Doğa insanlar tarafından bilinip bilinmemesiyle ilgili değildir. O hep akışta dalgalanır, oluşta dönüşür, sûrette belirir. İnsan dışında her şey kendinde belirli, oluş-bozuluş akışıyla tutarlı ve açıktır; […]
“O duvar O duvarınız vız gelir bize vız! Bizim kudretimizdeki hız, ne bir din adamının dumanlı vaadinden, ne de bir hülyanın gönlü yakışındandır. O yalnız tarihin […]
Bana hayatımda hep rehber olmuş Fransız atasözünü zevk ederek başlamak istiyorum satırlarıma. Bilmenin, kişinin kendi eylemleriyle birlikte sınırlarını ve haddini aşmasıyla olan bağlantısının az ve öz […]
Toprak ananın bağrına bir çizgi çekti biri, sonra çevirip içine kapandı. Yeryüzü haritalandı… Çizilen çizgiler; savunma, güven ve hayatta kalabilişinin sınırlarıydı. Cömertti toprak ana; bağrında büyüttüklerini, […]
İnsan beşerî varlığı bakımından varoluşsal sınırlar ile koşulludur. Bu sınırlar her birimiz için aynı ve değişmezdir. Beslenme, barınma, üreme, doğanın kuvvetleri ve çevre, hayatın devamı için […]
Toprağından, vatanından, kültüründen, evladından ayrılarak, her gün, o gün ölebileceğini bile bile o bilinmez engin, hırçın, aldatıcı denizlere açılıyorlar. İlyada destanı gibi anılmayacak onların hikâyeleri! Çoktan […]
İnsanı kendi bütünselliğine evrilmekten alıkoyan her şey onu kendine yabancılaştırır. İnsan tininin ve yabancılaşmanın eş zamanlı tarihi dil ile başlar. Çünkü bilincin kendine dışsal olan nesnelere […]
Doğmadan önce nereden geldiğimizi bilemediğimiz gibi, öldükten sonrada ne olacağımızı bilemiyoruz. Doğum ile ölüm arasındaki boşlukta ise yaşantımız sınırlanır ve burada ilk sorumluluğumuz hayatta kalabilmektir. Hayatta […]