anlayamıyorum. Ne zaman kendisine bir şeyler söylense yüzünü boş bir ifade kaplıyor ve ‘Ha?’ diyor. Küçüklüğünden beri bunu yapıyor ve şu anda orta son sınıfta kalmak üzere. Bu kadar sersem olabileceğine inanamıyorum.” Sevgi, gerçekte kendisi de dahil hiç kimsenin ummadığı kadar zekiydi. Bir dil işlemcisi olarak hakikaten yavaş olmasına rağmen, mantık yürütme konusunda üstün yeteneği vardı ve kullanması için kendisine zaman tanındığında zengin bir sözcük dağarcığı olduğu görülüyordu. Gene de “sersem” rolünü çok iyi oynamayı öğrenmişti. Dil terapisiyle okul yardımını birleştirdik, anneyi ve kendisini Sevgi’nin normal olduğuna inandırmak için sürekli destek verdik. Herkesin üzerine düşeni yapmak için gösterdiği yoğun çaba Sevgi için gereksinim duyduğu istem oldu. Hızlı konuşulduğunda dikkatini yoğunlaştırmada hâlâ zorluk çekiyordu ve verilen ödevleri okuması uzun zaman alıyordu, ama çalışkan bir öğrenciydi. Sistemdeki bazı tıkanıklıkları aşacağı konusunda gerekli özgüveni kazanmasında annesinin verdiği desteği takdir ediyorum.

İÇİNDEN KONUŞMANIN BÜYÜSÜ

Beyin Dil İnşa Eder

Dilin kullanılması beynin düşünme yeteneğini arttırır mı? Nöropsikologlar “içinden konuşma”nın -birçoğumuzun yaptığı gibi sessizce kendi kendimizle konuşmanın- beynin birçok önemli kısmında fiziksel bağlantılar oluşturduğuna inanıyor. Eğer çocuğunuzun okulda başarılı olmasını istiyorsanız, bu yetenek hepsinden önemlidir. Bunu öğretmenin en iyi yolu örnek olmaktır.

Okul yaşına gelmiş matematikte zorlanan çocuğa şöyle sorun: “Yanıtlandırman gereken soru ne? Sonucu bulman için hangi adımları atman gerek?” Çoğu kez bu süreç, “Tamam buldum!” ile sonuçlanacaktır. Faaliyetlere rehberlik edecek sözcükleri kullanma yeteneği yaşa bağlıdır. Çocuklar bu rehberlikle ne kadar çok karşılaşırlarsa, bağlantıları da o kadar iyi olur. Altı yaşındakiler anne babaya talimatlar vererek “öğretmeyi” çok eğlenceli bulur. Daha büyük çocuklar bu tür oyunları birbirlerini görebilecekleri şekilde bir duvarın her iki yanına oturarak oynayabilir. Daha büyük çocuklara önceden plan yapmada, örneğin bir görevin belli başlı parçalarını sıralamasına ve sonra bir zaman çizelgesi hazırlamasına yardımcı olabilirsiniz.

Fevri davranan çocuklarda etkili olan bir başka dil tekniği de daha yüksek beyin merkezlerini eylemle bütünleştirmektir. Bu beş adımı içerir:

1) Ne yapmam gerekiyor? (Sorunun belirlenmesi)
2) Bunu yapmak için nasıl bir yol izlemelisin? (Sorunu ele alma yöntemini değerlendirme)
3) İlk önce ne yapmam gerekiyor? (İşin planlanması)
4) Planını uyguluyor musun? (İlerlemenin gözden geçirilmesi)
5) Yapman gerekeni bitirdin mi? (Sonucun gözden geçirilmesi)

Bu beş adımı izlemek oldukça sabır ister, ancak kendi beyninin içinde konuşmasını öğretmeye zaman ayırmanız, bütün çocuklar için faydalıdır.

KOYUNUN LADES KEMİĞİ

Çocukların dilin amaçlarının, mekaniğinin, kurallarının ve gramerinin özel bir eğitim gerekmeden üstesinden gelmesi, insan beyninin harikalarından biridir. Yetişkinlerin dilin geliştirilmesi sürecine katılması, gelecek kuşağın zekâlarına verilen içgüdüsel bir armağandır. Size ve çocuğunuza bu yönde keyifli bir yolculuk dilemek isterim.

(“Koyunun lades kemiği var mı?” sorusunu dört yaşındayken oğlum sormuştu. Bu basit görünen sorusunu anımsadığımda neden heyecanlandığımı anlıyorsunuzdur.)

KAYNAKÇA:

Alptekin, C., ‘Yabancı Dil Öğrenimi İle Sağlaklık ve Solaklık Arasındaki İlişkiler’, G:E:F: Dergisi, 1992.
Başkan, Ö„ Bildirişim, İst., 1998.
Durukafa, G., ‘Cluster Metodu. Yaratıcı Komposizyon’, G:E:F: Dergisi, 1992.
Damasio, A:R: and H., ‘Brain and Lansuage’, Scientifıc American, Eylül 1992.