bilmiyorum diyor
alıyor gözlerini takıldığı yerden
avuçlarında taşıyor buğulu bakışlarını
meriç şimdi bir gizem
çekiyor kıyısına kıyısına
tutup elimden
tam da burasıydı diyor gördüğüm en son
ölüp ölüp de dirildi mi yeniden
yoksa kendini kendine mi uladı gerçekten
bilmem ki nasıl geçti karşıya platon
bilmiyor..
bir tinsellik uçuşuyor ılıktan ılıktan
sessizlik sükûnete bürünüyor an sıyrılıyor zamandan
yokluğun üstünü örtüyor
bakmadım sözün mahremine
sezgiler rehber oldu
sarındım örtünün gizemine
lütfet!.. dedim
tanrım lütfet!..
tüm kuşlarım uçtu sandım
uyandım ki
bir şiirden göz kırpıyor
‘bilmiyorum’daki
o gizemli asalet