Edebiyat eleştirmeni, gazeteci Malcolm Cowley (1984), 85 yaşında anılarını yazmasıyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Üniversite öğrencisiyken, ‘Ben kimim?’ diye soran öğrencileri duyduğum zaman, onları sempatiyle ve […]
W. Kaufmann, kendi dönemlerine yabancı öznelerden bahsederken Nietzsche’den ödünç aldığı: “Derin Tin”[1]* ifadesini kullanır. Bu itibarla Kafka’yı, Kierkegaard’ı, Euripides’i, Shakespeare ve Sofokles’i örnek göstererek “Eğer çağdaşlarını […]
İlk olarak 11. ve 14. yüzyıllar arasında Latince ve Orta Dönem İngilizcesinde karşımıza çıkan “alienation” sözcüğü, “mülkün e.d. sahipliğin el değiştirmesi” anlamında kullanılıyordu. Daha sonra “bağıntı […]
Yabancılaşma; 19. yy.da Hegel’in kurgul düşüncesinde varoluşsal bir mahiyet kazanarak felsefi anlamda kavramlaştığı kabul edilen, Marx’ın iktisadi temellere oturtmasıyla politik aklın eline düşen ve oradan da […]
Doğa verilidir, kendi iç yasalarının hükmü altındadır. Oysa insan bir yanıyla doğal bir yanıyla doğaya aşkın varlıktır. Doğaya aşkınlığımız onun güçlerini onun değişmez yasalarına bağlı kalarak […]
Bu yazı, 3 Ağustos 2015 tarihinde yapılan sohbetten alıntılanarak derlenmiştir. Genellikle Immanuel Kant’a kadar –gerçi antik dönemde Aristoteles’te de vardır ama– ağırlıklı olarak sanat; hep muhayyile, […]
Bütün yapıp etmelerimiz ‘Ben’ üzerinden hayat bulur; şöyle de diyebiliriz: Tasarım yaptığımızda, etkinlik gösterdiğimizde, eylem gerçekleştirdiğimizde ve bunları değerlendirip dile getirdiğimizde merkezde hep “Ben” vardır. – […]
Bir kutsal metni anlamlandırabilmenin yolu, yine ve ancak kendi içinde işaret ettiği anlayış yönteminde saklıdır. Örneğin Tora’daki kronolojik anlatımın ardında, okuyan, kendine ait olanı bulup çıkarmalıdır. […]
Hegel, kendi felsefesini ortaya koyduğu ilk kitabı olan “Tinin Görüngübilimi”nin hemen ilk sayfalarında felsefeye bilimsel bir biçim vermek istediğine değinerek, “bilme sevgisinin” “edimsel bilme” ye dönüştürülmesinin […]