Hıra’dayım, kanatlarım kısa;
bakıyorum Muhammed’in göğsünü
çaprazlayan kollara.
Okur içlenirim, budur mealim.
Yüzümü ellerinde avuturken
yoksulların rabbi,
çulluk avlamaya çıkarsınız İstanbul insanları;
çağdaş ve gözü karasınız, alkış size!
Bağdaş kurun anlatayım:
Şiir değil, darb-ı meseldir bu!
Duygulu bir portakaldan yaratıldım ben,
bu övünçle kollarım yüzümü.
Ergen oldum, sertleşti kanatlarım
bir yalancıbülbül misali.
Azarlandı gençliğim
düzmece bir uygarlıkla örtülü
toprağın gözü önünde.
Güneşin dizlerine kapanıp ağladım.
Kulaklarımdan fışkırdı acım.